Blog / Bilginin Gücü Tayin Ettiği Günümüz Dünyasında Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Önemi
Bilginin Gücü Tayin Ettiği Günümüz Dünyasında Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Önemi
Sinan KABALOĞLU Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Daire Başkan V. Bilginin Gücü Tayin Ettiği Günümüz Dünyasında Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Önemi
Günümüzde uluslararası ticaretin artması, özellikle yeni yükselen ekonomilerde ekonomik bütünleşmenin derinleşmesi, üretim süreçlerinin coğrafi dağılımının gitgide daha ufak parçalara bölünmesi sonucunda küresel değer zincirlerinin daha da karmaşık bir yapı arz etmesi ve küreselleşmenin şimdiye dek görülmemiş bir hız ve ölçekte devam etmesi; “Rekabetçilik”, “Girişimcilik”,
“Teknoloji, “Yenilikçilik” ve “Ar-Ge” gibi kavramlara apayrı bir önem atfetmektedir.
Dünyanın küresel bir pazara dönüştüğü, ekonomi başta olmak üzere birçok alanda ülkeler arasında sınırların kalktığı ve bilginin gücü tayin ettiği günümüz dünyasında, bilgiyi üreten ve ürettiği bilgiyi teknolojik ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde ürüne dönüştüren toplumlar, müreffeh ve güçlü ülkeler haline gelmişlerdir. Gelişmekte olan ülkeleri ve gelişmiş ülkeleri, ‘Teknolojiyi üreten ülkeler’ ve ‘Teknolojiyi satın alan ülkeler’ olarak ikiye ayırmak mümkündür. Her yıl milyonlarca
dolar ödeyerek, teknolojiyi transfer eden, Ar-Ge faaliyetlerine yeterince önem vermeyen ülkeler, ‘gelişmiş
ülkeler’sınıfına bir türlü geçememekte ve küresel rekabette de asla söz sahibi olamamaktadırlar.
Günümüzde bilim ve teknolojiye verilen önemin ölçüsü olarak, Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasılası içindeki oranı esas alınmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 2’nin üzerinde
seyretmekte iken Türkiye’de ise yüzde 0.84 seviyelerindedir. Teknolojinin gelişmesinde bilimsel
araştırmalar önemli bir yer tutmaktadır. Bilimsel araştırmaların yapıldığı yer de ağırlıklı olarak üniversitelerdir. Teknolojisi gelişmiş ülkeler aynı zamanda bilimsel araştırmalarda da öndedir. Bu nedenle, bilgiye sahip olmak, bu bilgiyi teknolojik ürüne dönüştürmek ve inovasyon yapabilmek için üniversitelere ve sanayiye önemli görevler düşmektedir. Bir ülkedeki sanayi, hangi alanda
olursa olsun kendi teknolojisini kendisi üretebiliyorsa, rekabet koşullarının giderek arttığı küreselleşen dünyada varlığını sürdürebilme şansı da o ölçüde yüksek olacaktır. Bu da ancak güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile mümkün olabilir. Bugün ülkemizde üniversitelerin sanayiden, sanayinin de üniversitelerden ileride olduğu birçok alan olmasına rağmen, ülkemizde güçlü bir üniversitesanayi işbirliğinin bulunduğu söylenemez.
Bu nedenle, öncelikle mevcut Ar-Ge kaynaklarımızın daha etkin ve verimli kullanılmasına yönelik mekanizmaların oluşturulmasından başlayarak, Ar-Ge’ye ayrılan bütçeyi gelişmiş ülkelerin alt
seviyesi olan en az yüzde 2’ye çıkartmak, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde öncelikli alanlarda teknoloji geliştirme ve uygulama konusunda gereken adımları atmak zorundayız.Türkiye ekonomisi son on yıldan bu yana önemli bir yapısal dönüşüm sürecinden geçmektedir. Yüksek tempolu büyümenin
yaşandığı bu dönemde ekonomideki yapısal dönüşümde hız kazanmıştır. Ancak küresel rekabet sıralamasında olması beklenen yerde henüz olmadığımız görülmektedir. Küresel rekabet gücümüzü arttırmanın önemi özellikle içinde bulunduğumuz dönemde daha da hissedilir olmuştur.
Yapısal dönüşüm çerçevesinde genel vizyonumuz “Orta ve Yüksek Teknolojili Ürünlerde Avrasya’nın Üretim Üssü Olmak”, amacımız ise Türk sanayisinin rekabet edebilirliği ve verimliliğinin yükseltilerek dünya ihracatından daha fazla pay alan ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin
üretildiği nitelikli iş gücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümünü sağlamak olacaktır.
Bu kapsamda doğru tasarlanmış bir sanayi stratejisinin etkin bir şekilde uygulanması ile birlikte Türkiye’nin üretiminin katma değeri de artırılacaktır. Bu gerçeklerden hareketle, Bakanlığımız tarafından, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi, girişimciliğin ve yenilikçiliğin özendirilmesi ve teşvik edilmesine
yönelik programlar yürütülmekte olup bir teknolojik ürünün hayal safhasından tüketicinin kullandığı ana kadarkitüm aşamalar desteklenir hale gelmiştir. Desteklerimizle kuruluşuna katkı sağladığımız özellikle küçük ve orta boy işletmelerimizin karmaşık küresel değer zincirleri içerisinde hayatta kalmalarına
katkı sağlanacaktır. Sonuç olarak; Bakanlığımız tarafından yürütülen bu programlar sayesinde ülkemiz; uzun vadede bilgi, sermaye ve nitelikli iş gücünün bir arada olduğu, uluslararası alanda, teknoloji yoğun ürün ve üretim yöntemleri geliştiren, rekabet edebilen gerçek anlamda bir güç, bir üs, bir cazibe merkezi haline gelme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.