ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Karbon Ayak İzi Hesalama
İso Belgelendirme
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Sürdürülebilir Yarınlar İçin; ?Sürdürülebilir Tüketim ve Enerji Verimliliği?
Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve Enerji Verimliliği”
 
… Dünya Beyaz Adam’ın düşmanıdır ve Beyaz Adam onu fethetti mi ilerlemeye devam eder (…) Annesi dünyaya ve kardeşi göğe, satın alınan, yağma edilen, koyunlara ya da parlak boncuklara değişilen birer malmış gibi davranır; iştahı dünyayı yiyip bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacaktır (…) Bu son, bize bir sır… Çünkü son Bufalo katledildiğinde, vahşi atlar ehlileştirildiğinde, ormanın gizli köşeleri insan kokusuyla dolduğunda ve diri tepeler konuşan tellerle lekelendiğinde… Anla
 
Ferda HEKİMCİ / Verimlilik Uzmanı Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve Enerji Verimliliği”
 
 
 
İnsanoğlu önceleri sadece doğadan aldığını tüketiyordu. Sonra üretim ve ticari etkinliklere yöneldi. Sanayi devrimi ve arkasından küreselleşme pazarın olağanüstü büyümesine neden oldu. Ancak, bu ekonomik etkinlikler sırasında iyice tahrip olan doğa, artık alarm vermeye başladı .
 
Bugün ise bu durum artık yarınları, ya şamın sürdürülebilirliğini tehdit eder hale gelmiştir. Çünkü insanoğlu, sanayileşme sürecinde kendi yaşam ortamını oluşturan; toprağı, su ve havayı yani doğayı da acımasızca tüketmiştir. Sonuç, dünyamıza küresel ısınma, iklim değişiklikleri, ekosistemlerin tah rip olması vb. çevresel sorunlar olarak geri dönmüştür. Nitekim Birleşmiş Milletler raporları bu tükeniş ve tahribatın en önemli sonucu olan “Küresel ısınmanın son elli yılda insan eliyle yaratıldığını ve yüzyıllarca süreceğini” ortaya koymakta. Oysa, insanoğlu; kendi eliyle yarattığı bu duruma karşı da bir şeyler yapabilmelidir...
 
Bu yolda yapılabilecek en akılcı şey ise “Sınırlı kaynakların verimli, bilinç li ve duyarlı kullanılmasıdır”. Bu çer çevede “Sürdürülebilir Tüketim ve Üretimi” sağlayabilmektir. Sürdürülebilir yarınlar için sürdürülebilir kalkınmayı başarabilmektir. Enerji ve Küresel Isınma İnsanlar yeme, içme, ısınma, ulaşım vb. yaşam etkinliklerini (tüketimlerini) karşılayabilmek için enerji harcarlar. İnsanların bu tüketimlerini karşılayabilmeleri, yaşamlarını sürdürebilmeleri için ise çeşitli mal ve hizmetlerin üretilmesi gerekir. Böylece hem tüketim hem de üretim için enerji harcanır.
 
Bu ekonomik etkinlikleri gerçekleştirebilmek için ortaya çıkan enerji gereksinimi ise çok büyük ölçüde fosil yakıtlar denilen kömür, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarından karşılanmakta; bunun sonucu olarak atmosfere baş ta karbondioksit olmak sera gazları salınmaktadır. Bilim adamlarınca küresel ısınmanın en önemli nedeni olarak ilk sırada tüketim ve üretim etkinlikleri sı rasında atmosfere salınan sera gazları gösterilmektedir. İnsanların çeşitli faaliyetleri (tüketimleri) için enerji kullanımının % 49, endüstrileşmenin % 24, ormansızlaşmanın % 14, tarımın % 13 oranında küresel ısınmaya katkısı olmaktadır (http://www. cevreorman.gov.tr/hava_02.htm).
 
Sanayi devrimiyle başlayan ve küreselleşmeyle olağanüstü gelişerek yaygınlaşan olağanüstü tüketim ve üretim süreci sonucu karbon salınımı %31’lik bir artış göstermiştir (Atalık, 2005). Küresel Isınma, Verimlilik? Bugün küresel ısınma nedeniyle dünyamızın içinde bulunduğu geri dönülmesi bir hayli zor olan durum dikkate alındığında; artık iyice sınırlı olan kaynakların üretim ve tüketimde daha etkin ve yararlı kullanılması bir tercih olmaktan öteye adeta bir zorunluluk olarak algılanmalıdır. Günümüzde tüketimin ve buna koşut olarak üretimin hızla artması sonucu ortaya çıkan küresel ısınma, iklim değişiklikleri vb. çevresel sorunlar, “sürdürülebilirlik” ve “verimlilik” kavramlarını gündeme getirmektedir. Buna göre, “verimlilik” kavramının artık sadece çıktılarla girdiler arasında oransal bir kavram olmaktan çok; “çevreye saygı ve sürdürülebilirlik” esaslarını da içermesi gerekmektedir. Bu çerçevede, gelinen noktada kural, koşul, sınır tanımadan bilinçsizce yapılan tüketimi karşılayabilmek için yapılacak olan üretimin eko sistemin yeniden üretme ve özümseme kapasiteleri dahilinde olması, yani sürdürülebilir olması gerekmektedir.
 
