ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Karbon Ayak İzi Hesalama
İso Belgelendirme
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / İnovasyon Politikaları ve Kobi?ler
İnovasyon Politikaları ve Kobi’ler
 
Aslıhan SERTKAYA / Verimlilik Uzmanı İnovasyon Politikaları ve Kobi’ler
 
 
 
Günümüzde hem işletmeler hem de ülkeler için katma değer yaratacak olan unsurlardan biri dünya çapında gerçekleşen değişimin farkında olmak ve değişimin hızını yakalayabilmektir. Son 20 yıllık zaman diliminde bile önceden tahmin edilemeyecek boyutta bir değişime tanıklık edilmiştir. Örneğin internet teknolojileri 1993 yılında kullanılmaya başlanmış ve çok hızlı bir yayılım göstermiştir. Bu değişim yokmuş gibi davranmak, bu değişimin birçok getirisinden faydalanılamamasına neden olacaktır. Bazı konular internet teknolojilerinin insan hayatında yaptığı etkilere benzer büyük değişimlere neden olmaktadır.
 
Buhar kazanlarının Sanayi Devrimi’ndeki rolü de buna benzer bir etki meydana getirmiştir. Tarım toplumlarından sanayi toplumuna geçiş bu süreçle başlamış ve giderek yaygınlaşmıştır. İşletmelerin ve toplumların yapısı itibariyle 19. ve 20. yüzyıllarda daha çok sanayi eksenli bir yapılanma dünya çapında hakim konumda iken, 20. yüzyılın sonu ile 21. yüzyılın başlarında bilgi temelli yapılanmaya doğru bir geçiş yaşanmıştır. Bu geçişte yaşanan teknolojik gelişmelerin, teknolojik olarak gelişme yarışlarının ve bu sürecin doğurduğu yeni kavramların önemi büyüktür. İnovasyon (yenilik) ve inovasyon politikaları da bu süreçte ortaya çıkan ve popülaritesi artan kavramlardandır.
 
Artık ülkeler önemli politik yapılanmalarında inovasyon ayağını da işin içine katmakta ve inovasyon, teknoloji, bilim ile ilgili özel stratejiler hazırlamaktadır. Öyle ki, sadece ülkelerin değil, birliklerin bile politikalarında inovasyon önemli bir konumda yer almaktadır. AB tarafından hazırlanan Lizbon Stratejisi de bunun örneklerinden biridir. Lizbon Stratejisi ile Avrupa’nın 2010 yılı itibariyle dünyanın en rekabetçi ve dinamik bilgi ekonomisi olma hedefi ortaya konulmakta ve bu hedefe ulaşmak için yürütülen çerçeve programlarında inovasyona önemli bir yer ayrıldığı görülmektedir. Bu çalışmalar ile AB’ye üye ülkeler ile aday ülkelerde inovasyon ile ilgili olarak yürütülen faaliyetlerde bir artış yaşanmıştır. Ulusal inovasyon sistemi bir inovasyon süreci içerisinde yer alabilecek bütün aktörlerin (araştırma enstitüleri, hükümet, sanayi, vb.) faaliyetlerini, birbirleriyle ilişkilerini düzenleyecek genişlikte politik ve finansal öğeleri içeren bir yapıdır. Yeterince iyi tasarlanmış ve uygulamaya geçirilmiş bir sistemin makro ve mikro planda birçok getirisinin olacağı muhakkaktır. Henüz yeni gelişen bu kavramın ilgili taraflarca benimsenmesi ve yeterince anlaşılabilmesi için izlenmesi gereken bazı politikalar bulunmaktadır. Bütün diğer aktörler gibi KOBİ’ler için de inovasyon faaliyetleri ve inovasyon politikaları önemlidir.
 
