ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Karbon Ayak İzi Hesalama
İso Belgelendirme
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Kara Ulaşım Araçlarının Karbondioksit (CO 2 ) Emisyonlarına Eko-Verimlilik Yaklaşımı
Kara Ulaşım Araçlarının Karbondioksit (CO 2 ) Emisyonlarına Eko-Verimlilik Yaklaşımı
 
İhsan GÖCEN / Verimlilik Uzmanı Kara Ulaşım Araçlarının Karbondioksit (CO 2 ) Emisyonlarına Eko-Verimlilik Yaklaşımı
 
 
 
İklim değişikliğinin ana kaynağı olan sera etkisi -küresel ısınma- yapan gazların emisyon miktarlarını azaltmak üzere uluslararası düzeyde ortak çalışma ve değerlendirmeler gerçekleştirilmektedir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) doğrultusunda alınan kararlar, ülkelerin atmosfere saldıkları sera gazlarının, sera etkilerinin ve küresel ısınmaya olan reel katkıların tespit edilmesi ve doğal dengenin korunması için gerekli çabayı göstermeleri yö- nündedir. Genel olarak bir ülkedeki emisyonların düzeyi, ekonomik etkinliklerin ve hayat standardındaki değişmelerin bir sonucudur. Hava kirliliği modern yaşamın bir sonucu olarak kar- şımıza çıkmaktadır.
 
Havayı kirleten en önemli etken yanma reaksiyonudur. Bu nedenle sosyo–ekonomik göstergelerin seçiminde tek bir göstergeye bağlı kalmayıp, birkaç parametreyle birlikte değerlendirilmelidir. Yerleşim birimlerinde ulaşım, ısınma ve aydınlanma için gerekli enerji, her geçen gün artıp çeşitlenen tüketim gereksinmemizi karşılamaya yönelik toplu üretimin artıkları, havayı yo- ğun gaz ve toz kalıntılarıyla doldurmaktadır. Hava kirliliğine neden olan yapay kaynakları, üç başlık altında toplamak mümkündür:
 
•Isınmaya dayalı hava kirliliği,
 
•Sanayiye bağlı hava kirliliği,
 
•Motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliği.
 
Her üç kaynakta özellikle fosil yakıtların (petrol ve petrol ürünleri, kö- mür ve doğalgaz) kullanılması sonucunda oluşan gazlar atmosfere karışmaktadır. Atmosfere karışan karbondioksitin %80–85’i fosil yakıtlardan, %15-20’si de canlıların solunumundan ve mikroskobik canlıların organik maddeleri ayrıştırmasından kaynaklanmaktadır. Bir yandan fosil yakıt kullanımının hızla artışı, öte yandan fotosentez için tonlarca karbondioksit harcayan ormanların ve bitkisel planktonların tahrip edilmesi, atmosferdeki karbondioksit miktarını son 160 bin yılın en yüksek düzeyine ulaştırmıştır.
 
Yapılan ölçmeler, bu artışın devam ettiğini göstermektedir. Bilimsel açıklamalarda da belirtildiği gibi sera gazları içinde karbondioksit, küresel ısınmada % 50 paya sahiptir. Bunun nedeni, hem miktarı- nın çok hem de karbondioksit moleküllerinin atmosferdeki ömrünün 50–100 yıl gibi çok uzun olmasıdır. O nedenle küresel ısınmaya karşı alı- nacak önlemlerin başında karbondioksit salınımının azaltılması konusu ile ilgili olarak uluslararası düzeyde olağanüstü çabalar harcanmaktadır. Görülebileceği üzere bu sonuç, karbondioksitin küresel ısınmadaki etki derecesinin ne kadar yüksek olduğu konusunda bir fikir vermektedir. Söz konusu olan insan hayatı ve tüm canlıların nefes aldığı atmosferimizin geleceği dikkate alındığında, hem birey hem de toplum olarak herkes üzerine düşeni yapmalı, gerekli duyarlılığı göstermelidir.
 
Şayet bu konuda geç kalınırsa, atmosferin küresel ısınma eğiliminin durdurulamaması ihtimalinde, geri dönüşü olmayan iklim değişikliklerinin doğal sarsıntılara ve felaketlere yol açabileceği göz önüne alınmalıdır.Hava Kalitesi İndeksine Göre Hava Kirleticiler Hava kalitesi, solunan havanın temiz veya kirli olduğunun bir ifadesidir. 5 temel kirleticinin  PM, CO2 , CO, SO2 ve NO2 - havadaki miktarlarının belirlenmesine dayalıdır. İnsan sağlığı- nı etkileyen havadaki kirletici maddeler içinde yer alan ve hava kirlili- ği ölçümlerinde değerlendirilen bu gazların/maddelerin etkileri, ayrı ayrı gözden geçirilmelidir.Tüm kirleticilerde, sorunun ciddiyeti iki temel soruya bağlıdır.
 