Bu anlamda verimlilik ve sürdürülebilir gelişme arasında yakın pozitif bağ lantılar olduğu açıktır (Prokopenko, 2006:13). Eko Verimlilik (Temiz Üretim), Enerji Verimliliği, Su Verimliliği gibi yaklaşımlarla sağlanacak olan kaynak tasarrufu ile bir yandan aşırı enerji kullanımı, aşı rı tüketim ve aşırı atık oluşumu kayna ğında önlenerek azaltılabilecek; diğer yandan ise zarar gören çevrenin kendini yenileyebilmesine, küresel ısınmanın hızının azaltılmasına ve doğal çevreden gelecek nesillerin de faydalanmasına olanak sağlanacaktır (MPM, 2011). Bu bağlamda “verimlilik kavramının günümüzde, yalnızca üretimde kullanılan etmenler ile üretilen mal ve hizmetlerin nitelik ve niceliği arasında bir oran” olarak açıklanması, çeşitli yönlerden yeterli görülmemekte; “tü ketim” alanının da “verimlilik alanı” olarak algılanması zorunlu olmaktadır (MPM, 2006). Sürdürülebilir Yarınlar İçin… 1970’lere kadar yalnızca bireylerin ya şam düzeylerinin artırılmasını hedefleyen ekonomik gelişmeye odaklanan insanoğlu,1970’li yılların başında çevre konusunda da bilinçlenmeye başlamış ve 1972 yılında Roma Kulübü’nün “Büyümenin Sınırları” adlı raporunun yayınlanması ile başlayan süreç, 1987 yılında “Sürdürülebilirlik” dü şüncesinin yazına girmesi ile hız kazanmıştır (ODTÜ, 2008). Süreç içerisinde gelişen çok çeşitli tanımlar arasında Dünya Çevre Komisyonu sürdürülebilirlik kavramını; “insanların mevcut ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek kaynakların miktarını ve şeklini etkilemeden karşılayabilmesi” olarak tanımlamıştır (WCED, 1991:6).
 
Günümüzde insanlığın yarınları da yaşayabilmesinin olmazsa olmazı tüketimde ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlamasına bağlıdır. Oysa insanlık, doğaya hakim olabilmek düşüncesiyle yeni teknolojiler geliştirip, bu teknolojiyi yönetme gücünü kullanarak, doğada kurulu dengelerin bozulmasına yol aç maktadır. Bu bozulma, doğal kaynakların üretim sürecine sokulması ve bu sü reç içerisinde yer alan üretim tüketim faaliyetleri sonucu oluşan atık ve artıkların çevrenin sınırlı özümseme kapasitesi dikkate alınmadan doğaya verilmesi ile meydana gelmektedir. İnsanların sınırsız ihtiyaçlarının giderilmesi için kullanılan doğal kaynakların sınırlı olması çevre ile ekonominin uyumlaştırılmasını gerekli kılmaktadır (Hertvvich, 2005:1 6 ve Jackson, 2005: 19 36). Sürdürülebilir Kalkınma; Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim 2002 yılında Johannesburg’ta gerçekleştirilen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde sürdürülebilir tüketim ve üretim sürdürülebilir kalkınmanın ön koşulu olarak kabul edilmiştir. Bu çerçevede sürdürülebilir tüketim ve üretim, çevre alanındaki küresel politikaların iş dünyasına ve tüketiciye yansı yan uygulamalarının önemli bir parçası olarak değerlendirilmeye başlanmıştır (http://www.rec.org.tr/sayfa.asp?id=l). Haziran 2003’de Fas’ın Marakeş kentinde yapılan Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Uluslararası Uzmanlar Toplantı sı ile başlatılan ve “Sürdürülebilir Tü ketim ve Üretim için 10 Yıllık Çerçeve Programı”nın oluşturulması ile sonuçlanan Marakeş Süreci’nde Sürdürü lebilir Üretim ve Tüketim Süreci (STÜ) konusunda öncelikler belirlenerek, ulusal ve bölgesel girişimlerin gerçekleş tirilmesine karar verilmiş ve “toplumsal ve ekonomik gelişmenin ekosistemin taşıma kapasitesi içerisinde gerçekleştirilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.
 