KOBİ’lerin hem kendi gelişim ve büyümeleri hem de ülke ekonomisine yansıttıkları açısından inovasyon faaliyetlerinin birçok katkısı bulunmaktadır. İnovasyonun kavramsal olarak yeterince bilinmemesi ya da yanlış anlaşılması, KOBİ’lerin inovasyon faaliyetleri yürütmesi önünde engel teşkil edecek, bunun da makro plana yansımaları olacaktır. KOBİ’LER İÇİN İNOVASYONUN ÖNEMİ Lizbon Stratejisi, inovasyon yaratmanınve teknolojik gelişmenin ekonomik değişimin motoru olduğu fikri üzerine kurulmuş ve küresel rekabet gücünün Ar-Ge ve bilgi teknolojileri alanlarında fark yaratılmasıyla elde edilebileceği düşüncesine sahip bir stratejidir. KOBİ’ler ise günümüz koşullarında ekonomik büyümenin önemli dinamiklerinden biri olarak görülmektedir. Böyle bir durumda KOBİ’lerde inovasyon yapma fikrinin gelişmesinin ve artan inovasyon faaliyetlerinin dünya genelinde gelişmiş veya gelişmekte olan bütün ülkeler için ekonomik büyümeye önemli katkılarda bulunacağı sonucuna varılmaktadır. Galler’de 1600 KOBİ üzerinde KOBİ’lerin performansının, kârlılık ve KOBİ’lerin büyümeleri üzerindeki etkisini incelemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada işletme stratejisinin, bilimsel yazında yer aldığı haliyle KOBİ’lerin büyüme belirleyicilerinden biri olduğu belirtilmiştir (Storey,1994; Aktaran: Foremen-Peck, Makepeace, & Morgan, 2006). İşletme stratejisinin ise dört temel ayağı olduğu üzerinde durulmuştur. Bunlar; bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı, inovasyon, yetenek gelişimi ve ağ oluşturmadır. İnovasyon açısından söz konusu 1600 KOBİ’nin durumuna bakıldığında, ürün ve süreç inovasyonunun işletmelerin büyümeleri ile güçlü ilişkisi bulunduğu söylenmektedir (Foremen-Peck, Makepeace, & Morgan, 2006). Ayrıca Hughes’in 1997’de ileri sürdüğüne göre de ürün ya da süreç inovasyonu yapan KOBİ’lerin büyümede daha başarılı olduğu görülmektedir (Hughes 1997; Aktaran: Foremen-Peck, Makepeace, & Morgan, 2006).
 
Bütün bu sonuçlar inovasyonun KOBİ’lerin kendi büyümeleri açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca Uçkan’ın belirttiği gibi, işletmelerin yenilikçi hareketlerde yetkinleşmesi ve bu yetkinliği sürdürülebilir kılması, ulusal inovasyon sisteminin de temelini oluşturmaktadır. Özellikle KOBİ’ler gibi Türkiye’de ekonomik yaşamın temel dinamiklerinden birini oluşturan bir kesimde, iş modeli ve süreç verimliliği sağlayacak bilgi ve iletişim teknolojileri temelli yenilikçilik dinamiklerinin yaratılması, makroekonomik büyüme ve verimlilik artışına azımsanamayacak katkılarda bulunacaktır (Uçkan, 2006).
 
KOBİ’LERİN İNOVASYON KONUSUNDAKİ TUTUMLARI ve İNOVASYON EĞİLİMLERİ
 
KOBİ’lerdeki inovasyon faaliyetleri çoğu zaman başka işlerde de çalışan personel tarafından ya da başka faaliyetlerin de yürütüldüğü birimler altında yapısal olmayan bir şekilde yürütülmektedir. Kendi Ar-Ge birimine ve personeline sahip olan KOBİ’lerin sayısının çok fazla olduğu söylenemez. Genelde KOBİ’ler için “olsa da olur olmasa da” türünden değerlendirilen bir konu olan inovasyon konusu, son yıllarda gelişen eğilimler, hazırlanan kanunlar ya da teşvik sistemleri ile KOBİ faaliyetleri arasında önemli bir yer alması beklenen bir konuma gelmiştir. Bilimsel yazında KOBİ’lerin inovasyon yaklaşımları ile ilgili olarak yapılmış farklı çalışmalar bulunmaktadır. Bunlardan birkaçına aşağıda genel bir fikir vermeleri açısından değinilmiştir. 1990’ların sonunda İtalya’da KOBİ’lerin inovasyon yaklaşımını belirlemek amacıyla Üniversite ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı tarafından KOBİ’lerin inovasyon açısından ihtiyaçları, en iyi uygulamalar ve inovasyon politikaları üzerinde odaklanan bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada kullanılan ankette, KOBİ’lerin teknolojik inovasyon ihtiyaçları, ürün ve süreç gelişimi, iç yetkinlik, inovasyon sürecinde tedarikçilerin ve sanayi müşterilerinin desteği, bilgi teknolojilerine adaptasyon, insan kaynaklarının rolü ve inovasyon engelleri konuları incelenmiştir. Bu araştırmadan çıkan en önemli sonuç, girişimcilerin inovasyona sınırlı derecede önem verdikleri ve işletmelerini asla düşük teknoloji düzeyinde görmedikleridir. İkinci olarak İtalyan KOBİ’lerinde teknoloji kültürünün daha çok yürütülen iş sonucu kazanılan teknik bilgiye (know-how) dayandığı görülmektedir ve bu işletmelerde inovasyon süreci daha çok deneme yanılma yoluyla ilerlemektedir. Başka bir bulgu şu şekildedir:
 
