Blog / Türkiye?de Temiz Üretim (EKO-VERİMLİLİK) Alanında Mevcut Durum
Türkiye’de Temiz Üretim (EKO-VERİMLİLİK) Alanında Mevcut Durum
ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek ifadesi ile temiz üretim konusu Bakanlık görevleri arasında yer almaktadır.
Nevda ATALAY / Verimlilik Uzmanı Türkiye’de Temiz Üretim (EKO-VERİMLİLİK) Alanında Mevcut Durum
TEMİZ ÜRETİM NEDİR?
Temiz üretim kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından “toplam etkinliği artırmak, insan ve çevre üzerindeki riskleri azaltmak için entegre ve önleyici bir çevre stratejisinin proseslere, ürünlere ve hizmetlere sürekli olarak uygulanması” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu kavram ilk olarak UNEP Endüstri ve Çevre Bölümü tarafından 1989 yılında kullanılmaya başlanmıştır. 1992’de benimsenen Gündem 21’de* sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için belirlenen gerekler arasında “Temiz Üretim” de yer almaktadır. Günümüzde temiz üretim ile aynı kapsamda kullanılmakta olan “eko-verimlilik” de, ekonomik ve ekolojik verimliliğin bileşimi olarak açıklanmakta ve temel olarak; “daha azla daha fazla” olarak tanımlanmaktadır. Ürün geliştirmeye ilişkin sağduyulu yaklaşım ve iyi bir iş uygulaması anlamını taşıyan ekoverimlilik,
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma ve İş Konseyi’ne (WBCSD) göre, “daha az etkiyle daha çok değer yaratma”, “paralel ekonomik ve çevresel verimlilik”tir. Temiz üretim/eko-verimlilik, geleneksel kirlilik kontrolü yöntemlerinin aksine atık oluşumunu kaynağında önleyerek/ azaltarak üretimden kaynaklanan çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlar. Temiz üretim/eko-verimlilik yaklaşımı, çevresel fayda yanında ekonomik getirileri de olan bir üretim stratejisidir.
Temiz üretim/eko-verimlilik;
• Hammadde ve enerjiyi daha az kullanmayı,
• Yeniden kullanım ve geri dönüşümü artırmayı,
• Daha az atık oluşturmayı,
• Tehlikeli atık miktarını azaltmayı amaçlayan çevreye duyarlı bir atık yönetimi yaklaşımıdır.
Bu yaklaşım, çevresel etkileri en aza indirmenin yanında verimlilik artışı sağlamayı da amaçlamaktadır. Temiz üretim ve eko-verimlilik ile aynı paralelde kullanılan kirlilik önleme yaklaşımı da, boru sonu atık arıtımı yöntemleriyle kıyaslandığında önleyici bir yaklaşım sağlayarak, işletme verimliliğinin artmasında ve çevre kirliliğinin önlenmesinde önemli bir rol oynar. Atığı oluştuktan sonra kontrol etmek yerine, kaynağında önlemeyi/azaltmayı amaçlar. Temiz üretim, eko-verimlilik, atık minimizasyonu, kirlilik önleme, yeşil verimlilik kavramları çeşitli kurum, kuruluş ve kişilerce aynı anlamda kullanılan ifadeler olarak literatürde yer almaktadırlar.
TEMİZ ÜRETİM KONUSUNA YAPILAN ATIFLAR
Ülkemizde temiz üretim/eko-verimlilik kavramına dönük ilk adımlar 1990’lı yılların sonlarında atılmaya başlamış, süregelen dönem içinde bu konuda çeşitli kurum ve kuruluşlar çalışmalar başlatmışlardır. 3/6/2011 tarihli 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yeniden yapılandırılmış bulunan T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın (BSTB) çalışma alanlarından bir tanesi de temiz üretim olarak ifade edilmektedir. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2’nci maddesinin (f) bendinde yer alan, “ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek” ifadesi ile temiz üretim konusu Bakanlık görevleri arasında yer almaktadır.
17 Ağustos 2011 tarihli 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de, 635 sayılı KHK’ya eklenmek üzere çıkartılan kararla, mülga Milli Prodüktivite Merkezi, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bir hizmet birimi olarak yeniden yapılandırılarak, Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) olarak adlandırılmıştır. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde temiz üretime yönelik olarak sürdürülecek olan çalışmalar da, 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün görevlerinden biri olarak tanımlanmakta ve “işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlaması ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak” şeklinde ifade edilmektedir.