Günümüzde STÜ konusunda bölgesel stratejilerin belirlenmesi ile konu üzerinde ulusal plan hazırlamak isteyen ülkelere gerekli danış manlığın sağlanması amacıyla uluslararası ve bölgesel uzman toplantılarıyla Marakeş Süreci devam ettirilmektedir (UNEPa,2005). Gelinen noktada, aşı rı baskı altındaki bir ekosistemden kaynaklanan ciddi çevresel etkiler nedeniyle, kaynakların etkin kullanımı (yani verimlilik), sürdürülebilir gelişmenin sağlanması açısından temel bir strateji haline gelmiştir (Prokopenko, 2006:13). Diğer yandan tüketim ve üretimin salt azaltılması anlamına gelmeyen STÜ kavramı yüksek verime sahip üretim teknoloji ve yöntemlerinin kullanı mıyla, aynı miktarda üretim için daha az doğal kaynak ve enerji kullanımı ve daha az atık üretimi prensibine dayanmaktadır (TTGV, 2011:8).
 
Sürdürülebilir tüketim ve üretim kavramı çevresel kaygıların yanısıra; do ğal kaynakların korunması, yoksullukla mücadele, endüstriyel verimlilik, ekonomik kalkınma, sağlık, eğitim ve ya şam kalitesi gibi pek çok farklı alana hitap etmektedir (UNEP b, 2005). Bu bağlamda sürdürülebilirlik, toplumdaki tüm öğelerin işbirliğini özellikle de üretici ve tüketicilerin ortak hareket etmelerini gerektirmektedir. Bireylerin bilinçli bir şekilde kaynakları yönetebilmeleri ve sürdürülebilirliği sağlamaları için “3 R” den söz edilmektedir. Bunlar; Azaltmak (Reducing), Yeniden Kullanma (Reusing), Geri dönü şüm (Recycling) olarak açıklanmaktadır (Gönen, Özmete, 2006:50 55).
 
Bu yaklaşım ile “kaynakların bir yaşam döngüsünün olduğu” kabul edilmektedir. Bu yaklaşım üretimde Eko Verimliliğin olduğu kadar; tüketimde ise “bilinçli”, “etik ve yeşil” tüketimin kodlarını da oluşturmaktadır. Sürdürülebilir Tüketim Sürdürülebilir tüketim, sürdürülebilir kalkınma paradigmasına bağlı olarak geliştirilmiştir. Sürdürülebilir gelişme paradigması hem sürdürülebilir tüketimi hem de sürdürülebilir üretimi içermektedir. Çoğu kez de sürdürülebilir üretim ve tüketim (STÜ) faaliyetleri, sürdürülebilir tüketim kavramı altında birleştirilmektedir (McLaren, 2007). Sürdürülebilir tüketim kavramı, 1992 yılında Rio’da düzenlenen Dünya Zirvesi’nin sürdürülebilir gelişme eylem planı çerçevesinde yer alan Gündem 21 Belgesi 4. bölümde “küresel ekolojik çevrede sürekli artan bozulmanın başlıca nedeni, özellikle gelişmiş ülkelerde sürdürülemez üretim ve tü ketim kalıplarının sergilenmesidir” saptamasıyla yer alarak yazına girmiş tir. Bu zirve sonucunda, “sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak ve insan eylemlerinin ekolojik çevreye karşı olumsuz etkilerini en aza indirmek için tü ketim kalıplarını değiştirmek, insanoğlunun en büyük mücadelelerinden biridir” denilmiştir (UN, 1992). Norveç Çevre Bakanlığı tarafından 1994 yılında geliştirilen ve OECD’nin 2002 raporunda yayınlanan tanımlamaya göre sürdürülebilir tüketim; “gelecek kuşakların gereksinimlerini dikkate alarak, yaşam döngüsü bakışıyla doğal kaynakların, toksik maddelerin, atık salınımlarının ve çevreyi kirletici maddelerin kullanımını en aza indirgerken temel gereksinimleri karşılayan ve daha iyi bir yaşam kalitesi sunan mal ve hizmetlerin kullanımıdır” (Seyfang, 2004:324). Sürdürülebilir tüketim, “satın alma karar sürecinde sosyal ve çevresel kaygıları güden ve pazarı dönüştü rebilecek etkiye sahip yeşil ve etik tüketiciler tarafından, öbürlerine göre daha verimli bir biçimde üretilmiş malların tüketilmesidir” (Seyfang, 2005:294). Bir yönüyle sürdürülebilir tüketim, “hem tüketicileri hem de politik karar organlarında yer alanları güçlü araçlarla ikna etmeye dayanan bir olgudur” (Veenhoven, 2004:1 2).
 