Bu maddeler teneffüs edilen havada ne miktarda olmalıdır?
 
Şimdiki oran, olması gerekenden ne kadar fazladır? “Dünya atmosferindeki karbondioksit, metan ve diazotmonoksit oranları 1750 yılından itibaren insan faaliyetleri sonucunda, belirgin bir şekilde artmış ve günümüzde bu oranlar binlerce yıllık geçmişi olan buz çekirdeklerinden anlaşıldığı üzere sanayi öncesi değerleri fazlasıyla aşmıştır. Karbondioksit yoğunluğunun dünyadaki artışı, temel olarak fosil yakıtların kullanılması ve yeryüzü kullanım değişikliklerinden kaynaklanırken, metan ve diazotmonoksitteki artışlar temel olarak tarımdan kaynaklanmaktadır.
 
Karbondioksit, en önemli antropojenik sera gazıdır. Karbondioksitin dünya atmosferinde yoğunluğu, sanayileşme devri öncesindeki değeri 280 ppm’den 2005 yılında 379 ppm’e yükselmiştir” (Kaynak: IPCC Dördüncü Değerlendirme Raporu). Birleşmiş Milletler Ozon Tabakası- nın Korunması (1987) Sözleşmesi; Montreal Protokolü ile kontrol altı- na alınamayan bütün sera gazları- nı içermektedir. Bunakarşılık Kyoto Protokolü’nde altı sera gazından söz edilmektedir. Karbondioksit (CO2 ), Metan (CH4), Diazotmonoksit (N 2 O), Hidroflorokarbonlar (HFCs),   Perflorokarbonlar (PFCs) ve Kükürt heksaflorid (SF6).
 
Sözü edilen ilk üç sera gazının emisyonları, insan etkinlikleri sonucu ortaya çıkan küresel ısınma etkisi içindeki paylarının sırasıyla %50, %18 ve %6 olduğu tahmin edilmektedir. (a.g.e, bkz. sayfa 18) Söz konusu olan üç kaynaktan (ısınma, sanayi ve ulaşım) kaynaklı hava kirleticilerinin yoğunluğuna göre hava kalitesi değişmektedir. Hava kirliliğinin, canlıların sağlığı üzerinde çok ciddi sağlık problemlerine neden olduğu bilinmektedir. Hava kirliliği insan sağlığını etkileyerek yaşam kalitesini düşürmektedir. Tabii ki unutulmaması gereken en önemli noktalardan birisi de, bir bölgede meydana gelen hava kirliliğinin sadece o bölgede görülmeyip meteorolojik olaylara bağlı olarak yayılım göstermesidir.
 
CO 2 Emisyonları Açısından Kara Taşıtları Ulaşım araçları, yerleşim bölgelerindeki zararlı taşıtegzoz emisyonları- nın başlıca ve en büyük üreticisidir. Egzoz emisyonları benzin ya da dizel, güçlü içten yanmalı motorlarda yanan hava-yakıt karışımı tarafından üretilir. Taşıt emisyonları, arabalarda (benzin, LPG, CNG ya da dizel) ve kamyonlarda (dizel) yakıt tipine ve çalışma karakterlerine göre çeşitlilik gösterir. Taşıt emisyonlarının bileşenleri su buharı, karbondioksit, nitrojen ve oksijendir.
 
Aynı zamanda başka kirleticiler de mevcuttur; bunlar karbon monoksit, nitrojen oksitler, yanmamış yakıt ve küçük toz parçalarıdır. Bu içeriklerden bazıları taşıt bazlı hava kirliliğinde neden olduğu gibi, iklim değişimlerinde de çok büyük rol oynamaktadır. Otomobil egzozlarından çıkan zehirli gazlar havada bir tabaka oluş- turur. Kaba bir hesapla, her bin otomobil, günde 3000 kg karbondioksit, 200-400 kg hidrokarbon buharı, 50-150 kg azot oksitlerini atmosfere yayar. Motorlu taşıtlardan çıkan gazlar, atmosfere salınan karbondioksitin %31’ini, karbon monoksitin %82’ini oluşturur.
 
Bu gazların %60’ı, motorun ilk çalıştırıldığı birkaç dakika içerisinde salınır. Motorlu taşıtlardan kaynaklanan emisyonlar, sadece küresel ısınmayı tetiklediği için değil, aynı zamanda ozon tabakasını deforme ettiği ve birçok canlı organizmaya zarar verdiği için çevrecilerin ve toksikologların dikkatini çekmeye devam etmektedir. Dünya genelinde kullanımda olan taşıt sayısı arttığından, motorlu taşıt emisyonlarının çevre ve ekosistem üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla, motorların yeniden dizaynı dâhil birçok düzenleme yapılması planlanmaktadır.
 
Ülkemizde İller Düzeyinde Kara Taşıtları ve Taşıtların Emisyon Oranları [1] Ülkemizde 2010 yılı trafiğe kayıtlı araç sayılarının, araç türlerine göre sayısal dağılımı Tablo 1’deki gibidir2010 yılı verileri 2009verilerine oranlandığında, toplam araç sayısındaki yüzde değişim itibariyle ilk 10 il sırasıyla; Kırıkkale (%16,9), Hakkari (%16,2), Tunceli (%15,1), Ardahan (%14,1), Çankırı (%13,3), Iğ- dır(%13,0), Batman (%13,0), Siirt (%12,8), Mardin (%12,1)ve Diyarbakır (%11,3) illeri olmuştur. Son 10 il ise Bursa (%4,9), Antalya (%4,9), Tokat (%4,8),  Karabük (%4,7), Isparta (%4,7), İzmir (%4,7), Ankara (%4,1), Zonguldak (%4,0), İstanbul (%2,7) ve Şırnak (%-0,1) illeri görülmektedir. 2009 sayısal verilerine göre 2010 yılında trafiğe kayıtlı araç sayısında Türkiye geneli yüzde değişim oranı ise %5,6 olarak tespit edilmiştir.
 
 
 
Türkiye genelinde iller düzeyinde araç türlerine göre ilk 10 ilin motorlu taşıt bilgileri yandaki tablolarda gösterilmiştir.Tablo 1’de yer alan otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet gibi ulaşım araçlarının CO2 emisyon oranları hakkında yeterli veriye ulaşılamaması, Türkiye genelindeki araçların %49,9’u nun otomobillerden oluşması nedeniyle, CO2 emisyon oranları açısından değerlendirme, otomobiller üzerinde yapılmıştır. Ülkemiz genelinde kullanılan binek araçların yakıt türüne göre dağılımına bakıldığında; %39.3’ü benzinli, %41’i dizel ve %19.7’si ise LPG’li olarak görülmektedir.Otomobil yakıt türlerine göre Benzinli, Dizel ve LPG dağılımında ilk 10 il aşağıdaki tablodagösterilmiştirTablo-3 verileri ile Tablo 2-C’de yer alan otomobil verileri karşılaştırıldığında, araç yakıt türüne göre sıralamada farklılıklar görülmektedir. Benzinli otomobil sayısında İstanbul birinci sırada yer alırken, LPG’li otomobil sayısında Ankara ilk sırada yer almaktadır.
 
Yakıt türüne göre Türkiye genelinde en çok tercih edilen araçların markalara göre dağılımı ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.Ülkemiz karayollarında görülen, yakıt türüne bağlı olarak (benzin-dizel) 37 farklı markadaki araçların, farklı modelleri dikkate alınarak, CO2 emisyonları ortalamalarına göre araç markaları aşağıda tabloda yer almaktadırTablo verileri dikkate alındığında listede yer alan markaların yakıt türü “benzin” olanlarda CO2 oranı ortalamasının en düşük olan 5 marka; Smart, Mini, Proton, Fiat, Daihatsu iken, ortalaması en yüksek olan 5 marka ise; Jaguar, Chrysler Jeep, Porsche, Land Rover ve Dodge olarak sıralanmaktadır. Yakıt türü “dizel” olanlarda ise CO2 oranı en düşük 5 marka; Smart, Mini, Porsche, Mazda ve Seat görülmektedir. Ortalaması en yüksek 5 marka ise Mercedes, Nissan, Ssangyong, Chrysler Jeep ve Land Rover olarak tespit edilmiştir. Türkiye genelinde iller düzeyinde sayısal olarak en fazla tercih edilen araçlardan, her bir aracın ortalama yıllık 15.000 km[4] kullanımı varsayımı altında, oluşacak CO2emisyon miktarları gr cinsinden aşağıda verilmiştirHavadaki CO2 dengesinin korunabilmesi için bilinen iki yöntem vardır. Birisi fotosentez, diğeri okyanuslar tarafından karbondioksitin absorbe edilmesi. Okyanuslar tarafından CO2 ’in absorbe edilmesinin yanında, CO2 ’nin depolanarak okyanuslara enjekte edilmesi konusu üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Di- ğer konu ise fotosentez olayını artırıcı faaliyetlerin yapılmasıdır ki, bu da yeşil alanların artırılmasına bağlıdır. Atmosferde  %21 oranında oksijen bulunmaktadır. Oksijenin kaynağı- nı, fotosentez sonucunda ortaya çı- kan serbest oksijen oluşturur. Fotosentez, klorofil (kromozomlarda) taşıyan canlılarda ışık enerjisi kullanılarak organik bileşiklerin üretilmesi olayıdır.
 