Temiz üretim/eko-verimlilik kavramına son yıllarda hazırlanmakta olan birçok strateji belgesinde de yer verilmektedir. Bu belgelerde temiz üretime dönük olarak yapılan atıflara ilişkin örneklere aşağıda yer verilmektedir.
• Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014)’nin 44 nolu eylem maddesi “ulusal eko- verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır” ifadesi ile temiz üretime atıfta bulunmaktadır. Eylem planı kapsamında bir temiz üretim/ekoverimlilik merkezinin kurulması da yer almaktadır. Aynı belgede Türk Sanayine sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda yön vermek amacıyla belirlenen politikalarda yer alan temiz üretimi içeren ifadeler, aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
• Düşük karbon ekonomisine ve sanayide temiz üretim süreçlerine geçiş desteklenecek ve bu konuda bilgilendirme faaliyetlerine ağırlık verilecektir. Bu doğrultuda, sanayinin düzenli altyapı olanakları ile üretim yapmalarını sağlayan üretim bölgelerine taşınmaları teşvik edilecek, ayrıca sera gazı emisyonlarının kontrolü sağlanacak, izlenecek ve raporlanacaktır.
• Temiz üretim ile örtüşen ve sürdürülebilir kalkınma, ekonomik gelişim ve çevresel performansı birlikte ele alarak, iş mükemmelliği ile çevresel mükemmelliğe bir arada odaklanan, kaynakların verimli kullanılması ve çevreyle uyumlu üretim prensiplerinin benimsenmesi doğrultusunda, kaliteli ürün ve hizmet üretilmesi yoluyla işletmelerin rekabet edebilme yeteneklerini artıran eko-verimlilik programlarının ülke genelinde uygulanması sağlanacaktır.
• Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2011-2014) T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Otomotiv Sektörü Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı’nda, sektörün gelişimine dönük olarak beş temel hedef yer almaktadır. Söz konusu hedefler içerisinde temiz üretim/eko-verimlilik konusuna olan yaklaşımlar aşağıda yer aldığı şekliyle özetlenebilir;
• Hedef 1: Ar-Ge altyapısını iyileştirmek; bu kapsamda özellikle otomotiv yan sanayinde, rekabet gücünün geliştirilmesi için Ar-Ge yardımı, yurtdışı fuar ve sergilere katılım desteği, çevre maliyetlerinin desteklenmesi yardımı, pazar araştırması yardımı, eğitim yardımı, istihdam yardımı, işletme ve marka tanıtım yardımı, Türk ürünlerinin yurtdışında markalaşması yardımı ve pazarlama gibi desteklerin yanında, sanayideki firmaların ihtiyaç duyduğu konularda bilgi ve danışmanlık hizmetlerinin sunulması amaçlanmaktadır.
• Hedef 2: Şirketlerin tasarım, üretim, markalaşma beceri ve kapasitelerini artırmak; bu amaçla alternatif yakıt kullanarak CO2 emisyonlarını azaltan yeni teknoloji ürünü motorların ve hibrit gibi çevre dostu araçların tasarımı ve üretimi ile yenilikçi ve temiz üretim teknolojilerinin tercih edilmesi konusunda özendirici mekanizmalar devreye sokularak ana ve yan sanayinin desteklenmesi planlanmaktadır.
• Hedef 3: Otomotiv sektöründe iç ve dış pazarları geliştirmek; bu amaçla çevre dostu araçların kullanımının yaygınlaştırılması için toplumda farkındalık seviyesinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması hedeflenmektedir.
• Hedef 4: Hukuki ve idari düzenlemeleri iyileştirmek; bu hedef ile düşük CO2 emisyonu olan çevre dostu araçların (elektrikli, hibrit ve emisyon seviyesi düşük diğer araçlar) kullanımını teşvik eden bir vergilendirme sisteminin oluşturulması ve ömrünü tamamlamış araçların hurdaya ayrılarak bertarafı için gerekli hukuki düzenlemelerin oluşturulması ve hurda işletmelerinin teşvik edilmesi yönünde çalışmalar yapılması planlanmaktadır.
• Hedef 5: Fiziki altyapıyı geliştirmek; bu doğrultuda çevreye duyarlı elektrikli ve CNG’li (Doğalgaz) araçların kullanımının yaygınlaşması için gerekli altyapı çalışmalarının yürütülmesi ve elektrikli ve CNG’li araçlar için dolum istasyonları vb. yatırımların geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
• Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2011-2015) (Taslak) 2011–2015 yıllarını kapsayan Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi’nde sektöre dönük olarak belirlenmiş olan temel amaç, “yüksek katma değerli, çevreye ve insan sağlığına duyarlı süreç ve ürünlerle, kimya sektöründe sürdürülebilir ve rekabetçi bir şekilde dış ticaret dengesini ülke lehine geliştirerek dünyada söz sahibi bir konuma gelmek” şeklinde ifade edilmektedir.
Bu amaç çerçevesinde temiz üretim/ekoverimliliğe hizmet edecek olan hedef; “kimya sektöründe, katma değeri yüksek, insan ve çevre sağlığına duyarlı ürünlerin üretim ve ihracatını geliştirecek politikalar oluşturulması” şeklinde ortaya konmaktadır. Bu hedef için gerçekleştirilecek olan eylemler ise “üretimde verimliliğin arttırılması ve çevrenin korunmasını sağlamak üzere kimya sektöründe kümelenme faaliyetlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması” ve “mevcut en iyi teknikler (MET) ile sanayi sektöründe emisyon azaltımı/ sınırlandırılması ile iklim dostu teknolojilerin geliştirilmesi” şeklinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda yapılacak olan faaliyetler de şu şekilde sıralanmaktadır: – Kimya sanayinde emisyon miktarı fazla olan alt sektörler belirlenecek, – Belirlenen sektörlerde uygulanabilecek yeni ve temiz teknoloji projeleri desteklenecek, – Yapılan projelerin sanayi ile işbirliği halinde uygulamaya geçirilmesi sağlanacaktır.
• Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ile T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Planı’nda (2013-2017) yer alan ve Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmakta olan “Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı” (2014- 2017), 2014 yılı itibariyle uygulamaya geçecek olup; belgenin önemli bir bileşenini de temiz üretim hedeflerine dönük faaliyetler oluşturacaktır.
TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA ÇALIŞMA YÜRÜTEN KURUM ve KURULUŞLAR
Temiz üretim/eko-verimlilik kavramı, ülkemiz için çok büyük önem taşımakla birlikte, bugüne değin bu konuda yürütülen çalışmalar oldukça az sayıdadır. Çoğunlukla ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim ve araştırma çalışmalarının yer aldığı bu faaliyetlerin önemli bir kısmı da üniversiteler tarafından gerçekleştirilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen temiz üretim çalışması sınırlı sayıda olup, bu tür çalışmaların daha çok uluslararası fonlardan desteklendiği, Türkiye’de bu kapsamdaki çalışmaları hedefleyen bir finansal destek sisteminin olmadığı görülmektedir. Temiz üretim/ekoverimlilik uygulamalarının artırılması için, sanayi açısından eksik olduğu düşünülen kapasitenin geliştirilmesi ve farkındalık düzeyinin artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, ülkemizde temiz üretim/ eko-verimlilik alanında öne çıkan kurum ve kuruluşlardan bir kısmı aşağıda yer almaktadır:
• T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB), T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, T.C. Orman ve Su işleri Bakanlığı bu kavramın kamu kısmında yer alan öncelikli bakanlıklar olarak ortaya çıkmaktadır.
• Türkiye’de bu konudaki çalışmalara öncülük eden üniversitelerin başında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi gelmektedir. Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde yer alan Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi temiz üretim/eko-verimlilik konusunda çeşitli çalışmaların yürütülmesini sağlamaktadır.
• Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) desteği ile 2008-2011 yılları arasında Temiz Üretim / EkoVerimlilik Programının yürütülmesini sağlayan Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın (TTGV) önümüzdeki dönemde de bu alanda planladığı ve yürüteceği çalışmaları mevcuttur.
• Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Bölgesel Çevre Merkezi (REC), Kalkınma Ajansları, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası bu konuda emek veren kurum ve kuruluşlar olarak sayılmaktadır.
TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN PROJELERDEN ÖRNEKLER
Ülkemizde temiz üretim alanında yürütülen faaliyetler kapsamında öne çıkan projelerden bazıları aşağıda yer almaktadır:
• Eko-Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi: Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün Proje ortağı, Ekodenge Ltd. Şirketi’nin proje yürütücüsü olarak yer aldığı, Avrupa Birliği, Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) altındaki Girişimcilik ve Yenilik Programı (EIP) kapsamında desteklenen Eko- Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi, Ağustos 2009’da başlamış olup Ağustos 2012’de tamamlanması planlanmaktadır. Proje kapsamında endüstriyel bölgelerde sanayiciye üretim girdi çıktı hesapları aracılığıyla çevresel politikalar ve temiz teknoloji uygulamalarının artırılmasına katkı sağlayacak çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesi için Proje kapsamında web tabanlı EPESUS yazılımı geliştirilmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda öncelikli olarak belirlenen beş sektör, Proje kapsamında ele alınmıştır. Bu sektörler; tekstil, dökümcülük, büyük yakma tesisleri, bina ve polimer sektörleridir.
• KOBİ’lerin Çevre Konusundaki İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Projesi**
• Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi
• Türkiye’de Temiz (Sürdürülebilir) Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması için Çerçeve Koşulların ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi • İzmir’de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi
• Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu • Endüstriyel Simbiyoz: Çevresel ve Ekonomik Kazanım için İşbirliği Ağları
• Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi
• Bursa’da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri, Sürdürülebilir Pamuk Üretimi, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Çevre Standartları ve Rekabet 3 Yıllık Entegre Programı
TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDAKİ MEVCUT TEŞVİK MEKANİZMALARI
Hemen her alanda olduğu gibi, temiz üretimin teşvik edilmesi amacıyla da çeşitli politikalar uygulanabilmektedir. Bu politika araçlarından bir tanesi de ekonomik araçlar kapsamında ele alınan finansal mekanizmalar olarak ifade edilebilir. Ülkemizde, dolaylı yoldan da olsa temiz üretim projelerine finansal teşvik sağlayan kuruluşlardan bazıları şunlardır:
• T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı • Hazine Müsteşarlığı,
• Ekonomi Bakanlığı (Eski Dış Ticaret Müsteşarlığı),
• TÜBİTAK,
• Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı,
• Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı,
• Kredi Garanti Fonu,
• Kalkınma ajansları ve
• Çeşitli bankalar.
VGM TARAFINDAN TEMİZ ÜRETİM/ EKO-VERİMLİLİK KONUSUNDA YAPILAN PAYDAŞ GÖRÜŞMELERİ
Temiz üretim/eko-verimlilik konusu çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda, işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetler ile görevlendirilen Verimlilik Genel Müdürlüğü, Türkiye’de bu konunun paydaşları ile görüşmeler gerçekleştirmektedir. Yapılmış olan paydaş görüşmelerinde öne çıkan konu başlıklarını;
• İşletmeler açısından en öncelikli durumun, AB mevzuatına uyum kapsamında 2018 sonunda uygulanması zorunlu olacak olan Endüstriyel Emisyonlar Direktifi başta olmak üzere temiz üretim/ eko-verimlilik konusunda farkındalık yaratacak, bilinçlendirme ve bilgilendirme olması gerektiği, bunun için de eğitimin ön planda ele alınması gerektiği,
• 14.12.2011 tarihinde yayımlanan “Tekstil Sektöründe Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği”ni yenilerinin izleyeceği, sanayicinin bu tebliğlere ilişkin olarak bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesinin önem taşıdığı, işletmelerde yürütülecek danışmanlık ve eğitim faaliyetlerinin donanımlı kişilerin yer aldığı danışman havuzları ile hizmet verecek esnek, hareketli ve özerk bir yapının oluşturulması ile mümkün olabileceği, uygulamaya geçişin son tarihi olan 2018’e kadar yaptırımı yok gibi görünen bu uygulamalara sanayiciyi çekmek için uygulamanın ekonomik getirilerinin de ortaya konması gerektiği,
• Sanayiciye hizmet verecek “Temiz Üretim Merkezleri’nin (TÜM)” kurulması ve bu merkezler için VGM’nin koordinatör rolü üstlenmesi gerektiği,
• AB mevzuatına uyum aşamasında BREF (Mevcut En İyi Teknikler Referans Dokümanı) dokümanlarının zorunlu hale geldiği, ancak AB referans dokümanlarının bizim sanayimiz için çok da uygun olmadığı, Türkiye’ye özgü BREF’lerin öncelikli sektörler için hazırlanmasının ön planda ele alınması gereken konuların başında geldiği,
• İlgili kurum ve kuruluşlar (VGM, ÇŞB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, TOBB vb.) ile sürekliliği sağlanacak bir çalışma altyapısının oluşturulmasının temiz üretim çalışmalarının yürütülmesi hususunda faydalı olacağı, şeklinde özetlemek mümkündür.
SONUÇ ve DEĞERLENDİRME
Temiz üretim kavramı, özellikle de Birleşmiş Milletler Sınaî Kalkınma Teşkilatı’nın (UNIDO) yönlendirici ve özendirici çalışmalarıyla küresel ölçekte yaygınlık kazanmış, doğal kaynakların korunmasına ilişkin farklı düzeylerde birçok önlemi ve iyileştirici tekniği bünyesinde toplamıştır.
Türkiye’de temiz üretim kavramına ilişkin farkındalık henüz istenen seviyede olmasa da, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen projeler ve üniversitelerdeki akademik çalışmalarla konuya ilişkin belirli bir birikim oluşmuştur. Bu birikimin tabii bir sonucu olarak T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na da hukuki düzeyde belirli görev ve sorumluluklar verilmiştir.
Diğer ülke deneyimleri göstermektedir ki, temiz üretim anlayışının yaygınlaşması ve kabul görmesine dair çalışmalar iki farklı güzergâh izlemiştir: İlk güzergâhta, temiz üretim anlayışı ve tekniklerinin çoğunlukla mevzuat düzenlemeleri yoluyla, “tavandan tabana” olarak özetlenebilecek bir yöntemle yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yer alırken; kimi ülkelerde ise bu yaklaşımın yaygınlaşmasında başlıca araç olarak tabandaki gelişimi ve farkındalık düzeyini büyük oranda bilinçlendirme faaliyetleri ve kimi ekonomik teşviklerle artırma yaklaşımı benimsenmiştir. Türkiye’de ÇŞB ile BSTB’ye verilen sorumluluklar ise, iki güzergâhtan öğeler içeren, melez bir tavrı işaret etmektedir.
Bir yandan ÇŞB’nin yapacağı mevzuat düzenlemeleri ve oluşturacağı politikalarla tavandan tabana doğru işleyen bir mekanizma hayata geçirilmekteyken, BSTB bünyesindeki Verimlilik Genel Müdürlüğü’ne “işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak” şeklinde verilen görev, hem mevzuat düzenlemelerinin uygulamaya taşınmasında hem de temiz üretim anlayışının ve bu kapsamdaki tekniklerin üreticilere doğrudan aktarılmasındaki yükümlülükleri ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda VGM’nin görevini yerine getirmede başvurabileceği öncelikli araç, temiz üretim kapsamındaki çalışmaların yalnızca doğal kaynakların ve çevrenin korunması yönünde bir tedbir olmayıp aynı zamanda hammadde, enerji gibi kimi maliyetlerin düşürülmesiyle de ekonomik verimliliğe katkı sağladığını, bilinçlendirme, eğitim, yayın çalışmaları ve kimi pilot projelerle ortaya koyması olarak kendini göstermektedir. Bu bağlamda VGM, kendi uzman donanımını temiz üretim anlayışı çerçevesinde geliştirmenin yanı sıra, Türkiye düzeyinde konuya ilişkin uzmanlık düzeyini artıracak enstrümanlar geliştirebilecek, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de katılımını sağlayarak yerel ölçekte bilgilendirici ve yönlendirici platformlar oluşturulmasına öncülük edebilecektir. Bunlara ek olarak VGM, konuya ilişkin ekonomik teşvik ve destek mekanizmalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesinde rol oynayabileceği gibi, geliştirilecek politika ve stratejiler ile yapılacak hukuki düzenlemelerde de üreticinin gereksinim, talep ve beklentilerini karar alıcı düzlemlere taşımakta sorumluluk üstlenebilecektir.
Unutulmamalıdır ki temiz üretim kavramı, “sürdürülebilir kalkınma” olarak ele alınabilecek şemsiye bir kavramın temel bileşenlerinden biridir. Gelecek kuşakların kaynaklarını tüketmeden sürekli olarak gelişmek olarak özetlenebilecek sürdürülebilir kalkınma anlayışı, Türkiye gibi henüz büyüme ve küresel ticarete etkin bir aktör olarak dâhil olma sürecindeki bir ülkede, gündelik düzeydeki birçok ihtiyaçla çelişir gibi görünmektedir. Ne var ki üretim süreçleri üzerinde büyük bir ek yük oluşturmayıp bilâkis bu süreçlerin daha etkin, daha yüksek kapasitede ve daha az girdiyle daha çok çıktı üretmesine odaklanan ve bu bağlamda verimlilikle birçok noktada örtüşen temiz üretim yaklaşımı, her büyüklükten ve her sektörden işletmeye de, bir yandan doğal kaynakları koruması ve çevresel kriterlere ulaşmasına, diğer yandan da rekabet edebilirlik düzeyini artırmasına yönelik yeni alternatifler sunmaktadır.
Bu yönde bir bilincin yalnızca merkezî düzeydeki hukuki düzenlemelerle oluşamayacağından yola çıkarak VGM, verimlilikle ilişkili alanlarda yarım yüzyıla yaklaşan deneyimi paralelinde üreticilere temiz üretim konusunda sunacağı hizmetler ve sağlayacağı desteklerle Türkiye kamu örgütlenmesi içinde önemli bir boşluğu dolduracaktır.