Sürdürülebilir tüketim, “endüstriyel üretimin neden olduğu ekolojik sorunlara bir çözüm oluş turma arayışında olan bir söylemdir” (Dolan, 2002:170). Aslında, dünyada var olan tüketimle ilgili birbirine zıt iki temel sorun bulunmaktadır. Bunlar; aşırı tüketim ve yetersiz tüketimdir (Clark, 2007:492). Bu yüzden, sürdürülebilir tüketim kavramı “gelişmiş” ve “gelişmekte az geliş miş” ülkeler için farklı anlama gelmektedir (Cohen, 2010:3). Örneğin, dünyanın en zengin çeyreği, tüm tüketimin % 86’sını; en yoksul çeyreği ise % 1.3’ünü gerçekleştirmektedir. Bu şekilde dünyanın bir bölümü tüm kaynakları kayıtsızca tüketirken, bir başka bö lümü ise temel gereksinimlerini bile karşılayamamaktadır. İşte sürdürülebilir tüketim, dünya üzerindeki bu eşitsizliği gidermeyi amaçlamaktadır. Sürdürülebilir üretim alanında kaynakların etkin kullanımı ve temiz üretim vb. gibi başarılı uygulamalara rastlansa da, sürdürülebilir tüketim alanında henüz çok az başarı sağlanmış görünmektedir (Veenhoven, 2004:1).
 
Ürün boyutuna göre ise sürdürülebilir tüketim; “geliştirilen ürünlerin, daha az doğal kaynak ve enerji kullanı larak, daha az atık oluşturacak, bü yük ölçüde geri dönüşebilecek veya geri dönüşmese de atıkları çevreye zararlı olmayacak, kullanımında en az doğal kaynak tüketimi ge rektirecek, dayanıklı ve onarılabilecek biçimde üretilen ürünlerin tüketimidir. Sürdürülebilir yaşam biçimi ise, çevreyi öbür yaşam biçimlerine oranla daha az incitecek davranış ları sergileyen ve toplumsal eşitsizliklere daha az bağlı olacak biçimde tüketim davranışlarının sergilenmesi sonucu oluşmaktadır” (Hertwich, 2002:2). Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı gibi; sürdürülebilir tüketim düşüncesi, gelecek kuşaklara daha iyi bir dünya bırakmayı amaçladığı için “uzun erimli”; ayrıca, tüm insanlığın katılımını gerektirdi ği için de “bütüncül” bir yaklaşımdır. Üzerinde yaşadığımız dünyayı insan bedenine benzetirsek, bizlerin de bu bedenin farklı organlarında ya da dokularında yaşayan mikroorganizmalar olduğumuz söylenebilir.
 
İnsan bedeninin herhangi bir organı, dokusu ya da hücresinde yaşanan işleyiş bozuklu ğu tüm sistemin işleyişini bozmakta ve sorun giderilemezse sonuç ölüm olmaktadır. Bu yüzden dünya üzerindeki tüm ülkelerin, işletmelerin ve halkların (tüketicilerin) sürdürülebilir tüketim çabalarına girişmesi gerekmektedir (SCR,2006:4). Etik Tüketicilik, Ekolojik Yurttaşlık, Temiz (Sürdürülebilir) Tüketicilik İngiltere ve ABD’de de 1990’lı yılların başlarında başlayıp tüm batıya yayılan Etik Tüketicilik (Ethical Consumerism) bilinciyle “etik tüketiciler” küresel şirketlerce az gelişmiş ülkelerin hammadde kaynaklarının, küçük çiftçi ve imalat çılarının ürünlerinin çok düşük fiyatlarla sömürülmesine de karşı çıkmış, ayrıca tüketim tercihlerinde çevre ve ekolojik değerleri öne çıkarmışlardır.
 
Kısaca, etik tüketiciler artık “kalite” ve “tüketici odaklılığın” yanına “sosyal sorumluluk” bilincini ve “etik değerleri” de koyuyor. İşte; “pazarı kendi istemi doğrultusunda oluşturup, yönünü çizebilmenin kendi elinde olduğunun” bilincinde olan batılı tüketici, artık bilinçli tüketicilik ilkelerine “etik tü keticiliğin insancıl ve çevreci naifliğini” de ekliyor ve böylece ekonomik eylem yeni bir trend kazanıyor (Hekimci, 2007a:14 15). Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Yerel Gündem 21 çalışmalarından yola çıkarak Etik Tüketiciliği; “tüketicinin evrensel haklarından olan ‘seçme hakkının’ etik olarak üretilen veya topluma, çevreye zararlı olmayan mal ve hizmetlerden yana kullanması” şeklinde tanımlayabiliriz.
 
Bu seçimin; “tüketicinin söz konusu üretim ürünlerini satın alması yönünde olduğu gibi, tü keticinin aksine bir üretimi almama hakkını kullanarak boykot etmesi” şeklinde de olabileceğini söyleyebiliriz (Hekimci, 2010: 106 109). Bu yakla şımından hareketle, “etik tüketici olmak demek; bir yumurta satın almak kadar kolay veya çocuk işçilerce üretilen ürünlerin boykot edilmesi ya da çevreye en az zararlı ürünün seçilmesi kadar da karmaşık” olabilecektir. Etik sınıfa giren ürünler ise; organik tarım ürünleri, tasarruflu ampuller, yenilenebilir kaynaklardan enerji temini, geri dönüşümlü kağıt ve onaylanmış ormanlardan üretilmiş ağaç ürünleri olarak sıralanabilir (Akdeniz, 2007).
 