Bu yolla besin üreten canlı- ların tümüne fotosentetik organizmalar denir ve bunların büyük ço- ğunluğunu bitkiler oluşturur. Bitkilerin fotosentezi ve okyanusların CO2 depolama yetenekleri sayesinde yüzyıllardır dengede kalmayı ba- şarmıştır. Bir insanın 24 saat boyunca gereksinimi olan oksijenin üretilmesi için 15-30 m2 yaprak alanı gerekmektedir. Yetişkin normal bir ağaç bir saatte ortalama 2-3 kg karbondioksiti bünyesine alır, fotosentezle 1,7 kg oksijen üretir. Yapılan hesaplar, ortalama bir iklim kuşağında bir büyük ağacın yetişkin bir insanın bir yılda tükettiği oksijeni ancak sağlayabildi- ğini göstermektedir.
 
Buradan hareketle Tablo 7’de yer alan Türkiye genelinde en fazla kullanılan binek araçları kullananların, CO2 salınımlarında atmosferdeki dengenin sağlanabilmesi için, araçlarını ilk kullanıma başladıkları gün itibariyle geniş yapraklı, kışın da yapraklarını dökmeyecek türde (örneğin arbutus unedo gibi), kaç ağaç dikmesi gerektiği Tablo 7’de verilmiştir.Örneğin araç tercihini, AUDI-A4- Avant-3.2-V6- Quattro -256PSTiptronic-QA6-3123- benzinli araç kullanma yönünde yapan bir kişi, aracın CO2 emisyon değerine göre (252gr/km) 4 ağaç dikmesi gerekecektir. Başka bir örnek ise dizel araçta tercihi VOLKSWAGEN-Touareg-R50- 5.0-V10-TDI(350PS)–DPF-A6-4921 olan kişinin,   (315gr/km) emisyon değerine göre 4.5 5 ağaç dikmesi gerekmektedir [5] .
 
Sonuç ve Öneriler
 
CO2 emisyon miktarları, taşıtların motor silindir hacmi ile doğru orantılı olarak artmaktadır, dolayısıyla yüksek silindir hacmine sahip araç- ların, çevreye daha fazla zarar verdiği aşikardır.  Ülkemizde her ne kadar motor silindir hacmine göre vergilendirme yapılarak, yüksek CO2 emisyona sahip araçların azaltılması hedeflenmişse de, bununla beraber tüm taşıtlar için, CO2 emisyonlarına göre ağaç dikme zorunluluğunun da getirilmesi, çevresel etkilerin azaltılması yönünde katkı sağlayacaktır. Buradan hareketle;
 
•Tüm motorlu taşıtları kapsayacak sabit bir CO2 değerinin belirlenmesi (hesaplamalar sonucu ortaya çıkan değer 70 gr/ km),
 
•Trafik tescili yapılacak araçtaki emisyon değerinin 70 ve 70’in katları şeklinde hesaplanarak, dikilmesi gereken ağaç sayısının belirlenmesi,
 
•Ağaçların, aracın yoğunlukla kullanılacağı bölgede, yerel yönetimler tarafından belirlenen yeşil alan sahalarına dikilmesi,
 
•Eko-dengenin sağlanmasına yardımcı olacaktır. Bununla beraber sürücülerin kişisel sürüş alışkanlıklarının değiştirilmesine yönelik eğitici uygulamaların görsel ve yazılı basında yer alması etkili olacaktır. Örneğin;
 
•Motorun ısıtılmadan hareket ettirilmemesi (Yüksek miktarda yakıt emilmesine yol açmaktadır).
 
•Şehiriçi dur-kalk noktalarının asgari düzeye indirilmesi (Şehir trafiğinde vites değişimi, yüksek miktarda yakıt emerek çevre kirliliğine neden olan durumlardır).
 
•Yüksek hızlarda sürüşten kaçınılması (%10 daha hızlı sürüş, hava direncinin artmasından dolayı, aracın %10 - %20 arasında daha fazla yakıt yakmasına neden olmaktadır).
 
•Araç lastiklerinin uygun hava basıncında kullanılması (Tavsiye edilen basınç miktarlarının uygulanması, her zaman iyi derecede direksiyon hâkimiyeti ve yakıt tasarrufu sağlayacaktır. Geniş tabanlı ve az havaya sahip lastikler sürtünmeyi artıracağı için motor yakıt tüketimini artıracaktır).
 
•Yaşlı araçlar hem fazla yakıt tüketmekte hem de egzozdan olması gerekenden fazla karbondioksit salınımına neden olmaktadır (Belli bir yaş sınırına ulaşmış araçların trafikten çekilmesi yönünde teşvik uygulamasına yönelik politika geliştirilmelidir).
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram