ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Karbon Ayak İzi Hesalama
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
İso Belgelendirme
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Yoksulluk Gelir Dağılımı ve Kalkınma
Yoksulluk Gelir Dağılımı ve Kalkınma
 
Sinan BORLUK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Yoksulluk Gelir Dağılımı ve Kalkınma
 
 
 
Kalkınma sürecinde kalkınma olgusuyla birlikte hareket eden pek çok olgu söz konusudur. Kalkınmış ülkelerin ortak özellikleri incelendiğinde, özellikle yoksulluk ve gelir dağılımında adalet alanlarında, daha az kalkınmış ülkelere kıyasla daha iyi durumda oldukları gözlemlenmektedir. Dolayısıyla bu iki olgu ve benzer olgular da kalkınmışlık seviyesinin belirlenmesinde önemli bir yere sahiptir.
 
Kavram olarak yoksulluk iki yaklaşımla belirlenmektedir. Birincisi göreli yoksulluk olarak adlandırılan ve nüfusun medyan gelirinin belli bir oranının, ki genellikle bu oran % 60’dır, altında gelire sahip nüfusun toplam nüfusa oranıdır. İkinci yaklaşım ise, mutlak yoksulluk olarak adlandırılan ve nüfusun belli temel ihtiyaçlarını karşılama gelir düzeyi altındaki oranının toplam nüfusa oranıdır.
 
Her iki yaklaşımda da nüfusun hacmi ve niteliği belirleyici etkenlerdendir. Nüfusun hacmi, toplam nüfus iken, nüfusun niteliği demografik yapı tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla da demografik yapıyı belirleyen faktörler dolaylı ya da dolaysız olarak kalkınma sürecine de etki etmektedirler. Demografik yapının öncelikli belirleyicisi nüfusun hacmi olduğundan, doğurganlık demografik yapı üzerinde büyük etkiye sahiptir. Doğurganlık ile gelir dağılımı arasında ilişki U-şekilli bir dinamiği yansıtmaktadır. Doğurganlık arttıkça, gelir dağılımı bozulmakta, azaldıkça hem gelir dağılımı düzelmekte hem de ekonomik büyüme artmaktadır.
 
Kalkınma açısından önemli bir alan olan yoksulluk da pek çok faktörden etkilenmektedir. Yoksulluğu etkileyen başlıca faktör demografik yapıdır. Bir diğer anlatımla yoksulluk ve demografik yapı karşılıklı ilişki içindedirler. Ayrıca bireylerin sosyoekonomik geçmişleri ve eğitimleri de etkilidir. Ancak yine de en önemli faktör demografik yapı, özellikle aile yapısıdır. Yalnız ebeveynler, özellikle bekâr anneler, düşük gelir tehdidi yaşamaktadırlar (Jenkins, 1999).
 
Gelir dağılımı, demografik, ekonomik vb gerekçelerden ötürü, toplumsal refahın maksimizasyonunda en önemli araçtır (Lambert, Ramos).
 
Gelir eşitsizliği ve yoksulluğun incelenmesinde yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin, dünya nüfusunun 1 dolar altında yaşayan bölümü azalırken GINI katsayısı yüksek seyretmeye devam etmektedir. Bazı yaklaşımlara göre, yoksulluk ve gelir dağılımında adalet arasında bir ödünleşim mevcuttur (Atkinson, Brandolini, 2010).
 
Yoksulluğu azaltma politikaları daha geniş perspektiften ele alınmalıdır. Sadece yoksulluk oranlarının düşmesi yeterli değildir. Ayrıca sosyal refah fonksiyonu da maksimize edilmelidir. Kalkınma analizlerinde de sosyal refah fonksiyonu da analizlere dahil edilmelidir.
 
Türkiye için yoksulluk verileri incelendiğinde zaman içinde değişken durumlar gözlemlenmektedir. Perspektife bağlı olarak iyiye gidiş ya da kötüye gidiş gözlemlenmektedir.
 
 
 
Kaynak: TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2006- 2012
Not: 1) Gelirlerin referans dönemi bir önceki takvim yılıdır.
2) Yoksulluk hesaplamasında eşdeğer hanehalkı gelirleri, Düzey 2 bazında TÜFE ile düzeltilmiştir.
(*) Yoksulluk açığı yoksulluğun derecesi hakkında bilgi verir. Yoksulluk açığının 100´e yaklaşması, yoksulluğun derecesinin çok fazla olduğunu, küçülmesi ise yoksulluk risk derecelerinin daha az olduğunu ifade etmektedir.
Yoksulluk açığı =((Yoksulluk sınırı-Yoksulların EFB medyan geliri)/Yoksulluk sınırı)*100 formülüne göre hesaplanmıştır.
 
Örneğin yoksulluk açığı verileri için ne kadar az olursa, yoksulluğu o denli azaldığı kabul edilmektedir. 2012 göstergeleri 2006 yılı göstergelerinden çok daha olumlu iken 2007-2008-2009 göstergelerinden ise kötü durumdadır. Yoksulluğun azalan bir hızla da olsa azaldığı (son 3 yıl için) görülmektedir.
 
Yoksullukla birlikte ele alınması gereken bir diğer konu gelir dağılımıdır. Kalkınmış ülkelerin belirgin özelliklerinden biri, kalkınma düzeyi ile gelir dağılımı arasında var olan yüksek korelasyondur.
 
Bu kapsamda gelir dağılımını nelerin etkilediği önem kazanmaktadır. Atkinson vd.’nin (2010) çalışmasında yapılan analizlerde, bir K indeksi tanımlanmıştır. Bu indekse göre, gelir gruplarına yapılacak eşit katkı, gelir dağılımını etkilemezken, sabit göreli büyüme oranlarında eşitsizlik artmaktadır. Gelir dağılımı ile sosyal refah fonksiyonun beraber ele alındığı bir diğer çalışmada, Kolm (1976),’da bir endeks oluşturmuş ve bu endeksi GİNİ katsayısıyla paralel hale getirmiştir (Kolm 1976’dan aktaran, Atkinson vd, 2010).
 
Gelir dağılımında adalet alanında, üç çeşit eşitlik söz konusudur. Utilitaryen, Toplam Faydacı ve Rawlsyen faydada eşitlik olarak sıralanabilir. Refahçı yaklaşım, mal ve hizmetlerin insanların ihtiyaçlarına ne kadar hizmet ettiğinden ziyade, insanların bu mal ve hizmetlere verdiği mental tepkileri hesaba katar. Oysa temel mal ve hizmetlerde eşitlik ve “öz saygı için sosyal temel” oluşturma, dağılımda eşitlik açısından önemlidir (Sen, 1979).
 
Gelir dağılımının genelde arka planda bırakılan kısmı olan toplumsal fayda, yoksulluk oranları ile değişken bir ilişki içindedir. Gelir dağılımının tam adaletli olduğu ama tüm toplumun mutlak yoksulluk sınırı altında olduğu bir toplumun toplam fayda fonksiyonu ile gelir dağılımının aşırı bozuk olduğu ancak tüm bireylerin belli bir zenginlik seviyesinde bulunduğu durumdaki toplam fayda fonksiyonlarının karşılaştırılmasında ortaya çıkacak sonuç öngörülememektedir. Bu alanda öngörülebilecek birincil sonuç, bu iki farklı durumlardaki toplam refah fonksiyonları arasındaki farkın, toplum algısı ve kültürü ile şekilleneceğidir.
 
