Blog / ?Güçlü Sanayi, Güçlü Marka? sloganımızla otomotiv sanayimizin rekabetçi gücünü ve marka değerini öne
“Güçlü Sanayi, Güçlü Marka” sloganımızla otomotiv sanayimizin rekabetçi gücünü ve marka değerini öne çıkarmayı hedefledik
Dr. Mehmet DUDAROĞLU TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı “Güçlü Sanayi, Güçlü Marka” sloganımızla otomotiv sanayimizin rekabetçi gücünü ve marka değerini öne çıkarmayı hedefledik
Bilindiği gibi son dönemlerde dünya çok borçlu hale geldi. Özellikle otomotiv sanayimizin ihracatının yüzde 70’ini gerçekleştirdiği AB ülkelerindeki sorun, sanayimizin kısa ve orta vadedeki stratejilerini yeniden yapılandırmasını gerektirmektedir.
Bugün;
– İtalya : 2,1 trilyon Euro
– İspanya : 1,4 trilyon Euro
– Yunanistan : 365 milyar Euro
– Portekiz : 320 milyar Euro
borçlu durumdadır.
İtalya ve İspanya ile yoğun çalışan üyelerimiz var, kendilerini bu konularda uyarıyoruz.
• Avrupa’da yapılan ve yapılacak olan seçimler nedeniyle finans dünyası beklenti içerisinde.
• Fransa’da büyüme yanlısı Hollande Cumhurbaşkanlığını kazandı.
• Merkel patronluğunda oluşturulan ekonomik politikalar ciddi eleştiri alıyor.
• Avrupa’nın bu aşamadan sonraki tutumu piyasaların şekillenmesi açısından da son derece önemli.
AB içindeki gelişmiş ülkelerde bir firma hariç araç üreticisi tüm firmaların yaşadığı en önemli sorun azalan kârlar. Gelişmiş ülkelerde bu sorunlar yaşanırken, gelişmekte olan ülkelerde de üretimde ve pazar talebinde artış yaşanmaktadır (Çin, Rusya, Brezilya). Otomotiv sanayimizi ilgilendiren diğer konular ise şöyledir:
• Tüm dünyada kapasite fazlalığı,
• Yeni teknolojiler konusunda;
– Emisyon değerlerinin düşürülmesi,
– Araçların hafifletilmesi ve yeni malzemelerin kullanımı,
– Ar-Ge ve tasarım konusundaki harcamaların artması,
– Daha çevreci, daha az yakıt tüketen, daha konforlu araçların üretilmesi.
Tüm bu gelişmeler ışığında otomotiv tedarik sanayimiz için bazı riskler ve fırsatlar bulunmaktadır.
Risklerimiz;
• Yüksek oranda tek bir pazara bağımlı olması,
• Toplam cirosu içinde belli müşterilere bağımlı olması,
• Kapasite fazlalığının yarattığı fiyat düşürme politikaları temel riskler olarak görünmektedir.
Bu nedenle, firmalarımızın öncelikle pazar ve müşteri çeşitliliğini artırmaya, yerel rekabetçiliğini kaybetmeden küreselleşme stratejisini kurgulamaya yönelmeleri ise fırsat olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece bizim kendi ölçeğimizi büyütmek de yeterli değildir. Hedeflerimiz doğrultusunda yeni yatırımların da ülkemize geliyor olması gerekir.
Bu yatırımların gelebilmesi için yatırımcıların dikkate aldığı iki temel konu vardır:
– İç pazarın büyüklüğü ve tedarik sanayi yapısının gücü
– Teşvik sistemi İç pazarımızın hak ettiği noktada olmadığını birçok platformda dile getirdik.
Bu konuda yeniden yapılandırma ile ilgili çalışma muhakkak yapılmalıdır. Tedarik sanayimiz bugün geldiği konum ile tüm dünyada tanınır durumdadır. Olumlu özelliklerine kısa vadede Ar-Ge konusundaki yetkinliğini de eklemelidir. Teşvik konusunda ise son dönemde açıklanan ve ana başlıklarını olumlu yönde son derece benimsediğimiz sistemin alt detaylarının da bir an önce açıklanmasını bekliyoruz. Genel hatları ile açıklanmış olan teşvik sisteminin 2023 ihracat vizyonundaki eylem planlarını da kapsayacak şekilde olmasını bekliyoruz.
Uzun vadeli öngörüleri de dikkate alarak yeni dönemde sloganımızı “Güçlü Sanayi, Güçlü Marka” olarak belirledik ve bu doğrultuda;
1. Türkiye’nin Sanayi Stratejisi ve 2023 İhracat Stratejisine katkıda bulunmak ve uygulamada takipçisi olmak.
2. Üyelerimiz, Ana Sanayimiz ve Değer Zincirindeki Sektör Paydaşlarımızla işbirliğimizi güçlendirmek.
3. Küresel marka olma yönünde yan sanayimizin marka stratejisinin belirlenmesine destek olmak. “Turquality” programını tanıtmak ve yaygınlaştırmak.
4. Strateji tanımlama ve performans yönetim sistemini yan sanayimizin vizyonuna katma değer sağlayacak şekilde yaygınlaştırmak.
5. Yatırım fonlarının otomotiv yan sanayi tarafından kullanılabilecek şekilde yapılandırılması için faaliyette bulunmak.
6. Üniversite – Sanayi işbirliğini yoğunlaştırmak.
7. 2012 yılında yan sanayimizde Ar-Ge merkezi sayısını 50’ye, 2013 yılında 75’e çıkarmak. 2012 yılında 1 (bir), 2013 yılında 2 (iki) tane olmak üzere rekabet öncesi işbirliği projelerine liderlik yapmak.
8. TOSB tarafından TAYSAD’a tahsis edilen arsa projelendirmesi ve inşası.
9. TAYSAD Hindistan, Çin ve ABD temsilciliklerini açmak.
10. TAYSAD Mükemmellik Modeli çalışmasını başlatmak.
başlıkları altında programımızı tanımladık. Güçlü Sanayi, Güçlü Marka sloganımızla otomotiv sanayimizin rekabetçi gücünü ve marka değerini öne çıkarmayı hedefledik. Küresel yan sanayi olma konusunda önemli aşamalar kaydeden üye firmalarımıza, küresel marka olma serüvenlerinde destek vermeyi, yanlarında olmayı hedefledik. Yan sanayimizin markalaşma sürecine hizmet edecek “Turquality” programının yaygın kullanımına yönelik çalışmalarımızı sürdürerek, stratejik düşünme bilincinin ve kurumsal performans anlayışının yerleşmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Bunları gerçekleştirebilmek için büyük çoğunluğu aile şirketi olan kurumlarımızın hızla kurumsallaşma çalışmalarına başlamaları veya çalışmalarını hızlandırmaları gerekmektedir. Stratejik yol haritaları, eylem planları ve performans değerlendirme sistemlerini içselleştirmiş otomotiv yan sanayimizin, kolaylıkla küresel markalar yaratacaklarına inanıyoruz. Otomotiv sektörümüzün rekabetçiliğini sürdürebilir kılmak için sektör temsilcilerinin katkıları ile hazırlanan strateji belgesi ve eylem planlarını, aynı işbirliğini sergileyerek tüm maddeleriyle uygulamaya almak çok önemlidir.
TAYSAD olarak her türlü desteği vermeye ve konunun takipçisi olmaya kararlıyız. 2023 ihracat vizyonunda yer alan 75 milyar Dolar’lık otomotiv ihracat hedefinin gerçekleşmesi için sektörümüzün dört misli büyümesi gerekmektedir. Küresel firmaların ikna edilerek ülkemizde yatırım yapmaları sağlanmalıdır. Yeni açıklanan Yatırım Teşvik Paketinin otomotiv sektörümüzdeki büyümeyi sağlayacağını umuyoruz. Yan sanayimiz uzun vadeli hedeflerine bugünden hazırlanırken, işbirliği içinde proje üretebileceği en değerli kurumlar üniversitelerimizdir. Üniversitelerimiz sanayimizin ihtiyaçlarına uygun programlarla biz sanayicilere yetkin mezunlar kazandırmalıdırlar.
Özellikle Ar-Ge konusunda karşımıza çıkan en önemli sorun yetkin Ar-Ge mühendisleri eksikliğidir. Bu merkezlerde görev yapacak yetkin Ar-Ge mühendislerinin ve doktoralı eleman istihdamının artırılması hususunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Özellikle 5746 No’lu Ar-Ge Teşvik Yasası’nın yürürlüğe girmesi ile önemli ölçüde hız kazanan Ar-Ge çalışmalarında geldiğimiz nokta son derece sevindiricidir. Türkiye genelindeki 125 Ar-Ge merkezinin 38 tanesi TAYSAD üyelerinden oluşmaktadır. Otomotivdeki mevcut Ar-Ge merkezi sayısı ise 51 firmaya ulaşmıştır.
TAYSAD olarak özellikle tedarik sanayindeki Ar-Ge yetkinliklerinin artırılması konusunda aralıksız olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2012 yılı için 50 TAYSAD üyesinin, 2013 yılı için ise 75 üyemizin Ar-Ge merkezi olmasını hedefliyoruz. Yan sanayi olarak küresel pazarlara entegre olma sürecinde, Ar-Ge, teknoloji, kapasite artırımı, lojistik, insan kaynağı, yeni ürün geliştirme, üretim süreçlerinde mükemmelleşme konularında yatırımlarımız sürerken, sermaye yeterliliği konusu da biz yatırımcıların önünde aşılması gereken bir husus olarak durmaktadır.
Yeni dönemde, bütün finansal araçlar ve yatırım fonlarının üyelerimiz tarafından etkin kullanımını sağlayacak tanıtım faaliyetlerine ağırlık vereceğiz. Sadece üyelerimizin değil derneğimizin de yeni pazarlarda küresel hizmet sunabilmesi için Almanya’dan sonra Hindistan, Çin ve ABD’de de temsilcilik açmayı planlıyoruz. Bu temsilciliklerimizin, bizim belirleyeceğimiz hedefler doğrultusunda üyelerimize yönelik faydalı çalışmalar yapmasını sağlayacağız.
Tüm bu süreçleri derneğimizin de mükemmellik doğrultusunda belirleyeceği sürekli iyileştirme politikaları ile desteklememiz gerektiğini biliyoruz. Bunun için KalDer desteği ile EFQM kapsamında TAYSAD Mükemmellik Modeli çalışmalarına başlıyoruz. Bu çalışmaların derneğimizin kurumsallaşması ve sürekli gelişiminin sağlanması yolunda önemli bir adım olacağına inanıyorum. Önümüzdeki yıllarda gelir düzeyinin artmasına bağlı olarak ülkemizde araç sahibi olma talebinin artacağı muhakkaktır.
Bu dönemde hem iç hem dış dinamiklerimizi doğru yönetmeyi başarırsak Türk otomotiv sektörünü 2023 hedeflerine taşımamız mümkün olacaktır. Bu amaçla değer zincirimizdeki paydaşlarımızın her zamankinden daha fazla güç birliği içerisinde hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz.