Blog / KOBİ?lerde Standartların Algılanma Düzeyi ve Standartlara Uyumda Görülen Dirençler
KOBİ’lerde Standartların Algılanma Düzeyi ve Standartlara Uyumda Görülen Dirençler
Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Verimlilik genel Müdürlüğü, Daire Başkanı
KOBİ’ler İçin Standartların Önemi?
Standartlar, bilindiği gibi üretimden tüketime değin her türlü fiziksel malın veya hizmetin tanımlandığı kuralları açıklamaktadır. Bu yönü ile işletmeler; üretici ve tüketici olmaları ayırt edilmeksizin, standartları günlük işlerinin bir parçası olarak bilmek durumundadırlar. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) birçok Dünya ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de bütün işletmelerin yaklaşık %98’ini oluşturmaktadır. Bununla birlikte; KOBİ sınıflandırmasına girmeyen ancak yaptıkları işler ile doğrudan sanayi ürünleri ile uğraşan zanaatkârlar (otomobil, ev elektroniği, sıhhi tesisat ve ev tamir ve bakımını yürüten kişisel işletmeler v.b.) göz önüne alındığında Türkiye işletmelerinin önemli bir kısmı ulusal ve uluslararası standartların ilgi alanı içinde yer almaktadır.
Türkiye’deki KOBİ’lerin büyük çoğunluğu standart algılamalarını kalite sistem belgelendirme çalışmaları ile artırabileceklerini düşünmektedirler. Bu işletmeler içinde doğrudan standartlara uygunluk çalışmalarını başlatanların önemli bir kısmı da Devletin mal ve hizmet tedariklerinde koyduğu zorunluluklar gereği bu çalışmalar içinde yer almaktadır.
Bölgesel krizlerin yaşandığı dönemlerde (1980,90 dönemlerinde yaşanan Latin Amerika, Rusya ve Güney Doğu Asya Krizleri v.b.) etkilerinin küreselleşmemesinde iki temel neden sayılabilir. Bunların ilki küresel oyuncuların krizden uzak kalmış olmaları, diğeri ise uluslararası piyasalarda büyük projelerin karşılığını sağlayan finans kuruluşlarının iç içe geçmiş ilişkiler sarmalının henüz kontrol edilebilir düzeyde olmasıdır.
Gelişmiş ülkelerce zorunlu olarak yeniden ele alınan yeni mali denetim yaklaşımı, muhtemel olarak mali işlemlerin uygulanışında yeni standart önerilerini de beraberinde getirecektir.
Bunun ülkelere ve dolayısı ile Dünya piyasalarına yansımaları ise, arz-talep dengesi olarak bilinen temel ekonomik dengede talebin azalmasına yol açmaktadır. Bu gelişmeler sonunda, pazarı daralan işletmeler yeni pazarlara açılmak veya finansman destekleri nedenleri ile şirket evliliklerine gitmektedir. Şirket evliliklerinin yapılmasında yaşanan en önemli sorunlardan birisi de yine standartlar olarak karşımıza çıkmaktadır, şirket muhasebe sisteminden başlayarak, sanayi işçisinin yetkinlik durumu, fabrikalardaki iş güvenliği sistemlerinin uyumlu hale getirilmesi bütünüyle birer standart uyumu sorunu demektir.
“AB Ülkelerinde çalışanların mesleki becerilerini geliştirmeleri, istihdam edilebilirliklerinin devamı için zorunludur. AB ülkelerinde de beceri eksikliği nedeniyle işyerlerinde müşteri hizmetlerinde ve kalite standartlarında sorunlar yaşanmakta, operasyon maliyetleri artmakta yeni iş uygulamalarında aksamalar olmakta, yeni ürünlerin üretimi ertelenmekte ve iş kaybı meydana gelmektedir. [7] (N.SERARSLAN, 2008)
Yeni Tüketici Anlayışı İçinde Standartların Yeri
Diğer yandan yeni tüketici anlayışı bütünüyle değişmiş durumdadır. Fiyat-ürün miktarı dengesine bakılmanın yanı sıra üründe olması gereken kalitenin de uluslararası tanımlara yani belgelendirmelere uygunluğunu yani standartlara sahip olma durumunu artık bütün tüketiciler aramak durumundadır. Kanun koyucunun belirlediği ve devlet kuruluşlarının uygulaması içinde yer alan zorunlu düzenleme ve izlemelerin yanı sıra; sıradan bir ev elektroniği grubunda yer alan cihaz ve malzemelerden başlayarak; tüm ürünlerde tüketiciler CE işareti aramaktadırlar. Benzer biçimde, ambalaj malzemesinin ve içinde yer alan ürünün gıda standartlarına uygunluk bilgileri yer almakta, tüketiciler tarafından bu bilgiler izlenmektedir.
Bir standardın öneri süresinden kullanıma geçirilmesine değin, yaklaşık 40-50 kadar çalışma; işlem; test ve değerleme aşamalarından geçiyor olması, standart hazırlama çabasının ne kadar önemli, ciddi ve duyarlılık gösteren uluslararası nitelikte bir ortak eylem olduğunu açıklamaya yetmektedir.
Standartların öngördüğü, organizasyonlardan başlayarak hizmet ve ürünlerde kalite sistemlerinin kurulması, bunların değerlendirilmesi, test edilmesi gerekleri danışmanlık kuruluşlarını ve test laboratuarlarının kurulumunu da başlatmıştır. Bunun sonucunda da önemli bir hizmet pazarı oluşmuştur. Standartların ülkelerce uygulanması sonucunda, ürün ve hizmet algılaması ve beklentilerinde ortak bir davranış yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Hizmet sunan, ürün üreten firmalar iş süreçlerinde benzer ara yüzlere sahip, diğer bir deyişle aynı dili kullanan organizasyonlar haline dönüşmektedirler.
KOBİ’lerde Standartların Algılanması; Nasıl? Ve Neden? ler
İşletmelerin bütününde, belgeye dayalı uygulamalar (muhasebe sistemi, çalışanların sosyal güvenliğine ilişkin bildirimlerin verilmesi v.b.) daha çok kanun koyucunun zorunlu kıldığı, kamu idarelerinin yaptırımları (bireysel cezalandırma, faiz uygulamaları v.b.) ile sağlanabilen resmi mevzuat uygulamaları olarak yer almaktadır. Zorunlu tutulması gereken belgeler dışında işletmelerin organizasyon ve yönetim gelişimi amaçlı belge kullanımı oldukça azdır.
“KOBİ’lerin faaliyetlerindeki “sığlık”,”bilgiye dayalı faaliyet” göstermemeleri, en büyük avantajlarından biri olan küçük ve esnek yapılarının yönetim yaklaşımları yüzünden bir dezavantaja dönüşmesi zaten ön kabul görmüş saptamalardır.” (5) (MPM, 2010)
Uluslararası ve ulusal rekabette oldukça önemli olan verimlilik, yenilikçilik, toplam kalite yönetimi ve standartlara uygunluk gibi uygulamalar ancak, KOBİ’lerde sistem kurulumu veya belge tabanlı çalışmalara geçilmesi ile mümkündür. Benzer şekilde bölgesel ve küresel krizlere karşı dirençli olabilmek de bilgiye dayalı, planlı yönetim tarzlarına geçilmesi ile başarılabilecek bir dönüşümdür. Standartların ve uygunluk değerlendirme çalışmalarının KOBİ’lerde algılanmasındaki güçlüklerin sosyolojik tanımlanmasında, standart algılamasının da bir kent kültürü olgusu içinde yer aldığı gerçeği bulunmaktadır.
Standart algılamasının KOBİ yöneticileri ve çalışanlarınca yeterince hızlı algılanması nasıl bir yol izlenmesi gerektiği sorusunun cevabı, sürekli eğitim ve işletmelerde danışmanlık uygulamalarının başlatılmasıdır.
Türkiye’deki KOBİ’lerin birçoğu uluslararası pazarlarda yer almak ve tutunabilmek için üründe ve hizmet sunumunda markalaşmanın önemini bilmekle birlikte, bir markaya sahip olmanın temelinde kalite standartlarına uygunluğun bulunduğunu göz ardı etmektedirler. KOBİ’lere yönelik olarak başlatılacak eğitim ve danışmanlık çalışmalarının kümelenme analizleri sonucunda elde edilecek bulgulara göre yapılması, eğitim ve danışmanlıkların etkisini artıracaktır.
Standart algılama ve uygunluk düzeyi yeterince gelişmiş olan KOBİ’lerin rekabet edebilirlik düzeyleri ürün-fiyat ikileminin sağladığı klasik rekabet edebilme düzeylerinden çok daha yukarıda olacaktır. Bununla birlikte KOBİ’ler standart uygunluk çalışmalarını hayata geçirmekle, aşağıda yer alan uygulamalar konusunda da ilave yeterlilikler kazanmış olacaktır.
• KOBİ’lerin uluslararası bir işletme olma düzeyleri artacaktır,
• Belgeye dayalı yönetim uygulamasına geçiş kolaylaşacak, bunun sonucunda uluslararası firmalar ile işbirliği ve ortaklık kurma yetkinlikleri artacaktır,
• Kredi derecelendirme düzeyleri yükselecektir,
• Yurt içi ve yurt dışı finans kuruluşlarından kredi alma, birlikte projeler üretme ve diğer çalışma şartları oldukça kolaylaşacaktır,
• Başta kamu mali sistemi olmak üzere, birçok kamu kuruluşları ile olan yükümlülük boyutundaki işlemlerini sorunsuz yürütme kolaylığına kavuşabileceklerdir,
KOBİ’lerde Standartlara Uyumda Görülen Dirençler
Aile işletmelerinde gözlemlenen kurumsal yapılanma eksikliğinin temel nedenlerinden birisi de işletmelerde kanuni zorunluluklar dışında kayıt sisteminin bulunmayışıdır. Bununla birlikte KOBİ’lerde yönetim gelişiminin önemli bir göstergesi olan kalite sistemi sertifikasına sahip bulunma durumu da (Tablo 1) oldukça yetersiz düzeydedir.
KOBİ’lerde standartların uygulanmasında görülen direncin temel nedeni, yöneticilerin standart algılamasındaki yetersizlikten daha çok standart uygulamanın gerektirdiği yazılı talimatların (prosedür) fazla bürokratik bulunması ile yazılı kültüre alışmadaki zorluklardır. Bu davranış özelliği bir anlamda trafik kurallarından haberdar olan kişilerin bunlara uymaması örneği ile açıklanabilir.
Tablo 1: İşletmelerin Sahip Oldukları Belge ve Sertifikalar (İstanbul örneği)
İşletme Sayısı
Yüzde Oranı
TSE
1.300
%10,59
ISO 9000
1.018
%8,30
CE
396
%3,23
HACCP
110
%0,90
ISO 14000
35
%0,29
KOBİ yöneticilerinin organizasyon gelişimine yönelik sistem uygulamaları da (ücret, performans değerlendirme sistemleri v.b.g.) dâhil olmak üzere yazılı kültürde yaşamaya gösterdikleri direnç sanıldığından daha büyüktür. Bu direnç ilk kuşaklarda bilgi eksikliği ya da bilginin kullanıma yatkın olmayış olarak açıklanabilmekteydi, ancak aile işletmelerinde 2. ve 3. nesil yöneticilerde bile aile büyüklerinden gelen geleneksel sözlü talimatlarla yapılan yönetim tarzının benimsendiği görülmektedir.
KOBİ’lerde kurumsal yapılanmaya geçmeye karşı gösterilen direnç günümüzde bile oldukça fazladır. Öyle ki; temel fonksiyonel yapılanmanın uygulanmadığı birçok aile işletmesinde bilimsel yaklaşımlara uygun bir bütçe uygulaması dahi bulunmamaktadır.
KOBİ yöneticilerince; yönetim süreçlerinde fonksiyonel biçimlenmeye ve yazılı kültüre geçilmeyişin diğer bir gerekçesi de yönetimde pratik olmanın rekabet şartlarında bir gereklilik olduğu savunmasıdır. KOBİ’lerin standart uygulamalarına geçmelerinde zorluk olarak gördükleri yaklaşımlardan belli başlıca olanlar şunlardır;
Standartların teknik dokümanlar olması ve içeriğinin anlaşılmasının belli bir düzeyde eğitim gerektiriyor olması
Standartlar; işletmelerde, bir ürünü, bir çalışma yöntemini, belirlemek için konulmuş kurallar bütünü olan teknik belgelerdir. Bu nedenle standartların teknik tanımlanmasını oluşturan; bilimsel cümleler, kelimeler (terminoloji) teknik resimler, iş ve süreç akışları v.b. bilimsel içeriğin anlaşılması; temel teknik bilgi ve bilimsel metinleri okuyup anlama yeterliliğini gerektirmektedir.
İşletmelerin standartları algılama ve uygulama düzeyinde yetkin elemanlara sahip olmayışları
Türkiye’de sanayi işletmelerinin sorunlarının tespitine yönelik olarak yapılan birçok araştırma ve gözlemlerde; iş gücü niteliğinin yetersiz oluşu, diğer bir deyişle vasıflı eleman sayısının az oluşu her zaman vurgulanan bir gerçektir. (Tablo 2.) Bununla birlikte, Türkiye’de ölçek gözetmeksizin bütün işletmeler göz önüne alındığında, çalışanların mesleki eğitim yeterlilikleri ile mesleki sertifikaya sahip olmayışları, çalışma hayatında nitelikli işgücünün az olmasının temel bir sorunudur.
SERARSLAN’a göre “…Meslek standartlarının geliştirilmesi ülkemizin ekonomik anlamda küresel bir oyuncu olması ve AB uyum süreci için şart.” olarak görülmektedir. [7] (N.SERARSLAN, 2008)
Tablo 2. Eğitim Durumuna Göre İstihdamda Yer Alan İşgücü (Bin Kişi)
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Okuryazar olmayanlar
1.917
1.899
1.649
1.493
1.480
1.265
1.188
Lise altı eğitimliler
14.204
14.075
13.770
13.351
13.957
13.470
13.703
Lise ve dengi meslek
3.566
3.599
3.795
3.971
4.113
4.501
4.665
Yükseköğretim
1.894
1.950
2.140
2.333
2.241
2.540
2.774
Kaynak: TÜİK, 2007 (TÜİK Hane Halkı İşgücü Anketi Sonuçları, 2007)
İşletme sahiplerinin vizyonu; üretilen ürünün uluslararası rekabete uygunluğu için standart algılamaları
İşletme sahiplerinin eğitim düzeyi bir yönü ile vizyon oluşumunu da etkileyen bir olgudur. İleriyi görerek –vizyoner- düşünme yaklaşımı ise geleceğe yönelik olarak stratejik düşünmenin temeli durumundadır. Türkiye’de yer alan KOBİ’lerin uluslararası işletmeler olabilmedeki yeterlilikleri hala çözüm bekleyen sorunlardan birisidir. Uluslararası pazarlara açılmanın temel şartı işletmelerin uluslararası ticaretin tanımladığı işletme ve ürün güvenini sağlayabilmeleri gereğidir.
Milli Prodüktivite Merkezi (MP)’nin (2011 yılında mülga olan) iller düzeyinde yapmakta olduğu verimliği artırma projeleri kapsamında çalışılan; KOBİ’erde Bilişim Altyapısı ve Sorunlarının Tespiti araştırma çalışmasının bulgularına göre;
“…Verimlilik ve bilişim teknolojilerinin ilişkisi ile ilgili olarak işletmelerin %80 gibi büyük bir kısmının bilgi ve iletişim teknolojilerinin işletme verimliliğine etkileri konusunda bilgi sahibi olduğu görülmüştür. Bu konuda genel yargı sorulduğunda ise işletmelerin %65’inin işletme verimliliğine bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkisinin %40’dan fazla olacağını düşündükleri görülmektedir.” [4] (MPM, 2010)
Araştırma bulgularına göre aslında KOBİ’lerde teknolojik yeterliliğin gerekliliği veya başka bir söylemle ileri teknolojileri kullanmanın verimliliğe etkileri konusunda algı düzeyi oldukça yüksek görülmektedir. Bu algılamanın bulunmasına rağmen uluslararası rekabet için standartlara uygunluğun gerekliliği konusundaki algının yetersiz olması bir çelişki olarak görülebilir. Ancak buradaki önemli ayrıntı, KOBİ’lerin bilgi teknolojilerini işlerinde etkin kullanmaya başlamış olduklarıdır. Aynı araştırmanın diğer bir bulgusu da; araştırma kapsamında görüş belirten KOBİ’lerin %33’ünün işletme vizyonuna ulaşmada bilgi teknolojilerinin %70’den daha fazla bir etkiye sahip olacağını; %28’inin ise %41-50 düzeyinde etkenlik sağlayacağını düşündüklerini belirtmiş olmalarıdır.
Uluslararası düzleme çıkma isteğindeki işletme yöneticisinin eğitim düzeyinin, uluslar arası rekabet şartlarını algılayacak ve takip edebilecek yeterlilikte olması oldukça önemlidir. Özellikle uluslararası standartlarda ve kalite yaklaşımlarındaki değişmelerin sürekli olduğu ve işletme stratejisinin bu vizyon yaklaşımı ile geliştirilmesinin zorunluluğu bilinmelidir.
Türkiye’de teknik eğitim yapılanması; yenilikçilik –inovatif- temel alınarak ivedi olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Çünkü 2014 yılına değin teknolojik gelişme sürecinde bilginin yenilenmesi yaklaşık 72 saate kadar düşebilecektir. (Şekil 1)
Şekil 1. Teknolojik Gelişme Sürecinde Bilginin Yenilenmesi [1] (M.K.AKGÜL, 2010)
Sonuç ve Çözüm Önerileri
2005 yılının Dünya Standartlar Gününün (14 Ekim) ana teması “Daha Güvenli Bir Dünya İçin Standartlar” olarak belirlenmiştir. Dünya genelinde standartların oluşturulması, belgelenmesi ve işbirliği konularında yetkili kuruluşlar olan IEC, ISO ve ITU’nun tepe yöneticileri, R. TANI, M. TANAKA ve Y. UTSOMI verdikleri ortak bildirgede “… Can ve mal kayıplarını önleme ve azaltmada standartların oynadığı rol her geçen gün daha fazla anlaşılıyor ve sonuç olarak standartlar daha çok kullanılıyor..” vurgusunu yapmışlardır. [10] (TSE, 2005)
Ülkelerin sürdürülebilir bir kalkınma dönemine geçebilmeleri için; krizlere karşı dirençli, sürdürülebilir bir büyüme eğilimine sahip ekonomilere sahip olması günümüzün kaçınılmaz bir küresel kuralıdır. Bunun sağlanabilmesindeki diğer kaçınılmaz şart ise ölçek büyüklüklerine bakılmaksızın bütün işletmelerin uluslararası rekabete açık uluslararası pazarlarda kabul görecek nitelikte; yani uluslararası standartlara uygun mal ve hizmet üretme yeterliliğine sahip olmalarıdır.
Uluslararası ekonomik rekabette yer almanın yanı sıra, kendi insan varlığına saygı duyan kamu yöneticilerinin; gıda zehirlenmesinden, trafik kazaları ve doğal afetlerin etkilerinin azaltılmasına; sağlık hizmetlerinin gereğince sunulmasından, eğitime ve spora varıncaya değin binlerce uygulama alanı bulunan standartların toplumun her kesiminde bilinmesi için çaba göstermesi beklenmelidir. Benzer şekilde; ülkemizde mal ve hizmet üretiminde önemli yer tutan KOBİ’lerde de standartların algılanması ve uygulanması konusunda kamu yöneticilerinin duyarlı olmaları; “Bir şey değişir her şey değişir!” prensibini doğrulayacak sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır.
Kaynaklar (web kaynaklarına erişim tarihi; Mayıs 2014)
1. AKGÜL, Mustafa Kemal,Dr.;“KOBİ’lerin Innovasyon Yapabilmesine Yönelik Kamu Destek Politikalarından Neden Amaçlanan Sonuçlar Alınamıyor? Destek Politikaları Nasıl Yapılandırılmalı?
AB TAIEX Projesi Seminer Sunumu, 12 Mayıs 2010, ANKARA
2. TÜİK, Haber Bülteni “Sanayi ve Hizmet Sektöründe Yenilik Anketi - Dönemi: 2004-2006” Sayı: 23
14.02.2008, ANKARA http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=1936
3. TÜİK, Haber Bülteni “Yenilik Araştırması,2006–2008” Sayı:233 31 Aralık 2009, ANKARA
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=4171
4. Milli Prodüktivite Merkezi “Türk Sanayilinin Rekabet Gücünün Artırılması; Konya Odak Grup Toplantısı; 15.10.2008” İller Düzeyinde Verimliliği Artırma Projeleri; Konya Verimliliği Artırma Projesi Raporları” ANKARA
5. Milli Prodüktivite Merkezi “Sanayi İşletmelerinin Verimlilik ve Teknik Etkinlik Düzeylerinin Belirlenmesi” araştırması; Konya İli Verimliliği Artırma Projesi Raporu, 2010, ANKARA
6. Milli Prodüktivite Merkezi “Konya İli KOBİ’lerde Bilişim Altyapısı ve Sorunlarının Tespiti” araştırması; Konya İli Verimliliği Artırma Projesi Raporu, 2010, ANKARA
7. SERARSLAN, Nahit, Prof. Dr. “Meslek Standartları” Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) MERCEK Süreli Yayın, Sayı 50 Nisan 2008, İSTANBUL
8. KARAYALÇIN, İlhami, Prof. Dr. “İşletmelerde Stratejik Planlama Prosesi İçin Yeni Model ve Yaklaşım” Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) “Meslek Standartları” MERCEK Süreli Yayın, Sayı 50 Nisan 2008, İSTANBUL
9. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Standard Dergisi “Sürdürülebilir İhracat Artışı İçin Kaliteli ve Güvenli Türk Ürünleri” No.526 Ekim 2005, ANKARA
10. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Standard Dergisi “Daha Güvenli Bir Dünya İçin Standartlar” No.527 Kasım 2005, ANKARA
11. TSE Web Sitesi (çeşitli bölüm kaynakları) www.tse.org.tr
12. International Standard Organization, http://www.iso.org/
13. http://www.abgs.gov.tr ;
14. TÜİK, “Hane Halkı İşgücü Anketi Sonuçları”, 2007, ANKARA