Diğer yandan, tüketicilerin satın alma karar sürecinde “ekolojik yurttaş” gibi davranmalarıyla sürdürülebilir tüketime ulaşmak olasıdır. Ekolojik yurttaşlık ise, “günlük yaşantımızda yaptığımız davranışların (seçimlerin) öbürleri üzerindeki ekolojik etkilerini azaltmayı hesap ederek, gerektiğinde tü ketim kalıplarını değiştiren ve nasıl yaşamamız gerektiğini sorgulayan” bir kavramdır (Seyfang, 2005:291). Bu çerçevede tüketicilerin çevre dostu tüketime yönelik tutum ve davranışları gündeme gelmektedir. Çevre dostu tüketim, “tüketim eyleminin her safhasında çevreye verilecek zararı en aza indirerek çevresel faydayı düşünmek” olarak tanımlanabilir.
 
Çevre dostu tüketim; ekolojik, geri dönüş türülebilir ve ihtiyacımız kadar ürünleri tüketerek sergilenebileceği gibi doğayı kirletmeyen, çevre projelerini destekleyen ve çevre dostu ürünler üreten firmaların ürünlerini satın alarak da gösterilebilir (Yılmaz ve Arslan, 2011:1 10). Yukarıdakilerin hep birlikte de ğerlendirilmesi sonucu temiz (sürdürülebilir) tüketicilik ise “tüketicilerin, sosyal sorumlu, etik ve bilinçli tüketicilik ilkeleri kapsamında, çevresel davranışları benimseyerek, çevre dostu ürünleri tercih edip, özel tüketim davranışlarında ekolojik yurttaşlık temellerinde yapacakları politik ve çevreci seçimlerle, tü ketimlerinin ekolojik etkilerini azaltmayı ilke edinerek, doğal kaynakların, toksik maddelerin, atık salınımlarının, çevreyi kirletici maddeler ile ürünlerin kullanımını en aza indirgeyen ve dünya üzerindeki yetersiz tü ketimi ve gelecek kuşakların gereksinimlerini dikkate alan tüketim anlayışıdır” şeklinde ortaya konulabilir.
 
Bu bağlamda sosyal sorumlu, etik, bilinç li tüketiciler temiz (sürdürülebilir) tüke ticilik gereklerinden hareketle “doğal kaynakları koruyan, daha az kaynak kullanıp daha az atık oluşturan, üretimde verimliliği artırarak sürdürülebilir kalkınmaya olanak sağlayan temiz (sürdü rülebilir) üretime talep yaratacaklardır. Enerji Verimliliği Enerji verimliliği de STÜ gibi sürdürü lebilir kalkınmanın önemli bir argü manını oluşturmaktadır. Enerji verimliliği; enerjide arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılıktan kaynaklanan risklerin azaltılması, enerji maliyetlerinin sürdürülebilir kılınması, iklim deği şikliği ile mücadelenin etkinliğinin artı rılması ve çevrenin korunması gibi ulusal stratejik hedefleri tamamlayan ve bunları yatay kesen bir kavramdır. Sürdürülebilir kalkınmanın öneminin gittikçe daha çok anlaşıldığı günümüzde, enerji verimliliğine yönelik çabaların değeri de aynı oranda artmaktadır (http://www.eie.gov.tr/duyurular/ EV/EV Strateji_Belgesi/ENVER_Strateji_Belgesi Taslak_20110730.pdf).
 
Enerji verimliliği; yaşam standardımı zı, üretim kalitesini ve miktarını düşürmeden, daha az enerji kullanarak aynı miktardaki işi yapabilmektir. Gaz, buhar, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıpları enerji verimliliğiyle önlenir, atıklar değerlendirilir ya da gelişmiş teknolojiler kullanılarak, üretimi düşürmeden enerji talebi azaltılır. Enerji verimliliği; daha verimli enerji kaynaklarının kullanımının yanı sıra gelişmiş endüstriyel süreçler ve enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerle de ger çekleştirilebilir (http://www.wwf.org.tr/ pdf/enerjiverimliligi.pdf).
 