Dünya bankasının tanımladığı günlük 1 dolar sınırı ve benzeri sınırlar altında yaşayan nüfusun mutlak hacmi 1970-2000 arasında azalmıştır. Bu hacmin dünya nüfusuna oranı da benzer şekilde azalmış görülmektedir (Sala-i Martin, 2006). Yoksulluk ile gelir dağılımında adalet arasında var olan ödünleşimden dolayı, bu dönemde gelir dağılımının bozulduğu tespiti de yanlış olmayacaktır.
 
Yalnız istatistiki olarak değil, diğer açılardan da yakınsama ve ıraksama dinamikleri ele alınmalıdır. Nicel bir yakınsama tespit edilse dahi, diğer etkilerin de analizlere dahil edilmesi gereklidir. Örneğin yaşam standartları, literatürde de geçtiği gibi (Neumayer, 2002), yakınsama analizlerinde dikkate alınması gereken bir öğedir.
 
Yoksullukla mücadele politikaları, neo-liberal politikalar içinde kamunun işlevsiz hale getirilmesiyle etkisiz kalmaktadır. Ayrıca, gelir dağılımı düzeliyor görünürken, yoksulluğun artması söz konusu olabilmektedir. Bu açıdan gelir dağılımı olgusunun dikkatle ele alınması gereklidir (Boratav, 2004).
 
Yoksullukla mücadele politikaları sonucunda, gelir dağılımında adalet sağlanması, harcama eğilimi yüksek görece yoksul kesimlerin daha fazla kaynağa sahip olarak toplam talebi artırmasını sağlar. Bu durum üretim açısından hayati öneme sahiptir. Pazarda değer bulan üretim, yeni üretim için kaynak anlamına gelmektedir (Murphy, Shleifer, Vishny, 1989).
 
Gelir dağılımı ölçümü genel entropi ölçütleriyle yapılmaktadır. Bu yöntemler içine en çok öne çıkan yöntem GİNİ katsayısının hesaplanmasıdır. Türkiye için hesaplanan GİNİ katsayısının yıllar içindeki değişimi Tablo 2’de gösterilmektedir.
 
 
 
GINI katsayısının azalması gelir dağılımında düzelmeyi göstermektedir. Bu bağlamda 2006-2012 döneminde resmi verilere göre gelir grupları arasındaki gelir dağılımı bozukluğu azalmış görülmektedir.
 
Genel bir yorum yapılır ise; kalkınma sürecinde Türkiye için iki önemli alan olan yoksulluk oranları ve gelir dağılımı alanlarında Türkiye olumlu bir tablo çizmektedir. Bu sürecin devam etmesi kalkınma sürecini hızlandırırken, hızlanan kalkınma süreci de yoksulluk ve gelir dağılımı alanlarında daha olumlu tabloların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
 
KAYNAKÇA:
Jenkins, S.P. (1999), "Modelling Household Income Dynamics", Journal of Popul. Economics 13
Lambert, P.J., Ramos, X. (Tarihsiz), "Welfare Comparisons : Sequential Procedures For Heterogeneous Populations", University of York, JEL: D63, I31
Atkinson, A.B., Brandolini, A. (2010), "On Analyzing the World Distribution of Income", The World Bank Economic Review, Vol 24 No. 1
Sen, A. (1979), "Equality of What", The Tanner Lecture on Human Values Dev. At Stanford Univ
Salai-Martin, X. (2006), "The World Dıstrıbutıon Of Income: Falling Poverty and . . . Convergence, Period", The Quarterly Journal of Economics Vol. CXXI Iss. 2
Neumayer, E. (2002), “Beyond income: convergence in living standards, big time”, Structural Change and Economic Dynamics 14
Boratav, K. (2004), “‘Yoksulluk’ Kavramı Üzerine Notlar”, Toplum ve Hekim, Cilt: 19, Sayı:1.
Murphy, K.M., Shleifer, A., Vishny, R. (1989), "Income Distribution, Market Size and Industrialization", Quarterly Journal of Economics, Aug. 1989
http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist Erişim Tarihi: Ağustos 2014
 
 
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram