Blog / Kümelenmenin geliştirilmesi
Kümelenmenin geliştirilmesi
Kümelenmenin geliştirilmesi konusunda devletin yanında kanaat önderlerine de ciddi görevler düşmektedir
Kümelenmenin geliştirilmesi
Ramazan YILDIRIM Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı V.MAYIS 2012 9 uluslararası ticaretteki hareketlenmeler neticesinde rekabette ciddi bir değişim süreci yaşanmaktadır. Rekabetteki bu değişim süreci, firmaların tek başlarına bu sürece ayak uydurmalarını güçleştirmektedir. Kümelenmenin ana aktörleri olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin kendi kaynakları ile yenilikçiliği finanse etmesi oldukça zordur.
Rekabetin temel unsuru olarak ön plana çıkan yenilikçilik, üretim ve pazarlama süreçlerini ve hatta iş modellerini de kapsar. Üretimin kalitesi, hızı ve maliyeti açısından kritik öneme sahip olan birçok süreç bulunmaktadır. Kümelenme yaklaşımı işte bu alanlarda somut çözümler sunmaktadır. Piyasaya yeni bir ürünü çıkarmak veya yeni bir üretim süreci kullanarak eski bir ürünü piyasaya daha etkin bir şekilde sunabilmek, yenilikçilik ve Ar-Ge başta olmak üzere birçok alanda yatırım yapılmasını gerektirir.
Her bir işletmenin Ar-Ge bölümü kurması mümkün değildir. Kümelenme girişimleri ile işletmelerin bir araya gelerek ortak hizmet alabilecekleri bir test merkezi, laboratuar gibi Ar-Ge bölümlerini kurmaları öncelikle mali açıdan sağlayacağı fayda ile birlikte daha etkin ve verimli çalışmalarını ve yeni ürünlerin (patent, faydalı model vb.) ortaya çıkarılmasını sağlayacaktır. Kümelenmenin rekabet konusundaki temel etkilerinden biri de küme aktörleri arasındaki bilgi alışverişinin hızla yayılmasıdır.
Bilgi ne kadar hızlı ve etkin şekilde yayılırsa, rekabet gücünün artırılmasında katkısı da o derece yüksek olmaktadır. Küme içerisindeki KOBİ’ler yapacakları işbirliği ve bilgi alışverişi ile yeni teknolojilerin ve gelişmelerin yanı sıra tüketici talepleri ile ilgili bilgiye de çok daha hızlı bir şekilde erişebilecek ve küme üyesi olmayan diğer firmalara göre avantajlı konumda rekabet güçlerini koruyabileceklerdir. Kümelerin geliştirilmesi için güven ortamının oluşturulmasında devletin rolü ne olmalıdır? Kümelenme birlikteliğinde yapılacak işbirlikleri için başta işletmeler ve üniversiteler olmak üzere tüm küme aktörlerinin bir araya gelmesinde gönüllülük esası ve ortak hareket etmede de güven kavramı büyük önem arz etmektedir.
Gönüllülük olarak tabir edilen kavram, kümelenme terminolojisinde sosyal sermaye ve güven olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla firmaların beraber iş yapmaya, bilgiyi paylaşmaya belirli bir hedef için beraber hareket etmeye gönüllü olmaları kümelenme için vazgeçilmez unsurlardan biridir. Kümelenme konusunda geçmişten günümüze kadar gelen, yerel üreticilerin birbirlerine destek oldukları, birbirlerine güçlü sosyal bağlarla tutundukları Ahilik kültürü en büyük avantajımız olmakla birlikte, kümelenmeye benzer bir iş kültürüne Türkiye’de rastlamak oldukça güçtür. İşletme sahiplerimizin kümelenme sürecinde karşılaşabilecekleri en büyük sorun bu husus olacaktır.
Ancak, bu aşılamayacak bir sorun değildir. Birkaç başarı hikâyesi oluştuktan sonra firmalarımızın bu hususa bakış açısının değişeceğine ve desteklerinin artacağına inanıyorum. Kümelenme konusunda devletin rolüne değinecek olursak; özel sektör, akademi ve kamu üçlü sarmalının bir köşesinde yer alan devletin dünyada birçok ülkede olduğu gibi kümelenmelerin ortaya çıkışında katalizör rolü bulunmaktadır.
Devlet, kümelerin sıfırdan oluşturulmasında değil, potansiyel yığınların ve küme yaşam döngüsünde yer alan, oluşan gelişen ve olgun aşamadaki kümelerin sürdürülebilirlikleri noktasında vereceği finansal ve teknik destekler ile güven ortamının oluşturulması görevlerini üstlenmektedir. Bu noktada kamuya ek olarak yerel kanaat önderlerine de ciddi görevler düşmektedir.
Bakanlık olarak kümelenme politikaları çalışmalarına neden ihtiyaç duyulmuştur?
Kümelenme çalışmalarına olan ihtiyaç, temelde iki sebepten doğmuştur. Birincisi ve en önemlisi; kümelenme, ekonomik bir felsefe olarak yaklaşık 20 yıldır başta Avrupa Birliği (AB) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri olmak üzere Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi dünyanın pek çok ülkesinde uygulanmakta olan bir politikadır.
Türkiye gibi, gerek bölgesinde lider konumu gerekse gelişmekte olan bir ülke olarak AB üyeliği öncesinde böyle bir politik eksikliğinin olmaması gerektiğine inanıyoruz. İkinci olarak da, ülkemizde zaten kümeler oluşmakta ve şekillenmektedir. Diğer ülkelerdeki kümelerin desteklendiği bir ortamda ülkemiz kümelerinin desteklenmemesi, rekabet noktasında büyük zafiyetler oluşturacaktır. Bakanlık olarak bu boşlukları doldurmayı bir kamu görevi olarak görüyoruz. Küme politikalarının hazırlama sürecinde nasıl bir yol izlenmiştir? Ülkemizde kamu politikaları genelde yukarıdan aşağıya bir yaklaşımla oluşturulmaktadır. Ancak küme destek sistemi, büyük oranda aşağıdan yukarı olacak şekilde tasarlanmıştır.
Doğal olarak gözlemlediğimiz en önemli olgu, farklı iş konularındaki kümelerin farklı farklı ihtiyaçlarının olabileceğidir. Talep farklılığına göre de hizmet arzı oluşturmak, hak verirsiniz ki zor bir süreçtir. Uzun süredir yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, ülkemizdeki aday kümelerin ihtiyaçlarını tespit eden, bu ihtiyaçları analiz ederek olabildiğince bütünsel hizmet verecek bir destek sistemi tasarlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, ülkemizin dört bir yanında 10 MAYIS 2012 düzenlediğimiz toplantılar, çalıştaylar ve yaptığımız anketler neticesinde elde ettiğimiz 40 binden fazla verinin titizlikle analiz edilmesi vesilesiyle rekabet edebilirlik ve sürdürülebilirlik eksenleri ölçeğinde şekillenen bir destek mekanizması tasarlanmıştır.
Ayrıca, ilk defa bir kamu desteği, faydalanıcıların kendilerini ifade edecekleri stratejik yol haritaları temelindeki müzakereler çerçevesinde şekillenerek sunulacaktır.
Türkiye’deki sanayi firma altyapısı kümelenme için yeterli bir potansiyel oluşturuyor mu?
Bu süreçte Organize Sanayi Bölgeleri’nin (OSB) rolü nedir?
Türkiye çok büyük bir ülkedir ve her bölgenin iş ve sanayi dinamikleri birbirinden farklılık gösterebilmektedir. Dolayısıyla “potansiyel var veya yok” demek ne kadar yanlış ise “her bölgenin potansiyeli aynı” demek de bir o kadar yanıltıcı olacaktır. Güçlü ve çok sayıda firmanın bulunduğu, gelişmiş bir fiziki altyapıya ve ulaşım olanaklarına sahip, gelişmiş üniversitelerin faaliyet gösterdiği, yaşam kalitesinin yüksek olduğu bölgelerin kümelenme potansiyeli diğerlerine göre daha yüksek olacaktır. Ancak, “bu unsurların daha az gelişmiş olduğu bölgelerde kümelenme yaklaşımından sonuç alınamaz” demek de mümkün değildir.
Daha önce de ifade ettiğim gibi kümelenme konusunda isteklilik ve gönüllülük olan her yerde bir potansiyel vardır. Şartların daha olgun olduğu bölgelerde bu potansiyeli harekete geçirmek ve sonuç almak daha çabuk olabilecektir, diğer bölgelerde ise sürecin daha uzun sürmesi beklenebilir. Türkiye genelinde yaygın bir şekilde bulunan ekonomik gelişmenin en önemli faktörlerinden olan yatırım, üretim ve istihdamın en uygun ortamda sağlandığı karma veya ihtisas OSB’lerde işletmelerin bir arada bulunması, birbirleriyle işbirliklerinin geliştirilmesi ve bilginin yayılması açısından önemli avantajlar sağlamaktadır.
Bu bağlamda, OSB yönetimlerine yörelerindeki işletmelerin kümelenmelerini sağlamaya yönelik görev ve sorumluluklar verilmiştir. OSB’lerde yer alan işletmeler potansiyel küme üyeleridir. OSB’lerde yer alan işletmelerin öncülüğünde yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi ve kümelenme birlikteliğinin oluşturulması neticesinde; işletmelerin yeni yönetim ve pazarlama modelleriyle ilgilenmeleri, Ar-Ge faaliyetlerine yönelmek suretiyle daha rekabetçi olmaları, uluslararası pazarlarda rekabet edebilir düzeyde tasarım, pazarlama modelleri ve üretim teknolojileri geliştirmelerine imkân sağlanabilecektir.
Kümelenme politikası geliştirilmesi sürecinde uygulayacağınız destek programının etkileri nasıl izlenecektir?
Bakanlık olarak tasarladığımız programın izleme ve değerlendirme bileşeni, geri bildirimler ile düzenleyici faaliyetlerde bulunabilmek ve Türkiye genelinde küme girişimlerinde öğrenme sürecini desteklemek açısından büyük öneme sahiptir. Küme Destek Programı “İzleme ve Değerlendirme Bileşeni” ile üç aşamada; politika yapıcılara, program yöneticilerine ve küme paydaşlarına geri bildirimde bulunacaktır. Politika yapmak için izleme-değerlendirme, Küme Destek Programı amaçları açısından izleme-değerlendirme ve kümelenme projelerinin izleme-değerlendirmesinin yapılması hedeflenmektedir.
Bakanlığımız bu üç başlık arasından Küme Destek Programı’nın üzerine odaklanmaktadır. Program’ın İzleme ve Değerlendirme bileşeni politika yapıcılar için önemli bir girdi oluşturmakta ve aynı zamanda kümelenme çalışmalarının izlenmesi için de metodolojiyi belirlemektedir. Bakanlığımız, izleme ve değerlendirmeden gelen geri dönüşlerle uygulamayı revize edebilecek ve yapılan işlerin amaca ve ülke stratejisine uygunluğunu kontrol edilebilecektir. Bakanlığımız bunu yaparken diğer bir taraftan da küme ortamının gelişimine katkıda bulunacaktır. Küme paydaşı firmalar da bulundukları ortamın iyileşen şartları ve diğer paydaşlarla oluşturulan sinerji ile kümeyi rekabetçilik ve sürdürülebilirlik ekseninde yukarıya taşıyacaklardır.