Bugün herkes tarafından kabul edilen bir gerçek ise en ucuz enerjinin, verimli kullanım sonucu tasarruf edilen enerji olduğudur. Sonuçta enerji tasarrufuyla ek kaynak kullanılmadı ğından çevre de korunmuş olacaktır. Enerji Verimliliği ve İnsana Özgü Yaklaşımlar İnsanlığın çevresel sorunlarla ve bu sorunlarla başa çıkmasında yine “insan” ve “insana özgü davranışların önemi” ortaya çıkmaktadır. Çevresel sorunların çözümünde en önemli etkenlerden olan “enerji verimliliği”ni sağlayabilmek için asgaride birer insan olarak hepimizin ortak noktalarından hareket etmek ise en akılcı ve etkin yol olacaktır. Bunlardan en önemlisi; “evrensel anlamda ortak tüketici kimli ğimizdir”. Bu ortak noktalardan bir di ğeri ise “yaşadığımız ülke bazında ortak yurttaş kimliğimiz” olacaktır. Küresel pazarının en önemli gücü haline gelmiş olan “tüketici”; bu kimliğini yaşadığı ülkenin “yurttaşı” olmakla da “seçmen kimliğiyle” birleştirmektedir.
 
Tüketici olarak nedeni olduğumuz ekonomik etkinlikleri (üretim, tüketim vb. etkinlikleri) yerine göre tüketiciyurttaş kimliğimizle yönlendirebilir, yerine göre de iş, aile ve özel yaşamımızda yapabileceğimiz bilinçli tercihlerle “Çözümün Bir Parçası” olabiliriz. Zaten “talebin çevreci ürünlere yönelişi”, üreticileri de çevre konusunda daha hassas olmaya zorlayacaktır. Bu gerçek karşısında “tüketicilerin davranışları nı gözden geçirmesi” gerekir. Bu doğ rultuda, sosyal ve çevresel duyarlılıkları ön plana alarak farklılık yaratıp, rekabette ön tutmak isteyen sosyal sorumluluk sahibi firmaların ürünleri ile “Sürdürülebilir Temiz Üretim / EkoYeşil Verimlilik” yöntemleriyle teknolojilerini geliştiren firmaların ürünleri tercih edilerek, pazarın çevre dostu mal ve hizmetlerden oluşmasını, bu doğrultuda da işletmelerin sosyal sorumluluk almaları sağlanmalıdır. Nitekim, sosyal sorumlu, etik, bilinçli tüketicilerce yaratılan talep son yılarda “Kurumsal Sosyal Sorumluluk”, “SA Sosyal Sorumluluk Standartları”, “Kurumsal Vatandaşlık”, “Etik Ticaret” kavramı nı ortaya çıkarmıştır. Bu alandaki geliş meler; Yeşil Pazarlama Stratejileri ile desteklenmektedir. Başta “enerji kullanımı” olmak üzere üretimde çevresel etkileri de içeren “Eko Yeşil Verimlilik” ya da “Sürdürülebilir Temiz Üretim” yaklaşımı hızla gelişmektedir.
 
Tarımda ise “Ekolojik Tarım” uygulamaları ile kimyasal gübre, ilaçların topra ğı ve suyu kirletmesinin önüne geçilebilmek olasıdır (Hekimci, 2007 b:52 60). Diğer yandan insanlar “yurttaş” kimlikleriyle devletten çeşitli hizmetler alırlar. Bu bağlamda “devletin hizmet üretici kimliği” ile “yurttaşın tüketici kimli ği” gündeme gelir. Devletin görevi bu hizmetleri en etken ve etkili bir biçimde sunarak “Yurttaş Mutluluğu”nu sağ lamaktır. Sağlık, Güvenlik ve Sağlıklı Bir Çevrede Yaşama Hakkı evrensel kabul edilmiş tüketici hakları olarak tüm yö netimleri bağlar. Öte yandan demokrasi, sosyoekonomik açıdan tüm etkinliklerin yurttaş tüketici ve kamuoyu ile uyum içerisinde karşılanmasını gerekli kılar (Hekimci, 2003:72 79). Dolayısıyla, “tüketici yurttaş seçmen” kimliğinin ortaya koyularak bu doğrultuda, çevreyi koruyucu mevzuat ve uygulamaları yaşama geçirmesi ısrarla talep edilmelidir .
 
Bu durum son dönem çağdaş tü ketici hareketinde tüketicilerin “Ekolojik Yurttaşlık” yaklaşımı doğrultusunda yapacakları politik ve çevreci tercihleri öne çıkacaktır. Bu çerçevede ülkelerin; sanayi, ulaşım, tarım ve ticaret politikalarında, çevreyi koruyucu önlemlerin, mevzuat ve uygulamaların vakit geçirilmeden yaşama geçirilmesi; bu bağ lamda tüketicilerin temiz tüketim yolunda bilinçlendirilerek, temiz üretime yönelik talep baskısını oluşturması gerekmektedir. İşte bu noktada demokratik rejimlerde yönetim üzerinde baskı oluşturabilecek olan en etkili demokratik gücün, üzerinde seçmen kimliğini de barındıran tüketiciler, bilinçli, ekolojik yurttaşlar olacağı unutulmamalıdır.
 
