Blog / Ülkeler kadar firmaların da kendilerine özgü inovasyon sistemleri ve stratejileri olmalıdır
Ülkeler kadar firmaların da kendilerine özgü inovasyon sistemleri ve stratejileri olmalıdır
Doç. Dr. Cevahir UZKURT Ülkeler kadar firmaların da kendilerine özgü inovasyon sistemleri ve stratejileri olmalıdır
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın kurulmasının inovasyon ve Ar-Ge bağlamındaki kazanımları neler olmuştur?
Ülkemizde bilim ve teknoloji adına bir bakanlığın ihdas edilmesi bu konulara verilen önemin artmasının da bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu vesileyle Türkiye artık bilim, teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge gibi konularda politika belirleme ve strateji üretme konularını yürütmede ve bu alanlardaki uluslararası ilişkilerdeki temsil işlevini bakanlık düzeyinde gerçekleştireceğini ortaya koymuştur. Bakanlığın kurulması bilim, teknoloji ve inovasyon konularıyla ilgili dağınık halde bulunan kurum ve kuruluşları da bağlı ve ilgili kuruluşlar olarak tek çatı altında toplayarak bu kurumların koordinasyon içerisinde
hareket ederek bir sinerji yakalanmasının, etkinlik ve verimliliğin artmasının da yolunu açmıştır. Bu yapı ulusal inovasyon sisteminin sağlıklı işleyebilmesi için de oldukça önem arz etmektedir.
Ulusal inovasyon sisteminden neyi kastettiğinizi ve neden önemli olduğunu biraz açar mısınız?
Ulusal inovasyon sisteminden kastedilen, ülke içerisinde Ar-Ge ve inovasyonla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan aktörlerin kimler olduğunun ve bu aktörlerin görev ve sorumlulukları ile odak alanlarının neler olduğunun belirlenmesi ile birlikte bu aktörler arasındaki iletişim ve etkileşimin hangi düzeyde olacağının da netleştirilmesidir. Bir başka ifadeyle, inovasyonun ülkedeki bütün paydaşları kapsayan bir sistem içerisinde yürütülmesi böylece sinerjinin ortaya çıkarılması ve kaynakların etkin kullanılması sağlanmış olacaktır. Ulusal inovasyon sisteminin tesis edilmesi bir taraftan Ar-Ge konusunda tarafların
işbirliğini artırırken diğer taraftan mükerrerlikleri önleyen bir görev icra edecektir. Bu da hem ülkenin inovasyon kültürünün gelişmesine hem de inovasyona bir ekosistem yaklaşımıyla bakılmasını beraberinde getirecektir.
İnovasyon aktörleri kimlerdir ve bu aktörlerin bir araya getirilmesinde kamunun rolü nedir?
Burada temel aktörleri; toplum, üniversite, sanayi ve kamu olarak belirleyebiliriz. Bu temel aktörlerin
işbirliği, etkileşimi ve koordinasyonuylabirlikte kamunun bu alanla ilgili alt birimlerinin de koordinasyonu oldukça önemlidir. Kamunun konuyla ilgili kurum ve kuruluşlarının Bakanlık tarafından belirlenecek politika ve stratejik yol haritası çerçevesinde Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerindeki icracı görevlerini yerine getirmeleri kamu tarafından aktarılacak fonların doğru adrese yönlendirilmesi ve katma değeri yüksek çıktılara erişilmesi açısından da önem arz etmektedir. Artık bilgiye dayalı ekonomik sistem Ar-Ge ve inovasyona bakış açımızı değiştirmektedir. Burada stratejik bir vizyonla hareket edilmesi, belirli hedeflerin konulması ve uluslararası rekabet edilebilirliğe katkıda bulunulması ve de bir sistem içerisinde hareket edilmesi kaçınılmaz olmuştur. Kamu kurumlarımızın ve sektör kuruluşlarımızın
bu çağdaş bakış açısıyla hareket etmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Ulusal ölçekte başarılı bir inovasyon stratejisi belirlemek için nasıl hareket etmek gerekir?
İnovasyon stratejinizin başarılı olabilmesi için gelişmiş ülkelerin inovasyon sisteminden ilham almakla
birlikte kendi ülkenizin kendine özgü temel dinamiklerini dikkate alarak özgün bir inovasyon stratejisi
belirlemeniz gerekmektedir. Burada da global ekonomik sistemin realitesiyle birlikte ülkenizin bu sistem içerisindeki pozisyonunun ve bölgesel rolünüzü ve ulusal ekonomik altyapınızı düşünerek bir stratejik karar almanız gerekmektedir. Bu çerçevede belirlenecek gerçekçi stratejilerle birlikte bu stratejilerin
gerçekleşmesine katkıda bulunacak program ve destek mekanizmaları yürürlüğe konulmalıdır.
İnovasyon stratejinizin başarısı için katılımcılık tek başına yeterli midir?
Belirleyeceğiniz inovasyon stratejisi ezberlere dayalı ve kağıt üzerinde yazılı olan hamasetin ötesinde gerçekten potansiyelinizi harekete geçirecek ve rekabetçi bir üstünlük kazandıracak nitelikte olmalıdır. Bu stratejik kararlar ise inovasyon sisteminin bütün aktörlerinin geniş katılımıyla alınmalı böylelikle
sistemin uygulanması ve benimsenmesi konusunda başarı sağlanması kolaylaşabilmelidir
İnovasyon stratejinizde katılımcılıkla birlikte sürdürülebilirliğin ve kurumsallığın önemli olduğunun altının
çizilmesi gerekmektedir. Stratejinizin en başta ülkenizin uzun vadeli vizyon hedefleriyle uyumlu olması da
kaçınılmazdır.İnovasyon konusunda güçlü bir altyapı oluşturabilmek için mutlaka toplumsal kültürünüzü buna uygun hale getirmeniz ve bu bağlamda eğitim sisteminizin inovasyon için kaçınılmaz olan yaratıcılık
ve özgünlüğü sağlayacak nitelikte olmasına özen göstermelisiniz. Bunun için de gerekli mekanizmaların devreye girmesi ve kültürel altyapının hazırlanması gerekmektedir. Bu bağlamda okul öncesinden başlamak üzere nesilleri daha yaratıcı ve yeniliğe açık bireyler olarak yetiştirmenin hesabı yapılmalıdır.
Ar-Ge ve inovasyonun desteklenmesinde nelere dikkat etmek gerekir?
İnovasyonun ve Ar-Ge’nin desteklenmesinde mutlaka bir Ar-Ge fonlama stratejisi geliştirmelisiniz.
Çünkü hedefi ve vizyonu olmayan stratejik bakış açısından uzak bir şekilde gerçekleştirilen destek mekanizmaları ve kamu kurumlarının birbirinden bağımsız olarak yürürlüğe koyduğu destek programları bu alana aktarılan finansın heba olmasından öte bir anlam ifade etmeyecektir. Gelişmiş ülkeler bu
alana ciddi kaynak ayırmakla birlikte bu kaynakları ne şekilde, nerelere ve hangi yöntemle ayıracağının yanında bunların izlenme ve denetlenmesi konusunda da oldukça hassas davranmaktırlar.
Bizim de bu kaynakları aktarırken bir taraftan taraflar arası işbirliğini sağlamak, inovasyon kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak gibi amaçlardan hareket ederken diğer taraftan da bu destekleri ülke adına ciddi ekonomik ve sosyal değerlere dönüşüp dönüşmediği konusunda yönlendirici olmamız ve
izleme ve denetleme mekanizmaların devreye sokmamız gerekmektedir. Çıktılarını sorgulamadan hiçbir Ar-Ge destek mekanizmasının başarıya ulaştığını ölçemezsiniz. Performans ölçümü; çıktıların analiz edilmesi, süreçlerin iyileştirilmesi ve yeni mekanizmaların tesis edilmesi açısından önem arz etmektedir. Başka bir ifadeyle “doğru işi yapmak” kadar “işin doğru yapılmasına” da dikkat etmek
zorundayız.
Ülkemizin bilgiyi değere dönüştürme sürecindeki en temel problemi nedir?
Uluslararası inovasyon ölçümlerinde bilim ve teknolojideki insan kaynağı açısından ilk sıralarda yer almamız, patent, marka ve satış göstergeleri açısından orta sıralarda yer almamız aslında sorunumuzun
ne olduğunu da ortaya koyuyor. Potansiyelimizi değere dönüştürme sürecinde bir sıkıntımız var. Bu
dönüştürme sürecini iyi kurgulayıp doğru bir şekilde modellememiz gerekmektedir. Ancak son zamanlarda inovasyona, bilim ve teknolojiye ilişkin atılan adımlar ve Bakanlığımızın bu konudaki aldığı
önlemler ve yürürlüğe koyduğu destek mekanizmaları bu sürecin iyileştirilmesinin temel göstergesidir.
Bu destekler verilirken özellikle Ar-Ge ve yeniliğe dayanan iş fikirlerine sahip girişimcilerin ortaya çıkarılması, bu girişimcilerin fikirden ürüne, üründen pazara ve markaya kadar giden yolda desteklenmesi ve ekonomik bir aktör haline dönüştüğünde ise yeni Ar-Ge firmaları çıkartabilecek bir yapıya sahip olmalarının hedeflenmesi doğru bir yaklaşım olacaktır. Burada Ar-Ge desteği verirken; bilginin Ar-Ge çalışması sonunda patente dönüşmesi önemli olmakla birlikte, bu sürecin devam
ettirilmesi ve mutlaka ticari bir değer yaratılması gerekmektedir. Zaten bu süreç sonunda ekonomik ve sosyal bir katma değer üretebiliyorsanız inovasyon da gerçekleşmiş demektir. Burada temel
zorluk, bilgiden ticari ürüne uzanan sürecin değişik safhalarının, değişik kurumların yetki ve sorumluluğunda bulunmasıdır. Bu durum, bütün bu süreci koordine eden ve iyi işleyen sürdürülebilir
bir yapının oluşmasını engellemektedir.
Firmaların inovasyon stratejileri için neler düşünüyorsunuz?
Ülkelerin kendine özgü inovasyon sistem ve stratejilerinin olması gerektiği kadar firmaların da kendine özgü inovasyon stratejileri olmalıdır. Çünkü her firmanın büyüklüğü, teknolojik,finansal ve insan kaynağı altyapısı, sektörel gelişmişlik düzeyi rekabetçi yapısı gibi faktörler dikkate alındığında firmaların
kendilerine uygun stratejik yaklaşımla Ar-Ge ve inovasyon yol haritaları çizmeleri gerekmektedir. Amaç; hem firma için hem de ülkeler için ne olursa olsun Ar-Ge ya da inovasyon faaliyetleri yapmak değil,
rekabete katkıda bulunacak ve yüksek katma değer sağlayacak ve inovatif bir kültür kazandıracak tarzda inovasyon yapmak olmalıdır. Örneğin büyük ölçekli bir firmanın inovasyon stratejisiyle bir KOBİ’nin inovasyon stratejisi aynı olmamalıdır.
Biraz önce üzerinde önemle durduğunuz öncelikleri gerçekleştirmek amacıyla Bakanlık olarak, Ar-Ge ve inovasyon destekleri konusunda yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?
Bakanlık olarak ilgi alanımıza giren teknoparklar ve Ar-Ge merkezleri, inovasyon kültürünün gelişmesi ve
tarafların işbirliği sağlaması açısından oldukça önemlidir. Bu kurumsal ArGe platformları sürdürülebilirlik ve ticarileştirme açısından da önemli bir fonksiyon icra etmektedir. Diğer taraftan üniversite - sanayi işbirliğinin gelişmesine katkı sağlaması, firmalarımızın sorunlarına, kendi
dinamikleriyle çözüm üretebilmesi ve üniversitede üretilen bilginin katma değere dönüşmesi açısından San-Tez Projeleri ve gençlerimizin Ar-Ge odaklı yenilikçi girişimciler olarak hayata kazandırılması açısından Teknogirişim Sermayesi Desteği büyük önem arz etmektedir. Uluslararası inovasyon ölçümlerinde bilim ve teknoloji deki insan kaynağı açısından ilk sıralarda yer almamız, patent, marka ve
satış göstergeleri açısından orta sıralarda yer almamız aslında sorunumuzun ne olduğunu da ortaya koyuyor. Potansiyelimizi değere dönüştürme sürecinde bir sıkıntımız bulunmaktadır. Son zamanlarda inovasyona, bilim ve teknolojiye yönelik atılan adımlar ve Bakanlığımızın bu konudaki aldığı
önlemler kapsamında yürürlüğe koyduğu destek mekanizmaları, bu sürecin iyileştirilmesinin temel göstergesidir. Önümüzdeki dönemde, bilgiden ticari ürüne giden sürecin her aşaması kontrol
edilebilecek ve sürecin eksik veya iyi işlemeyen yönlerini düzeltmeye yönelik olarak oluşturulan yeni destek programları başlatılabilecektir