İtalyan KOBİ’lerinin çoğu inovasyonun bütün boyutlarını kendi işletmesi içinde ele almaya eğilimlidir. Ancak daha eğitimli personel çalıştıran ya da pazarda daha dinamik bir rolü olan işletmeler başka işletmelerden gelecek inovasyona kısmen açık durumdadırlar. Bu, aslında araştırma yapmadan inovasyon yapmaya çalışan işletmelerde görülen bir durumdur. İnovasyon birikmiş deneyimler ve bilginin yayılımı sonucu elde edilen teknik bilgiye dayalıdır (Rolfo&Calabrese, 2003). İnsan kaynakları ile ilgili olarak İtalya’da araştırma kapsamında değerlendirilen KOBİ’lerin durumuna bakılınca, özellikle mühendislik mezunlarının sayısının az olmasının, bu insanların daha çok yönetim işlerinde kullanılmasına neden olduğu görülmektedir. İtalya’daki KOBİ’lerde bu elemanlar nadiren teknolojik gelişmeleri yakalamak amacıyla kullanılmaktadır.
 
Değinilmesi gereken başka bir husus da teknik ve mesleki eğitim alan personelin durumu ile ilgilidir. Personelin teknik bilgiye sahip olması ancak uygulamaya dair sıkıntılar yaşaması, işletmeler tarafından pek kabul edilen bir durum olarak görülmemektedir. Üniversitesanayi işbirliğinde gerçekleştirilecek ortak bir eğitim programı, bu anlamda düşünülen çözümlerden bir tanesidir (Rolfo & Calabrese, 2003). Başka bir çalışmada, Slovenya İstatistik Ofisi tarafından yapılan inovasyon araştırması sonuçlarına yer verilmiştir. 2004 yılında Slovenya İstatistik Ofisi tarafından yapılan bu inovasyon araştırmasına göre, KOBİ’lerin büyük işletmeler kadar yenilikçi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
 
Bu araştırmaya göre büyük işletmelerin %55’i, orta büyüklüktekilerin %28’i ve küçük işletmelerin sadece %13’ü inovasyon faaliyetleri yürütmektedir. İşletmelerin bilgi kaynakları sorulduğunda kendileri, müşteriler, fuar ve sergiler çoğunlukta yer almaktadır. İnovasyon yapan işletmelerden sadece %5,2’si üniversiteleri en önemli bilgi kaynağı olarak görmektedirler. Araştırma enstitülerinin önemli olarak görülme oranı ise %4,6’dır. Her iki durumda da orta ölçekli işletmeler diğerlerine göre bu kurumların daha önemli olduklarını düşünmüşlerdir. Bu durum, üniversite ile sanayi ve diğer aktörler arasındaki etkileşim ve işbirliğinin az olduğunun farklı bir göstergesidir (Bartlett & Bukvic, 2006).
 
KOBİ’LER AÇISINDAN İNOVASYON ÖNÜNDEKİ ENGELLER
 
İnovasyonun önündeki engeller açısından ülkeler düzeyinde görülen sıkıntılar ile KOBİ’ler düzeyinde görülen sıkıntılar ve engeller, başlıklar itibariyle benzerlikler göstermektedir. Ulusal inovasyon sistemlerinin oluşturulması sırasında ülkeler kaynak aktarımı nedeniyle sorunlar yaşarken, benzer bir durum inovasyon faaliyetlerini gerçekleştirmek için KOBİ’lerin finans sıkıntısı yaşamasında da görülmektedir. Slovenya’da işletmelerin inovasyon yaparken karşılaştıkları engeller sorulduğunda finansal yetersizlik ilk sırada yer almaktadır. Bunu takiben inovasyon maliyetleri, nitelikli personel eksikliği ve ekonomik riskler diğer önemli engeller olarak belirtilmiştir. İnovasyon yapmayan işletmelerde de benzer sonuçlar ortaya çıkmıştır (Bartlett & Bukvic, 2006). Bu durumda yukarıda belirtilen sebeplerin hem inovasyon yaparken hem de bu faaliyetlere başlamadan önce, başlama düşüncesinin değerlendirildiği aşamalarda işletmelerin yüz yüze geldiği sorunlar olduğu söylenebilir.
 
North ve diğerleri, 2001 yılında hazırladıkları çalışmada KOBİ’lerin inovasyon ile ilgili olarak durumları ve inovasyon yapmada karşılaştıkları engelleri şu şekilde özetlemişlerdir: İlk olarak KOBİ’lerin büyük işletmelerle karşılaştırıldıklarında finans, yönetim kaynakları ve bilgi birikimleri gibi iç kaynaklar açısından sınırlandırılmış durumda oldukları görülmektedir. Sınırlı finansal kaynaklar küçük işletmelerin Ar-Ge ve yeni ürünlerin pazarlanması gibi inovasyon faaliyetlerinden gereken yararları elde etmelerini zorlaştırmaktadır. İkinci olarak, küçük işletmelerin kendine has mülkiyet ve yönetimden beslenen organizasyon kültürünün bulunması, inovasyon önündeki başka bir engel olarak kabul edilebilir. Üçüncü olarak, KOBİ’lerin büyük işletmelere göre dış çevreyi (müşteriler, tedarikçiler, finans kaynakları ve işgücü piyasası ile olan ilişkiler gibi) etkileme ve şekillendirme anlamında daha az yetenekli oldukları görülmektedir (North, Smallbone, & Vickers, 2001). Bu durum da inovasyon önündeki engellerden biri olarak sayılabilir.
 
Çünkü böyle bir durumda KOBİ’ler dış çevreyi yönetemediklerinden dış çevre tarafından yönetilme ve onların ihtiyaç ve beklentilerine göre hareket etme durumundadırlar. KOBİ’lerin büyük çoğunluğu kendkaynakları ile araştırma ve geliştirme birimleri kurmamakta veya yurt dışında elde edilmiş sonuçları elde edememektedir. Ayrıca kuluçka ve inovasyon merkezlerinin yokluğu ya da eksikliği, üniversiteler ve KOBİ’ler arasındaki iletişim eksikliği gibi nedenler, araştırma ve geliştirme sonuçlarına erişimin yaygınlaşması konusunda engel olarak görülmektedir (Berko & Gueullette, 2003). Erişimin yaygınlaşmaması, benzer çalışmaların birbirine paralel olarak ya da birbiri ardına yeniden yapılmasına ve dolayısıyla zaman kaybına neden olabilecektir. Ayrıca birbirinden kopuk bir şekilde çalışan aktörlerin faaliyetlerinin ulusal inovasyon sistemine de olumsuz yansımaları olacaktır. Bir başka gözle, Williams tarafından işletmelerin daha çok operasyonel etkinlik ve yerel ya da bölgesel talebi karşılama yeteneklerini geliştirme alanlarında rekabet etmeleri ve stratejik bir konum alma yönünde çaba göstermemeleri;
 
Ar-Ge çalışmalarına, prototip oluşturma, yeni ürün ve servis geliştirme alanlarına yatırım yapmak istememeleri; teknoloji inovasyonu ve bunun ticarileştirilmesi alanlarında yeterli düzeyde olmamaları; kayıtlı patent ve diğer fikri mülkiyet haklarının görülme oranlarının düşük olması, inovasyon faaliyetleri önündeki engeller olarak belirtilmiştir (Williams, 2010). Ticarileştirmenin yapılmaması, inovasyon sonucu elde edilen ürünlerin pazara sunulması öncesinde bir boşluk yaşanmasına neden olmaktadır. Yüksek büyüme potansiyeline sahip işletmelerin öz kaynaklarını kullanarak ayakta kaldıkları görülmektedir. Bu durum, bankacılık sektörünün riskten kaçınma tutumundan kaynaklanmakta (Loossens, 2008) ve ayakta kalabilmek için öz kaynaklarını kullanan KOBİ’lerin özellikle inovasyon faaliyetleri için değişik desteklere ihtiyaç duyması sonucunu doğurmaktadır.
 
Böyle bir durumda değişik desteklerden faydalanamamaları, KOBİ’ler için inovasyon önündeki engellerden biri olarak sayılabilir. Lee Valley, İngiltere’de KOBİ’lerin yenilik faaliyetleri alanında yapılan bir araştırma sonucunda finans (%49), zaman kısıtı (%14) ve nitelikli işgücü bulmadaki sıkıntıların (%10) inovasyon önündeki engeller olarak ortaya çıktığı belirtilmiştir (North, Smallbone, & Vickers, 2001). Aynı araştırmada, finansın ürün/hizmet ve süreç yeniliklerinde ana engel olduğu sonucuna varılmakta, ancak asıl problemin yeterli dış kaynakların bulunmaması değil, bu kaynakların birçok işletme tarafından yeterince araştırılmaması olduğu belirtilmektedir (North, Smallbone, & Vickers, 2001). Bazı ülkelerde yapılan incelemeler sonucunda birçok alanda verilen teşvik ve desteklerin bulunduğu, ancak bu teşvik ve desteklerin değişik sebeplerden dolayı (bilinememe, karmaşık süreçler, çok elden yürütülmesi, vb.) etkin bir biçimde kullanılamadığı görülmektedir. Bunun doğal bir sonucu olarak da inovasyon faaliyetlerinin önündeki finansal engellerortadan kalkmamaktadır.
 
KOBİ’LERLE İLGİLİ POLİTİKALARDA YAPILABİLECEKLER
 
Yapılan çalışmalar incelendiğinde, KOBİ’lerin inovasyon ile ilgili tutumlarının ortaya konması ve inovasyon yapmaları önündeki engellerin belirtilmesinin yanı sıra araştırmacıların politikalar ve politika bileşenleri ile ilgili olarak çeşitli çıkarsamalarda bulundukları görülmektedir. İlk olarak Rolfo & Calabrese, yaptıkları araştırma sonucunda, işletmeler ile üniversitelerin dış finanslı araştırma planlarına ortak katılımını teşvik etmek için bürokratik süreçlerin hızlandırılması ve basitleştirilmesi ile temel araştırma ve yüksek bilimsel içerikli araştırmalara ayrılan bütçenin düşürülmesinin faydalı olabileceğini belirtmişlerdir (Rolfo & Calabrese, 2003). İkinci olarak, İtalya’da yapılan bir araştırma ile işletmelerin inovasyon yaklaşımları değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sonucunda, süreç inovasyonlarının yüksek güvenlik oranlı, az formalitesi olan, çabuk cevap verilen ve kullanımı kolay mali ödenekler ve otomatik yardımlar yoluyla finanse edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Ürün inovasyonlarının ise daha düşük faizli ve geri ödeme şartları daha elverişli olan krediler ile kısmen desteklenmesi yönünde işletmeler fikir belirtmişlerdir.
 
Aynı çalışmada işletmelerin dış teknolojik faaliyetleri içselleştirme kapasitesinin, işletmelerin organizasyon yapısı ile doğrudan ilişkili olduğu belirtilmiştir. Dış bir araştırma kuruluşundan gelen teknolojik hizmet, eğer KOBİ içerisinde bunu değerlendirecek bir profesyonel kabiliyet yok ise işe yaramaz bir halde kalabilmektedir. Bu noktada insan kaynağının önemi bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Bilgisayar destekli tasarım (CAD), bilgisayar destekli üretim (CAM) bu araştırma sonuçlarına göre yaygın durumda kullanılmamakta, ancak gerekliliği zamanla artmaktadır. Üzerinde durulması gerekli bir diğer konu da altyapı politikalarının gerekliliğidir (Rolfo & Calabrese, 2003). Slovenya’da deneyim ve bulgulardan ortaya çıkan sonuçlar ise ilgili kurumların inovasyon yapan KOBİ’lerin sayısını artırmak yerine, yüksek öğrenin kurumları ile KOBİ’ler arasında bilgi transferinin artmasını sağlamaya çalışmasının gerekli olduğu yönündedir. Aynı araştırmada, yüksek öğrenim kurumları, teknoloji merkezleri, teknoloji ağları ve teknoparkların AB fonlarından daha fazla yararlanmalarının sağlanması için çalışmalar yürütülmesinin gerekliliği vurgulanmakta, hükümetin de ortak risk sermayesi fonu kurması önerilmektedir (Bartlett & Bukvic, 2006).
 
Bir başka çalışmada belirtildiği üzere başarılı bir politikanın, işsizliği düşürmek, başlangıç işletmelerinin sayısını artırmak gibi net olarak belirlenmiş hedefler üzerine kurulması ve geliştirilmesi; KOBİ’lerin gerçeğinin ve ortamın farkında olarak doğru veriler üzerinde çalışması; işletmelerin değil de kişilerin yenilikçi olması adına bilinçlendirilmesi gerektiği önerilmiştir (Storey (2000); Aktaran: (Massey, 2010)). Ayrıca, başka bir çalışmada da bilgi transferi alanında politika oluşturucularının üniversitelerin eğitim odaklı faaliyet göstermesi boşluğunu giderecek ve onların diğer aktörlerle etkileşimli olarak çalışmalarını sağlayabilecek politikalar hazırlaması konusunun üzerinde durulmuştur (Bartlett & Bukvic, 2006). D’Costa da KOBİ’ler için çalışabilecekleri uygun bir çevrenin sağlanması, kuluçka öncesi ve sonrası faaliyetlerin desteklenmesi, hükümetlerin KOBİ’ler tarafından üretilen ürün ve hizmetlerin ilk kullanıcısı olması gibi politikaların güdülmesinin faydalı olacağı görüşünü belirtmiştir (D’Costa, 2010). Yeni Zelanda’da yapılan uygulamalardan elde edilen geri bildirimlere göre; tarafsız tartışmalar için kamu mutlaka sürece dahil edilmeli, SMART (Specific, Measurable, Achievable, Related, Timebound: Açık, Ölçülebilir, Ulaşılabilir, İlgili, Zaman Sınırlı) hedefler belirlenmeli; öncelikler zamanla değişeceğinden, politikaların uygulamaya geçirilme süresi kısa tutulmalı; politikalar politik, sosyal ve kültürel yapılar göz önünde bulundurularak hazırlanmalı ve bütün ülkeler için etkili olabilecek tek bir cevabın olamayacağı dikkate alınmalı; kişilerin işletme davranışlarında önemli olduğu bilinerek, kültür oluşturma faaliyetleri buna göre düzenlenmelidir (Massey, 2010) Loossens’in hızlı büyüyen KOBİ’ler üzerinde yaptığı araştırmadan elde edilen sonuçlar ışığında Latin Amerika’daki politika üreticileri için elde ettiği bazı değerlendirmeler ilgili çalışmada potansiyel girişimciler için tercihen yurt dışında iş deneyimi elde etmelerini yaygınlaştırmak, işletmelerin kendi aralarında ağ yapısı oluşturmalarını sağlamak, girişimcilerin sosyal alanlarda da uzun dönemli yatırım geliştirmelerine yardımcı olmak, finansal kaynaklara erişimi geliştirmek, inovasyonun sadece teknolojik düzeyde değil her düzeyde geliştirilmesini desteklemek, fikri mülkiyet hakları konusunun öneminin artmasını sağlamak olarak belirtilmiştir (Loossens, 2008).
 
Değişik araştırmalarda belirtilen başka bir öneri ise, araştırma ve geliştirme sonuçlarının yaygınlaştırılması anlamında yer alan boşluğun bu amaç etrafında özelleşmiş enstitüler tarafından doldurulması gerektiğidir. Buna ek olarak aynı çalışmada, KOBİ’lerin risk sermayesine erişebileceği, yayılım programlarının finanse edilmesi gibi faaliyetlere yardımcı ağlar ile birlikte teknolojik danışmanlık ve eğitim servislerinin kurulumunun KOBİ’lerin inovasyon eğilimini geliştirmesi açısından önemli olduğu belirtilmiştir (Berko & Gueullette, 2003). Önerilen başka bir konu da bölgesel inovasyon sistemlerinin yapısı ile ilgilidir. Yeni geliştirilen bölgesel yapılanmaların, Silikon Vadisi benzeri modellerin bir tekrarı olmaktan öte küresel anlamda yeni patikalarda ilerleyen bir yapıda gelişmesi gerektiği önerilmektedir. (Chaminade & Vang, 2008). Son olarak Eşiyok (2009) tarafından Türkiye’de uygulanan politikalarla ilgili olarak şunlar önerilmiştir:
 
Sanayi- üniversite ve kamu Ar-Ge kuruluşları arasında kurumsal işbirliği ve eşgüdüm sağlanmalıdır. Üniversite eğitiminde inovasyonu temel alan bir yeniden yapılanmaya gidilmeli, lisans sonrası çalışmaları teşvik eden düzenlemeler yapılmalıdır. Beşeri sermaye stokunun niteliğini yükseltecek politikalar hayata geçirilmelidir. Eğitim sistemi ezbercilikten uzak, yaratıcılığa dayalı olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Günümüzde bir çok sektör son derece düşük teknolojik yoğunlukta çalışmakta, bu durum sektörel verimlilik ve rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Özellikle ticarete konu olan sektörlerde, inovasyon programları hazırlanarak uygulamaya konmalıdır. Risk sermayesini teşvik eden önlemler alınmalıdır. Genel olarak birçok alanda verilen teşvikler, proje bazında, işletmelerin teknolojik inovasyon kapasiteleri göz önüne alınarak verilmelidir (Eşiyok, 2009). SONUÇ Sonuç olarak inovasyon ve etkili olduğu rekabetçilik gibi alanlar KOBİ’lerin varlıklarını sürdürebilmeleri açısından önemli konulardır. KOBİ’lerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve daha iyi koşullar elde edebilmeleri, sadece sahiplerine gelir kazandırması açısından önemli bir konu olmaktan öte, KOBİ’lerin büyük resimde yer alan konumları açısından da büyük önem arz etmektedir. KOBİ’ler ekonomik büyümenin önemli dinamiklerinden biri olarak görülmektedir.
 
Böyle bir durumda KOBİ’lerde inovasyon yapma fikrinin gelişmesi ve artan inovasyon faaliyetlerinin, değişik gelişmişlik düzeylerinde yer alan ülkeler için ekonomik büyümeye sağlayacağı katkılar yadsınamaz bir gerçektir. KOBİ’ler diğer işletmeler ile birlikte ulusal inovasyon sisteminin bir parçası konumundadır. Bu açıdan mikro planda KOBİ’ler tarafından gerçekleştirilecek olan faaliyetler, makro planda bu sisteme etki etmektedir. Türkiye gibi KOBİ’lerin ekonomik yaşamda önemli bir yere sahip olduğu ülkelerde inovasyon konusuna gereken önemin verilmesive etkili politikaların oluşturularak uygulanması, makroekonomik düzeyde bir çok alanda olumlu katkılar sağlayacaktır. KOBİ’lerde inovasyon bilincinin oluşturulması ve inovasyon faaliyetlerinin yürütülmesinin çift yönlü böyle bir etkisi bulunmaktadır. Genel olarak KOBİ’lerin inovasyon ile ilgili eğilim ve tutumlarına bakıldığı zaman, inovasyon kültürünün KOBİ’lerde yerleşmiş olduğunu söylemek pek de mümkün değildir.
 
İnovasyon faaliyetleri KOBİ’lerde genellikle bağımsız bir inovasyon veya Ar-Ge birimi altında değil de diğer birimlerin altında yürütülmekte, bu faaliyetler de başka görevlerde çalışan personelin ikincil faaliyetleri olarak görülmektedir. İnovasyon faaliyetlerinin daha çok büyük işletmeler, en az da küçük işletmeler tarafından yürütülmesi, istatistiklere yansıyan bir sonuçtur. Girişimciler bir işletmede yürütülen birçok faaliyete nispeten inovasyona sınırlı derecede önem vermektedirler. Bunun sebepleri arasında kendilerinin yeterince iyi durumda oldukları ve gelişime ihtiyaçlarının bulunmadığı şeklinde hakim olan düşünceleri yatmaktadır. İşletmelerin inovasyon konusunda sergiledikleri başka bir tutum da, baştan sona bir inovasyon sürecinin tamamen işletme içerisinde yapılması konusunda eğilim göstermeleri ve bunun inovasyon faaliyetlerinin devamlılığına yansımasıdır. KOBİ’ler inovasyon faaliyetlerini gerçekleştirirken birçok engel ile karşılaşmaktadırlar. Bunlar arasında finansal sıkıntılar birçok araştırmada ilk sırada yer almaktadır.
 
Bunun dışında inovasyon maliyetlerinin fazla olması; nitelikli personel eksikliği; ekonomik risklerin olması; küçük işletmelerin kendine has mülkiyet ve yönetimden beslenen organizasyon kültürünün bulunması; KOBİ’lerin büyük işletmelere göre dış çevreyi (müşteriler, tedarikçiler, finans kaynakları ve işgücü piyasası ile olan ilişkiler gibi) etkileme ve şekillendirme anlamında daha az yetenekli olmaları; Ar-Ge çalışmalarına, prototip oluşturma, yeni ürün ve servis geliştirme alanlarına yatırım yapmak istememeleri; teknoloji inovasyonu ve bunun ticarileştirilmesi alanlarında yeterli düzeyde olmamaları ile inovasyon faaliyetleri için yeterli zamanlarının olmaması gibi nedenler sayılmaktadır. Ayrıca kuluçka ve inovasyon merkezlerinin yokluğu ya da eksikliği, üniversiteler ve KOBİ’ler arasındaki iletişim eksikliği ile var olan dış kaynakların birçok işletme tarafından yeterince araştırılmaması gibi bazı dış nedenler de inovasyon konusunda KOBİ’ler önünde engel oluşturmaktadır. KOBİ’lerin olduğu gibi ülkelerin de inovasyon konusu ile ilgili olarak başa çıkmaları gereken bazı sorun alanları bulunmaktadır.
 
Bunlar arasında, nitelikli işgücü sıkıntısını çözmek, KOBİ’lerde inovasyon kültürünün oluşmasını sağlamak, kamu-özel sektör Ar-Ge harcamaları arasındaki dengeyi kurabilmek gibi alanlar sayılabilir.
 
KAYNAKÇA
 
• Bartlett, W., & Bukvic, V. (2006). Knowledge transfer in slovenia: supporting innovative SMEs through spin-offs, technology parks, clusters and networks. economic and business review (8) , 337-358.
 
• Berko, L., & Gueullette, A. (2003). Policy for Support of Small and Medium-size Enterprises in Hungary: the Case of the Central Region. Post-Communist Economies (15) , 243-257.
 
• Chaminade, C., & Vang, J. (2008). Globalisation of knowledge production and regional innovation policy: Supporting specialized hubs in the Bangalore software industry. Research Policy (37) , 1684-1696.
 
• D’Costa, V. (2010). 6. INSME Association Annual Meeting. Innovate, Connect, Transform. Rio de Janeiro, Brazil. • Foremen-Peck, J., Makepeace, G., & Morgan, B. (2006). Growth and Profitability of Small and Medium Sized Enterprises: Some Welsh Evidence. Regional Studies (40) , 307–319.
 
• Eşiyok, B. A. (2009, Temmuz-Eylül). Kalkınma için Yenilik ve Ar-Ge Politikaları. Türkiye Kalkınma Bankası Yayınları , s. Sayı 53, Syf. 29-46. • Loossens, R. (2008). Study of High Growth SMEs in Brazil, Chili and Mexico. Washington, D.C.: Multilateral Investment Fund Science & Technology Division Inter-American Development Bank.
 
• Massey, C. (2010). 6. INSME Associaton Annual Meeting. Innovation in New Zealand: The double edge of the ‘Number 8 wire’ mentality . Rio de Janeiro.
 
• North, D., Smallbone, D., & Vickers, I. (2001). Public Sector Support for Innovating SMEs. Small Business Economics (16) , 303-317.
 
• Rolfo, S., & Calabrese, G. (2003). Traditional SMEs and Innovation: The Role of The Industrial Policy in Italy. Entrepreneurship & Regional Development (15) , 253-271.
 
• Uçkan, Ö. (2006). Bilgi Politikasıi ve Bilgi Ekonomisi: Verimlilik, İstihdam, Büyüme ve Kalkınma. Bilgi Dünyası , 23-48. • Williams, A. (2010). 6. INSME Association General Assembly . Dubai Strategic Plan for SME Development: Focusing on Seeding, Exploiting and Sustaining Innovation. Rio de Janeiro, Brazil.
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram