Blog / Verimlilik, Büyüme ve Kalkınma - I
Verimlilik, Büyüme ve Kalkınma - I
Dr. Halit Suiçmez / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Verimlilik, Büyüme ve Kalkınma - I
Sürdürülebilir kalkınmanın temeli verimlilik ve istihdam odaklı büyümedir. Gelişmiş ülkelerin büyümelerinde teknoloji ve toplam faktör verimliliğinin payı gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksektir. Türkiye’de büyümede verimliliğin payı uzun yıllar düşük kalmış, son dönemlerde kısmen yükselişler yaşanmıştır. Önümüzdeki dönemde, hem büyüme hızını yükseltmek ve hem de büyümede teknolojik artışa dayalı verimliliğin payını artırmak için, kapsamlı bir büyüme ve verimlilik planlaması zorunludur.
Bu makalede önce büyüme, sonra da kalkınma ve verimlilik açısından ülkemizdeki esas sorunların neler olduğu ortaya konulacak, ardından sürdürülebilir büyüme ve verimlilik açısından önerilen planlamaya vurgu yapılacaktır.
Makale Anahtar Dergisi’nde 2 bölüm halinde yayımlanacaktır. İlk bölümde, Türkiye’de büyüme, kalkınma ve verimlilik açılarından ne türden sorunlar yaşandığı üzerinde durulacak, ikinci bölümde ise, büyüme-verimlilik ilişkisi açısından yaşanan sorunlar ile 10’ncu Kalkınma Planı’nda verimlilikle ilgili hedefler ve yaklaşımlar üzerinde durulacaktır.
1. Türkiye’de Büyüme Açısından Sorun Nedir?
Büyüme konusu, nitelik ve kalıcılık açısından çok tartışılmaktadır. Sorunun siyasi, akademik ve sanayi çevrelerinde nasıl algılandığına bakalım; Öncelikle büyüme konusundaki sorunların siyasal düzlemde nasıl tanımlandığını ortaya koyalım:
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan’ın bu konudaki görüşleri oldukça önemlidir. Aşağıdaki alıntıda bu konuya olan yaklaşımı verilmektedir.
"Sadece nicelik olarak hangi ülkenin yüzde kaç büyüdüğü değil ama büyümenin niteliği de bundan sonraki dönemde herkesin dikkat etmesi gereken önemli bir unsur...”
"Büyümenin niteliğine baktığımızda, büyüme kamu sektöründen mi geliyor yoksa özel sektörden mi geliyor? Büyüme tüketerek mi yoksa yatırım harcamalarıyla mı oluyor? Büyüme iç tasarruflara dayanan bir büyüme mi yoksa dış kaynağa bağlı bir büyüme mi? Büyümenin sonucunda kamunun borç stoğu, şirketlerin borcu nereye gidiyor?
Öncelikle tüketime değil, özel sektörün kamunun yatırımlarına bağlı bir büyüme... Kamunun değil, özel sektörün yatırımda, harcamada ağırlıklı olduğu bir büyüme yapısı...”
İç talebe değil, dış talebe, ihracata dayalı büyümenin de çok önemli bir unsur olduğunun altını çizen Babacan, "Türkiye ancak ürettikçe, yüksek katma değerli ürettikçe, ürünlerini, hizmetlerini dünya pazarına daha çok sattıkça gerçek anlamda sıhhatli büyümeye sahip olacak" dedi.
“…büyümenin faturasını gelecek nesillere borç stoğu olarak bırakmamalıyız" ifadelerini kullandı (Hürriyet, 19.09.2013).
Bu alıntıdan, ekonomik büyümenin nitelik açısından irdelenmesi gerektiğini, bununla da üreterek büyüme anlayışının önemsenmesini anlamaktayız.
Büyüme ve kalkınma konularında Türkiye’de en çok yazı yazan ve araştırmalar yapan akademisyenlerden biri olan Prof. Dr. Erinç Yeldan da büyümenin niteliği üzerinde çok durmaktadır. Yazara göre; (Kaynak; Büyümenin Yapısında Değişen Yok, 02 Nisan 2014 Cumhuriyet) büyümenin kaynaklarının ortaya konulması çok önemlidir. “Bu hafta başında ulusal gelir istatistikleri sessiz sedasız yayımlandı. TÜİK’in tahminlerine göre 2013 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4 büyüme kaydetti. Büyümenin kaynakları üzerine yapılan değerlendirmeler, ulusal ekonominin özel tüketim harcamaları ve kamu yatırımlarının ağırlıklı olarak büyüdüğünü gösteriyor.”
Özel sabit sermaye yatırımlarının büyümeye katkısı neredeyse sıfır; kamu yatırımlarının ana kalemi ise kamu inşaatından gelmekte. İhracatın da büyümeye katkısının söz konusu olmadığı ve dolayısıyla ekonominin iç (tüketim) talebe dayalı olarak büyüme gösterdiği anlaşılıyor.
Büyümenin giderek daha fazla cari işlemler açığı gereksinimini duyuyor olması ise ulusal ekonominin en büyük çözümsüzlüğü ve ana kırılganlık noktası.
2013’ün büyüme yapısı “dış kaynağa dayalı orta halli büyüme” sorununun giderek daha da derinleşmekte olduğunu belgelemektedir. Türkiye ekonomisinde büyümenin 2013’teki kaynaklarını, küresel krizden bu yana gözlenen kaynaklar ile karşılaştırmayı düşünebiliriz. Tablo 1’de böyle bir çalışma sunuyoruz.
Tablo 1. Büyümenin Kaynakları
Türkiye 2008’den 2012’ye, krizin öncesi ve sonrası da dâhil, birikimli olarak yüzde 15.4 büyüme gösterdi. Bunun yüzde 8.1’i özel, yüzde 2.2’si de kamu olmak üzere neredeyse üçte ikisi “tüketim” harcamalarına dayanmaktaydı. Yatırımların katkısı yüzde 5 civarında iken, net ihracatın (ihracat eksi ithalat) katkısının da küçük, ama pozitif yönde olduğu görülmekteydi.
Oysa 2013, yatırımların ve ihracatın katkılarının artık söz konusu olmadığı ve ekonominin iç tüketim ve stoklarda birikime dayalı bir konjonktürel büyümeye dayanmaktadır.
Ekonominin dış kaynak girişine bağımlılığı sorunu, en çarpıcı olarak “üretkenlik” kayıplarında kendini göstermektedir. Çok kaba ancak doğrudan bir hesaplamayla, 2008 ile 2013 Türkiye’sinde işçi üretkenliğini karşılaştırırsak 2008’de çalışan başına üretilen reel ulusal gelirin (sabit 1998 fiyatlarıyla) 4.809 TL olduğunu ve bu rakamın 2013’te 4.795 TL’ye gerilediğini görebiliriz. Borçlanmaya dayalı tüketim harcaması sayesinde büyüyebilen bir ekonomi…
“Türkiye’de büyüme, teknolojik gelişme ve eğitilmiş iş gücüne dayalı üretkenlik kazanımlarından değil, uluslararası piyasalarda doların fiyatının ne olacağına indirgenmiş bir söz oyununa dönüşmüştür” (Erinç Yeldan, Orta Gelir Tuzağı Meselesi, 6 Nisan 2014 Cumhuriyet).
Tablo 2’de verileri sunulan istihdam esnekliği konusu da büyümenin niteliğini anlamada önemli bir araçtır. Bir birim milli gelir artışında kaç birim istihdam yaratıldığı (istihdam yüzdesi/milli gelir yüzdesi=0.25/1.00=0.25 ) konusu istihdam esnekliğinden anlaşılır. Bu oran 2002 sonrasında yüzde 0.14’e düşmüştür. Bu durum istihdam yaratmayan büyüme demektir.
Tablo 2. İstihdamın Milli Gelir Esnekliği (Yıllık Ortalamalar)
Kaynak; Erinç Yeldan, Büyümenin Yapısında Değişen Yok, 02 Nisan 2014 Cumhuriyet
Bu alıntıda da yine büyümenin tüketime dayandığını görmekteyiz. Olması gereken sağlam büyüme kaynaklarının ise, teknolojik gelişme ve nitelikli iş gücü olduğu vurgulanmaktadır.
Şimdi de iş dünyasından önemli bir temsilcinin konuya yaklaşımını özetleyelim;
İş dünyasının önde gelen yetkililerinden biri, Ersin Özince de "biz rant ekonomisiyiz" diyerek bu eğilimi destekler yönde konuşmuştur. İş Bankası Başkanı çok ilginç saptamalarda bulunmuştur: "...Türkiye bugün tasarruf yapmıyor, tüketiyor. Bunu müşterilerimizden biliyoruz. Kredi kullanan müşterilerimiz artık yatırım yapmıyorlar. Çoğu marketçi, gayrimenkulcü, inşaatçı oldu. Gayrimenkul fiyatlarının ne kadar yükseldiğine bakarsanız Türkiye´nin üretmediğini görebilirsiniz" diyerek ülke ekonomisinin daha büyük dalgalanmalara karşı beklenen gücü gösteremeyeceğine dikkat çekti” (2 Temmuz 2012, Dünya).
Büyüme açısından siyasette, akademide ve iş dünyasında “ortak” sayılabilecek bir yaklaşımın olduğunu öne sürebiliriz. Ekonomik büyümenin niteliğinin zayıf olduğu konusunda tüm kesimlerde ortak bir görüş oluşmuştur. Büyüme konusunda bu saptamalardan sonra şimdi de kalkınma olgusunda ülkemizdeki sorunun ne olduğu üzerinde duralım.
2. Türkiye’de Kalkınma Açısından Sorun Nedir?
Kalkınma elbette büyümeden farklıdır. Sağlanan üretim artışının (büyümenin) toplumun geneline daha adil, dengeli yansıması ve sosyal göstergelerle de desteklenmesidir. Bu olgu ise daha çok insani gelişme endeksleri ile ölçülmektedir.
Türkiye insani gelişmişlikte 180 ülke içinde 92.nci sıradadır. Demokrasi indeksinde de 167 ülke içinde 88’nci durumdadır. Her iki göstergede de “orta”larda bulunmaktadır. Kalkınma derecesiyle demokrasi karnesi yakın noktalardadır (Kaynak:1- http://www.izafet.com/genel-kultur/608475-dunya-demokrasi-indeksi-ulkelere-gore-demokrasi-siralamasi.html#ixzz1wEpj2dBY, 2-UNDP,Human Development Report,2009).
Ülkemiz genelde orta düzey bir “özgürlük ve kalkınma toplumu” görüntüsü sunmaktadır.
Milli gelirde ilk 20 ülke içinde olan Türkiye’nin niçin küresel rekabette 59, temel eğitimde 100, eğitim kalitesinde 94, yenilikçilikte 67 ve küresel bilgi teknolojisinde 52’nci sırada olduğu ayrıca araştırılması gereken bir sonuçtur (Kaynak; OECD,2011).
Bugün, A.Sen’in bazı kavramları üzerine kurulan insani gelişme kavramı kalkınmanın nihai hedefi olarak merkezi bir roldedir. İnsani gelişme, sağlık, eğitim, beslenme, barınma, bilgiye erişim, katılım, rejim türü (demokrasi ve özgürlük derecesi) gibi birçok boyut ve bakış açısı içermektedir (Kaynak; E.Thorbecke, Kalkınma Doktrininin Evrimi, 1950-2005, Fikret Şenses, Neoliberal Küreselleşme Ve Kalkınma, 2009 İçinde, s; 166).
Kalkınma konusunda bir başka çalışmada şunlar söylenmektedir: “… bugün üretim olarak dünyada 17’nci ülkeyiz. Ama insani gelişmişlik olarak da 169 ülke içinde 84’ncü sıradayız”(Kaynak; Sırma Demir Şeker, Türkiye’nin İnsani Gelişme Endeksi Ve Endeks Sıralamasının Analizi T.C. Kalkınma Bakanlığı, s;17,Ekim 2011).
Büyüme hızı ve milli gelir büyüklüğünde önemli performans gösteren Türkiye, kalkınma konusunda niçin sıçrama yapamamıştır?
Bu durum ülkemizde reel ekonomiden uzaklaşılmasıyla da yakından ilgilidir.
Bugün kalkınmanın gerçek göstergesi olan insani gelişmişlikte nerede olduğumuz ortada. O halde yapılacak iş, hep birlikte zayıf kaldığımız alanları bilmek. Bunlar; eğitim, sağlık, kadın istihdamı, şehirleşme, demokrasi. Ama bunların da gerisinde esas sorun verimsizliktir.
Verimlilik Ekonomisi olmalıyız. İnsan potansiyelimizi her alanda en doğru biçimde değerlendirmeliyiz. Başta beşeri varlıklarımız olmak üzere, fiziksel kaynaklarımızı, her çeşit potansiyellerimizi tam ve etkin değerlendirmenin yol ve yöntemlerini hep birlikte araştırıp bulmalıyız.
Sonuç olarak gerçek, adil ve dengeli bir kalkınma için iki kavrama ihtiyaç var:
1-Planlama
2-Verimlilik
Sanayileşmiş ülkelerin büyüme ve gelişmelerinde verimlilik artışlarının (artık değer artışının, teknolojik gelişmenin) büyük rolü olmuştur. Bu hem tarihsel, hem de toplumsal ve güncel olarak doğrulanmıştır. Teknik olarak da kanıtlanmıştır. Büyüme muhasebesinde TFV’nin büyümedeki payı ağırlık taşır.
Kalkınma ve verimlilik bağlantıları konusunda 10’ncu Kalkınma Planı’nda önemli vurgular bulunmaktadır. Bu çalışmanın ileriki kısımlarında bu bağlantılar değerlendirilmiştir.
Büyüme ve kalkınma konusundaki sorunlardan sonra, iktisatta bu iki temel alanın kapsamında yer verilen, verimlilik konusundaki zayıflıklarımıza değinebiliriz.
3. Türkiye’de Verimlilik Açısından Sorunlar Nelerdir?
Ülkemizde üç kez verimlilik hamlesi olmuştur. Ancak bunlar kalıcı ve sürdürülebilir olamamıştır. Birinci verimlilik hamlesi, 1960’ların ortalarından 1970’lerin ortalarına kadardır. Verimlilik kazanımlarının kaynağı KİT’lerin sağladığı ucuz sanayi girdileriyle ithalat koruma duvarlarının yarattığı rantlardan oluşmaktaydı. İkinci verimlilik hamlesi 1980 sonrasında oldu. Bunun kaynağı da, yapısal uyum kredileri ve ihracat teşviklerine dayalı rantlardı.
Üçüncü verimlilik hamlesi, 2001 krizi sonrasında 2002-2008 döneminde oldu. Bunun kaynağı da IMF’den kullanılan 30 milyar dolar kredi ile küresel ekonomide ABD kaynaklı ucuz dövize dayalı sıcak para akımlarıydı.
Türkiye bugün bir “verimlilik yorgunluğu” içindedir. Son 50 yılda üç kez bu yorgunluk yaşanmıştır. Çünkü her defasında verimlilik hamlesinin arkasındaki esas kaynak rantlara, borçlanmaya ve ucuz döviz kaynaklarına dayandırılmıştır.Verimlilik hamlesinin finansmanı, sağlam olmayan bu kaynaklarla yapıldığından çabuk tükenmiştir. Verimlilik kazanımlarının arkasında milli tasarruflara dayalı, Ar-Ge ve teknolojik gelişmeye yaslanan bir finansman ve nitelikli bir iş gücü olması gerekir.
Bu açıklamalardan sonra, ülkemizde verimlilik olgusu açısından yaşanmakta olan sorunları sıralayabiliriz:
1-Birinci sorun; iş gücünün niteliği ve teknolojik gelişmenin yetersizliği,
2-İkinci sorun olarak; 2010 yılından sonra verimlilik atılımının önemli ölçüde durağanlaştığını görmekteyiz.
3-Dünya ülkeleri ile aramızda önemli bir verimlilik açığı bulunmaktadır. Bu da üzerinde durulması gereken çok önemli bir sorundur.
4-Verimlilik ile makroekonomik değişkenler arasındaki ilişkilerin kopuk olduğunu öne sürebiliriz. MPM ve VGM çalışmalarında bu saptamalar yapılmıştır.
5-Toplumsal düzeyde verimlilik kültürümüzün de çok zayıf olduğunu belirtmek gerekir.
Başta insan varlığımız olmak üzere birçok kaynaklarımızı israf ettiğimiz bilinmektedir.
Tablo 3, Tablo 4 ve Şekil 1’de yukarıda sıraladığımız sorunların verilerine işaret etmekteyiz. Örneğin 2010-2013 arasında iş gücü verimliliğinin durağanlaştığını Tablo 3 ve Şekil 1’de görmekteyiz. Üretkenlik Karşılaştırması Tablosunda da (Tablo 4) Türkiye’de emek üretkenliği endeksinin ABD’nin yüzde 44’ü düzeyinde olduğu gösterilmiştir.
Tablo 3. Üç Aylık Verimlilik İstatistikleri
Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)
Kaynak: http://vi.sanayi.gov.tr/rpr.aspx, erişim tarihi; ; 08.05.2014
Tablo 4. ABD, OECD, Türkiye Üretkenlik Karşılaştırması, 2009
Şekil 1. İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve Reel İş gücü Maliyeti
(Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)
Kaynak: TÜİK Kısa Dönemli İş İstatistikleri, Üretim, İstihdam ve Üretici Fiyatları Endeksi Haber Bültenleri; aylık üretim endeksinin üçer aylığa dönüştürülmesi, verimlilik ve reel iş gücü maliyeti TİSK hesaplaması,2014.
Ülkemizde büyüme-kalkınma-verimlilik açılarından yaşanan önemli sorunlara yer verdikten sonra şimdi de büyüme-verimlilik ilişkisine ayrıca değinmek özellikle yararlı olacaktır.
Gelecek bölümde; Türkiye’de verimlilik ve büyüme ilişkileri açısından yaşanan sorunlar ile Onuncu Kalkınma Planındaki verimlilik hedefleri üzerinde durulacaktır.
Yararlanılan Kaynaklar
• Erinç Yeldan, Büyümenin Yapısında Değişen Yok,02 Nisan 2014 Cumhuriyet
• Erinç Yeldan, Orta Gelir Tuzağı Meselesi, 6 Nisan 2014 Cumhuriyet
• Erinç Yeldan, A ve Güneş Kolsuz (2014) “1980-Sonrası Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynaklarının Ayrıştırılması” Çalışma ve Toplum, 40(1): 49-66.
• www.tobb.org.tr, erişim tarihi, 13.05.2014
•(Kaynak:1- http://www.izafet.com/genel-kultur/608475-dunya-demokrasi-indeksi-ulkelere-gore-demokrasi-siralamasi.html#ixzz1wEpj2dBY, 2-UNDP,Human Development Report,2009
• OECD,2011 Raporu
• Sırma Demir Şeker, Türkiye’nin İnsani Gelişme Endeksi Ve Endeks Sıralamasının Analizi T.C. Kalkınma Bakanlığı, s;17,Ekim 2011
• http://vi.sanayi.gov.tr/rpr.aspx, erişim tarihi; ; 08.05.2014
• Halit Suiçmez, Ekonomik Büyümede Toplam Faktör Verimliliğinin Rolü, MPM Yayını, 698, Ankara, 2008, Sf:13
• Halit Suiçmez, Verimlilik Ekonomisi Ve Politika Arayışları, Verimlilik Dergisi, 2013/4
• TÜSİAD, TCMB; 2008 Raporları
• Nurettin Alpkent, Teknoloji Seviyesi Araştırmaları, İllerde VAP Projeleri,1999-2009
• B.Saraçoğlu ve H.Suiçmez, (2006), Türkiye İmalat Sanayinde Verimlilik, Teknolojik Gelişme, Yapısal Özellikler ve 2001 Krizi Sonrası Reel Değişimler)
• E.Taymaz, ve H. Suiçmez, (2005), Türkiye’de Verimlilik, Büyüme ve Kriz, MPM Yayını, Ankara.)
• E.Thorbecke, Kalkınma Doktrininin Evrimi, 1950-2005, Fikret Şenses, Neoliberal Küreselleşme Ve Kalkınma, 2009 İçinde, s; 166
• http://vi.sanayi.gov.tr/rpr.aspx, erişim tarihi; ; 08.05.2014
• TÜİK Kısa Dönemli İş İstatistikleri, Üretim, İstihdam ve Üretici Fiyatları Endeksi Haber Bültenleri; aylık üretim endeksinin üçer aylığa dönüştürülmesi, verimlilik ve reel işgücü maliyeti TİSK hesaplaması,2014
• Dr. Halit Suiçmez, Ekonomik Büyümede TFV’nin Rolü, MPM Yayını, 698, Ankara, 2008, Sf:13)
• Şeref Saygılı, Uluslararası Üretim Zincirlerinde Dönüşüm Ve Türkiye’nin Konumu, Değerlendirme,2 Mart 2012,TCMB
• The Conference Board, Aktaran; Metin Ercan, Radikal,05.04.2014)
T.C.Kalkınma Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018),Ankara 2013- http://www.academia.edu/3349233/Orta_Gelir_Tuzagindan_Cikis_Hangi_Turkiye)-http://www.academia.edu/3349233/Orta_Gelir_Tuzagindan_Cikis_Hangi_Turkiye,erişim tarihi; 13.05.2014