Uzmanlar ülkemizdeki binalarda sadece çatı yalıtımı, pencerelerde çift cam kullanımı, sızma kayıplarının azaltılmasıyla; soba ve kalorifer gibi ısıtma sistemlerinde iyi işletme ve verimli ısıtma sistemlerinin kullanılmasıyla önemli boyutta enerji tasarruf edilebileceğini belirtmektedirler. TMMOB Enerji Komisyonunun verdiği bilgilere göre verimli elektrikli cihazlarının ve aydınlatma sistemlerinin de kullanılmasıyla ülkemizdeki binalarda yapılabilecek enerji tasarrufu potansiyeli ortalama 4.7 Milyon Ton Eşdeğer Petrol’ü bulmaktadır (http://www. emo.org.tr/ekler/045c59a90d7587d_ ek.pdf?tipi=3&turu=X&sube=14). Bu durum, her birimizin kişisel etkinliklerimiz nedeniyle kullandığımız enerjiden tasarruf etmemizi zorunlu kılmaktadır. Günlük yaşamımızda yapacağı mız küçük değişiklikler ve enerji verimli cihazları tercih edip kullanarak enerjinin daha etkin ve verimli kullanılması na katkı sağlayabiliriz.
 
(2) Sonuç olarak; sürdürülebilir yarınlar ancak yaşamını bilinçle sürdüren duyarlı insanlara bağlı olarak şekillenebilecektir. Bu süreçte STÜ, enerjinin verimli kullanımı başlıca yaşamsal bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun motor gücünün ise tüm sosyoekonomik süreçlerde “sosyal sorumlu, etik” davran ve temiz sürdürülebilir tü ketime yönelen bilinçli tüketiciler olacağı şüphesizdir. Yine bu yazı kısıtlarında değinilmese de, yeri gelmişken temiz bir tüketime yönelecek olan “tüketici”nin; “bilgilendirilme” ve “eğitilme” hakları doğ rultusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi Evrensel Tüketici Hakları yönüyle ekonomik etkinliklerin içerisindeki ilgili çevrelere ve özellikle de bu etkinlikleri düzenleme durumunda olan devlete, önemli, kaçınılmaz, ödev ve görevler yüklemekte olduğunu vurgulamadan geçmek bir eksiklik olacaktır.
 
Zira, sürdürülebilir tüketim, ancak hepimiz birlikte çalışırsak başarılabilecektir. “Bundan böyle, sürdürülebilir yaşam ve gelişim süreci büyük ölçüde bilinçli tüketici davranışlarına odaklanmaktadır” (Babaoğul ve Altıok, 2008:304 402). 2 Konuyla ilgili kapsamlı bilgi için bakınız (Hekimci, 2007: 52 60). Küresel İklim Değişikliği (İzmir Panel Konuşmaları), II. Oturum/“Küresel İklim Değişikliği’ne Karşı Ne Yapabiliriz ?”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, 52 60, İzmir.
 
KAYNAKÇA
 
• Akdeniz Ü. (2007). Yerel Gündem 21, “Sürdürülebilir Turizm Sözlük”, www.akdeniz.edu.tr/muhfak/cevre/coastlearn.../glossary. htm. Erş.Tarihi:12.7.2008.
 
• Atalık A.T. (2005). “Küresel Isınma, Su Kaynakları ve Tarım Üzerine Etkileri”, www. zmo.org.tr , 11. 4.2007.
 
• Babaoğu,M. ve Altınok, N. (2008). “Sürdürülebilir Tüketim ve Tüketici Eğitimi”, 13. Uluslararası Pazarlama Kongresi Bildiri Kitabı, 394 402, Çukurova Ü., Adana.
 
• Clark, G. (2007). “Evolution of the Global Sustainable Consumption and Production Policy and the United Nations Environment Programme’s (UNEP) Supporting Activities”, Journal of Cleaner Production, No.15
 
• Cohen, B. (2010). “A Guidance Framework for Mainstreaming Resource Efficiency and Sustainable Consumption and Production in a Developing Country Context”, Environment, Development and Sustainability.
 
• Dolan, P. (2002). “The Sustainability of Sustainable Consumption”, Journal of Macromarketing, Vol.22, No.2.
 
• Gönen,E. Özmete, E. (2006).”Aile ve Tüketici Bilimlerinin Sürdürülebilirlik Perspektifi” I. Uluslar arası Ev Ekonomisi Kongresi, (50 55).
 
• Hekimci, F. (2003). “Yurttaş Mutluluğu”, 3. Kalite Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını,72 79, Bursa.
 
• Hekimci, F. (2007a) “Etik Tüketicilik ve Etik Ticaret I”, MPM Anahtar Dergisi, 226, 14 15, Ankara.
 
• Hekimci,F. (2007b). Küresel İklim Değişikliği (İzmir Panel Konuşmaları), II. Oturum,“Küresel İklim Değişikliği’ne Karşı Ne Yapabiliriz ?”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, 52 60, İzmir.
 
• Hekimci, F. (2010). “Yeni ekonominin Yükselen Değerleri: Etik Tüketicilik ve Etik Ticaret”, Türkiş Dergisi, Sayı 397, s.106,109, Ankara.
 
• Hekimci, F. (2011). “Bir Yaşam Biçimi Olarak Enerjinin Verimli Kullanımı” , IPA, BEEAMSAday ve Üye Ülkelerde Enerji Veriminin Arttırılması Çalıştayı Sunumu, Istanbul.
 
• Hertwich, E. (2002). “Life Cycle Approaches to Sustainable Consumption”, Workshop Proceedings Interim Report, International Institute for Applied Systems Analysis, Laxenburg, Austria.
 
• Hertwich, E.G. (2005). “Consumption and Industrial Ecology” Journal of Industrial Ecology, 9, 1 6.
 
• Jackson,T. (2005). “Live Better By Consuming Less?” Journal of Industrial Ecology,9 (l 2), 19 36.
 
• Mc Laren, S.J. (2007), Defining a Role for Sustainable Consumption Initiatives In New Zealand, 2nd International, Conference on Sustainability Engineering and Science, Auckland, New Zealand.
 
• MPM, (2006). MPM Amaç Alanları, Stratejik Amaçlar, Amaçlar ve Hedeflerin Oluşturulması Altyapı Çalışmaları Raporu, Ankara.
 
• MPM, (2011). 100 Soruda Verimlilik Genel, Yayına Hazırlanmış Kitapçık.
 
• ODTÜ, (2008). ODTÜ Çevre Topluluğu, “Çevresel Duyarlık Bağlamında Davranış Biçimi Olarak sürdürülebilirlik”www.cevre. metu.edu.tr/node/24 , Erişim Tr. 2012.
 
• Prokopenko, J. (2006). “Verimliliği Teşvik Kuruluşları:Evrim ve Deneyim’’, MPM Yayınları, No: 675, Ankara.
 
• Seyfang, G. (2004). “Consuming Values and Contested Cultures: A Critical Analysis of the UK Strategy for
 
• Sustainable Consumption and Production”, Review of Social Economy, Vol.62, No.3.
 
• Seyfang, G. (2005). “Shopping for Sustainability: Can Sustainable Consumption Promote Ecological
 
• Citizenship?”, Environmental Politics, Vol.14, No.2.
 
• TTGV. (2011). Sanayide Eko Verimlilik (Temiz Üretim) Kılavuzu: Yöntem ve Uygulamalar, s.8. Ankara.
 
• UNEP. (2005:a). Making the Marrakech Process Work, Discussion Paper, 2nd Expert Meeting on The 10 Year Framework of Programmes on Sustainable Consumption and Production, San José, Costa Rica, 5 8 September 2005.
 
• UNEP,(2005:b). “Advancing Sustainable Consumption in Asia”, A Guidance Manual, Unep, Europeaıd, Asıa Proeco.
 
• United Nations Conference on Environment & Development Rio de Janerio, Brazil, 3 to 14 June 1992 AGENDA 21, http://www.un.org/ esa/sustdev/documents/agenda21/english/ Agenda21.pdf, Erişim Tr. 9.1.2012.
 
• Veenhoven, R. (2004). “Sustainable Consumption and Happiness, Driving Forces and Barriers to Sustainable
 
• Consumption”, International Workshop, University of Leeds. • WCED. (1991). Ortak Geleceğimiz, (Çev: Belkıs Çorakçı), (6) TÇSV Yayınları, Ankara.
 
• Yılmaz V. Arslan T. (2011). “Üniversite Öğrencilerinin Çevre Koruma Vaatleri ve Çevre Dostu Tüketim Davranışlarının İncelenmesi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi ,Cilt/Vol.: 11 Sayı/No: 3 : s. 1–10 .
 
• _____, (2006). I Will If You Will, SCR (Sustainable Consumption Roundtable), England,www.sdcommission.org.uk/ publications/downloads/I_Will_If_You_Will. pdf (20.07.2007).
 
• http://www.eie.gov.tr/duyurular/EV/EVStrateji_Belgesi/ENVER_Strateji_BelgesiTaslak_20110730.pdf , Erişim Tr. 4.1.2012.
 
• http://www.emo.org.tr/ ekler/045c59a90d7587d_ ek.pdf?tipi=3&turu=X&sube=14, Erişim Tr. 3.10.2010.
 
• http://www.wwf.org.tr/pdf/enerjiverimliligi. pdf, Erişim Tr. 8.1.2012.
 
• www.cevreorman.gov.tr/hava_02. htm,1.11.2007 • http://www.rec.org.tr/sayfa.asp?id=l, Erişim Tr.2010.
 
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram