ISO BELGELENDİRME
Sektörler
İso Belgelendirme
Karbon Ayak İzi Hesalama
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Iklim Değişikliği Müzakereleri

Iklim Değişikliği Müzakereleri

İklim, belirli bir zamanda belirli bir yerin hava durumu ortalaması olarak tanımlanmakta olup bu zaman dilimi bilimsel olarak 30 yıl olarak belirlenmiştir

 

Dünya yaşam süresi boyunca volkanik faaliyetler, galaktik ve orbital varyasyonlar, güneş lekeleri, uzun süreli bulutlanma, orojeni, albedo, atmosferik bozunma, okyanus akıntıları ve fırtınalar gibi etkenler ile iklim değişkenliği ve değişikliğine maruz kalmıştır.       Geçmiş iklimlerin anlaşılması, temel olarak buz içinde hapsolan hava kabarcıklarının gelişmiş analizine dayanır. Bu analiz, havanın atom bileşenlerinin belirlenmesi bazındadır. Yaklaşık 800 bin yıl öncesine kadar güvenilir sonuçlar veren buz karotu, göl çamuru, tortular gibi araştırma yöntemleri, yakındaki yüzyıllar için ise kesin sonuçlar vermektedir. Bu analiz yöntemleri doğrultusunda dünyanın belirli periyotlarla (40.000-100.000 yıl gibi) buz devrine girdiği, iklimde değişiklikler arz ettiği anlaşılmaktadır. Bu değişimler son antroposen döneme kadar yukarıda bahsi geçen doğal değişimler kaynaklıdır. Mevcut iklim değişikliği tehdidi ise insan faaliyetlerinden kaynaklı sera gazları ve bunların geri dönüşüm mekanizmaları nedeniyle oluşmaktadır. Sorumlu sera gazları; karbondioksit (CO2), metan (CH4), azot oksit (N2O), hidroflorokarbonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve sulfürheksafloriddir (SF6). Mezkûr sera gazlarının üretiminden sorumlu temel sektörler ise; enerji, sanayi, ulaştırma, binalar, tarım ve atık olup bu sektörler tarafından sera gazlarının büyük kısmı CO2 formunda üretilmektedir. İklim bilimcilerin sanayi devriminin başlangıcı olarak kabul ettikleri 1750 yılında 280 milyonda parçacık (ppm) olan atmosferdeki karbondioksit birikimi bugün 390 ppm’den fazladır. Bu değer 650 bin yıldır görülmemiş bir rakam olarak göze çarpmaktadır. Diğer bir sera gazı olan metanın oranı ise 1772 milyarda parçacık (ppb) rakamıyla son 420 bin yılın en yüksek rakamı olarak görülmektedir. Azot oksit (N2O) değeri ise 317 ppb ile son 1000 yılın en yüksek oranı olarak gözlemlenmiştir. İnsan kaynaklı emisyonlar yıldan yıla artmaya devam etmekte olup bu emisyonların sonucu olarak 1906’dan beri dünya atmosferinin ortalama sıcaklığı 0,74 ± 0,18oC yükselmiştir. 

Ortalama sıcaklığının artacağı aşikâr olan atmosferin sıcaklık artış miktarının öngörülen en mümkün seviye olan 2oC’de yani atmosferik sera gazı konsantrasyonunun 445-490 ppm seviyesinde tutulması iklim değişikliği müzakere sürecinin de en önemli hedefidir. Küresel konjonktürde başarılması zor olarak görülmesinin yanı sıra 2oC değişimde bile Türkiye’nin de içinde yer alan orta kuşakta kullanılabilir suyun azalması, kuraklığın artması, su stresinin artması, biyoçeşitliliğin azalması, tarımsal verimin azalarak gıda güvenliği ve miktarının azalması, sıtma, dengue vb. hastalıklar taşıyan sineklerin artan sıcaklık ile daha önce görülmeyen yerlerde ortaya çıkması ile hastalığın artması gibi sonuçlar görülebilecektir.          Geçmişten günümüze, gündüz ile gece arasındaki sıcaklık farkı artmış, kıtalar okyanuslardan daha fazla ısınmıştır. Dünyada her geçen yıl; en sıcak, en soğuk veya nadir olaylar açısından en zengin yıl sıralamasında bir önceki yılı geride bırakmaktadır.
Bu negatif gelişmelerin en önemli sebebi olmasına rağmen insanın kendini yok etmeye eğilimli bir tür olmadığı düşünülmektedir. Bu doğrultuda faaliyetlerinin sebep olduğu bu felaketi giderebilmek adına insanlık, 1979 yılında Dünya İklim Konferansı’nın düzenlenmesi ile uluslararası iklim değişikliği müzakere sürecini başlatmıştır. 1988 yılında kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 1990 yılında yayınladığı değerlendirme raporu ışığında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 1992 yılında Rio Zirvesi’nde imzalanmış ve 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin yürütücülüğünü deruhte eden Kyoto Protokolü 1997 yılında imzalanmış ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Kyoto Protokolü’nün taahhüt döneminin sonu olan 2012 sonrası rejimi belirlemek üzere 2007 yılında yeni bir süreç başlatılmış olup 2012 sonrası Kyoto İkinci Taahhüt Dönemine başlanması, 2015 itibariyle yeni bir anlaşmanın gerçekleştirilmiş olması ve bu anlaşmanın 2020’de yürürlüğe girmesi kararları alınmış ve bu bağlamda çalışmalara devam edilmektedir. 
            Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
1992 Rio Dünya Zirvesinde imzalanarak 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi günümüzde 195 üyesi (194 ülke + Avrupa Birliği) ile evrensel bir Sözleşme olmuştur.
Sözleşme ile iklim değişikliğinin bir sorun olduğu kabul edilmiş, gelişmiş ülkelere süreci yönetmek için sorumluluk verilmiş, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği faaliyetlerinin desteklenmesinin önü açılmıştır.


Liste

Taraf

Sorumluluk

Ek-1

OECD + AB + PEGSÜ

Emisyon Azaltımı

Ek-2 

OECD (Türkiye hariç) + AB 15

Teknoloji transferi ve finansal destek sağlama

Ek-1 Dışı

Diğer (Çin, Brezilya, Meksika, Hindistan, Pakistan vb.)

-

İklim değişikliği müzakereleri bağlamında faaliyette olan sözleşme organları; Taraflar Konferansı, Kyoto Protokolü Taraflar Toplantısı olarak hizmet veren Taraflar Konferansı, Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı, Uygulama Yardımcı Organı ve Durban Güçlendirilmiş Eylem Platformu Geçici Çalışma Grubudur. Sözleşmenin bütün taraflarının temsil edildiği Taraflar Konferansı, Sözleşmenin en üst düzey karar verme organıdır.

Sözleşme altında gerçekleştirilen iklim müzakerelerinin önder grupları ise G-77 ve Çin; Küçük Ada Devletleri İttifakı; En az Gelişmiş Ülkeler; Avrupa Birliği; Avustralya, Kanada, İzlanda, Japonya, Yeni Zelanda, Rusya Federasyonu, Ukrayna ve ABD’yi içeren Şemsiye Grup; Meksika, Güney Kore ve İsviçre’yi içeren Çevresel Bütünlük Grubu; Petrol İhraç Eden Ülkeler Kuruluşu (OPEC); Merkez Asya, Kafkas ülkeleri, Arnavutluk ve Moldova’dan oluşan CACAM ve Arap Ligidir.

Kyoto Protokolü
1997 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde gerçekleştirilen 3’üncü Taraflar Konferansı’nda imzalanan Protokol 1990 küresel emisyonunun % 55’ine sahip 55 ülkenin imzası şartının 2005 yılında Rusya Federasyonu’nun Protokolü imzalaması ile sağlanmasına binaen 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin uygulayıcısı niteliğindeki Protokol, gelişmiş ülkelere sorumluluklarını ortak fakat farklılaşmış sorumluluklar ilkesine binaen vermiştir.


Liste

Ülke

Sorumluluk

Ek – B

Ek – 1 Ülkeleri 
(Türkiye ve Beyaz Rusya dışında)

1990 seviyesine göre 2008-2012 taahhüt döneminde % 5,2 azaltım

            Protokol ayrıca, emisyon ticareti, temiz kalkınma mekanizması ve ortak uygulama olmak üzere esnek piyasa bazlı mekanizmalarını ve uyum mekanizmasını tanımlamıştır.

Emisyon Ticareti 
Kyoto Protokolü altında Ek B listesinde yer alan gelişmiş ülkelerden oluşan Sözleşme Tarafları emisyonlarını azaltma veya sınırlandırma hedeflerine sahiptirler. Bu hedefler 2008-2012 taahhüt dönemi için izin verilen emisyonlar veya tahsislendirilmiş miktar seviyesinde tanımlanmışlardır. 
Protokolün 17’nci Maddesi ile oluşturulan Emisyon ticareti kendilerine izin verilen emisyon miktarını aşmayan ülkelerin aşmadıkları kısmı emisyon sınırını aşan ülkelere satma hakkı tanımaktadır. 
Dünya Bankası rakamları ile 2011 yılında 10 milyar 218 milyon ton CO2 eşdeğeri hacmi sahip olan küresel karbon pazarı 176 milyar Dolar değere sahiptir. Pazarın hacminin % 76’sını ve değerinin % 84’ünü Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi oluşturmuştur.

Temiz Kalkınma Mekanizması
Protokolün 12’nci Maddesinde tanımlanan Temiz Kalkınma Mekanizması Protokolün Ek B listesinde yer alan taraflara emisyon azaltım projelerini gelişmekte olan ülkelerde uygulanmasına izin vermektedir. Bu projelerle, her biri 1 ton CO2 eşiti olan ve Kyoto hedeflerini karşılamada sayılabilecek olan satılabilir sertifikalandırılmış emisyon azaltım kredileri sağlanmaktadır.

Kırsal kesimde güneş panelleri ile elektrik üretimi ve enerji verimli buhar kazanı kurulumu gibi çalışmalar Temiz Kalkınma Mekanizması projelerine örnek olarak verilebilir. Temiz Kalkınma Mekanizmasına kayıtlı 6755 proje bulunmaktadır.

Ortak Uygulama
            Protokolün 6’ıncı Maddesinde tanımlanan Ortak Uygulama Mekanizması Protokolün Ek B listesinde yer alan Taraflara diğer Ek B Tarafında emisyon azaltımı projesi uygulama hakkı tanımaktadır. Bu projeler sonucunda her biri 1 ton CO2 eşiti olan ve Kyoto hedeflerini karşılamada sayılabilecek emisyon azaltım birimleri kazanılır.

2012-Sonrası Rejim
2012 sonrası rejimi belirlemek adına Bali Yol Haritası, 2007 yılında düzenlenen 13’üncü Taraflar Konferansında hazırlanmıştır. Yol Haritası ile 2012 sonrası yürürlükte olacak bir anlaşmanın 2009 yılında imzalanması planlanmıştır. Yeni yol haritasında sürecin ortak vizyon, azaltım, uyum, teknoloji ve finans olmak üzere 5 yapı taşının altında ilerlemesi kararlaştırılmıştır. Daha sonra 6’ıncı yapı taşı olarak kapasite inşası eklenmiştir.

2009 yılında Kopenhag’da gerçekleştirilen 15’inci Taraflar Konferansında, evrensel bir oy birliği sağlanamayarak 2012-sonrası rejimi belirleyecek anlaşma imzalanamasa da Kopenhag Mutabakatı ile iklim değişikliği politikaları en üst politik seviyeye çıkarılmıştır. Artan ortalama küresel sıcaklığın 2°C’nin altında tutulması; 2020 sonrası için Ek-1 ülkelerinin sera gazı emisyonu azaltım hedeflerini, Ek-1 Dışı ülkelerin ise ulusal programlarına uygun azaltım faaliyetlerini (NAMA) bildirmesi; Afrika, Az Gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletlerinin uyum faaliyetlerinin finansmanına öncelik verilmesi; gelişmekte olan ülkelerin uyum ve azaltım faaliyetlerinin finansmanı için 2010-2012 periyodunda 30 milyar Dolar, 2012-2020 arasında yıllık 100 milyar Dolar kaynak sağlaması; “Kopenhag Yeşil Çevre Fonu”nun oluşturulması ve 2015 yılında bu mutabakatın uygulanmasına yönelik değerlendirme yapılması kararları alınmıştır.
2010 yılında Kankun’da gerçekleştirilen 16’ıncı Taraflar Konferansı sonucunda Kankun Anlaşması olarak adlandırılan kararlar ile Teknoloji Mekanizması, Yeşil İklim Fonu başta olmak üzere Kopenhag’da kurulan çerçeve kapsamında ilerleme kaydedilmiştir.

2020-Sonrası Rejim
Kyoto Protokolü’nün ikinci taahhüt dönemine geçilmesi ve Kyoto sonrası için 2020 yılında yürürlüğe girecek yeni anlaşmanın 2015 yılına kadar imzalanması, 2011 tarihinde Durban’da gerçekleştirilen 17’inci Taraflar Konferansı ile kararlaştırılmıştır. Bu bağlamda, yeni protokolü hazırlamak üzere Gelişmiş Eylem için Durban Platformu Geçici Çalışma Grubu kurulmuştur.

18’inci Taraflar Konferansı Doha’da gerçekleştirilmiştir. Doha’da Durban kararı pekiştirilmiş olup Kyoto Protokolü altında yer alan esneklik mekanizmalarının da devamı hususunda mutabık kalınmış ve yeni anlaşma için taslak müzakere notunun 2014 yılı sonuna kadar bitirilmesine, 2013 yılı içerisinde birçok üst düzey katılımlı toplantılar yapılmasına karar verilmiştir.

BMİDÇS Mekanizmalarında gelinen son noktaya baktığımızda, Temiz Kalkınma Mekanizması özelinde; mekanizmanın devam etmesi kararının yanı sıra 1 Ocak 2013 itibari ile Protokolün ikinci taahhüt döneminde azaltım taahhüdü bulunmayan ülkelerin Mekanizmadan yararlanamaması ve Protokolün birinci taahhüt döneminden sertifikalandırılmış emisyon azaltım birimlerinin yalnızca % 2,5’inin ikinci döneme aktarılması kararlaştırılmıştır. Kyoto Protokolü’nün ilk taahhüt döneminde Protokolü imzalamasına rağmen Parlamentosundan onay alamayıp Protokol dışında kalan ABD, ikinci taahhüt döneminde de yer almayacaktır. ABD’nin yanı sıra Rusya, Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda da Kyoto Protokolünün ikinci taahhüt döneminde yükümlülük almamışlardır.           

Ulusal Programlara Uygun Azaltım Faaliyetleri (NAMA) Sicili şümulünde baktığımızda; gelişmekte olan ülkelerin NAMA projelerini sicile işlemesi, NAMA’lar için gelişmiş ülkelerin ve Küresel Çevre Fonu, Yeşil İklim Fonu, iki taraflı ve çok taraflı kurumların teknik ve finansal destek sağlaması kararlaştırılmıştır. Doha itibari ile sicile kayıtlı 8 NAMA projesi ile 13.5 milyon Dolar destek talep edilmekte olup İngiltere ve Almanya tarafından gelişmekte olan ülkelere NAMA geliştirmeleri için 70 milyon Euro destek ilan edilmiştir. 

Teknoloji Mekanizması Özelinde;
“Bali Yol Haritası”nın yapıtaşlarından biri olan “Teknolojilerin Geliştirilmesi ve Transferi” kapsamında bir Teknoloji Mekanizmasının kurulması kararı 2009 tarihli 15’inci Taraflar Konferansında alınmıştır. Planlanan Mekanizma, Kankun’da gerçekleştirilen 2010 tarihli 16’ıncı “COP”da kurulmuştur. 1/CP.16 sayılı “COP” kararı ile kurulmuş olan Teknoloji Mekanizması, Teknoloji İcra Komitesi (Technology Executive Committee - TEC) ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı (Climate Technology Centre and Network - CTCN) olmak üzere iki organdan oluşturulmuştur.

İklim Değişikliği Müzakereleri ve Türkiye
Türkiye; BMİDÇS’ye 2004 yılında ve Kyoto Protokolü’ne 2009 yılında taraf olmuş, ancak, Kyoto Protokolü’nün ilk uygulama döneminin bittiği 2012 tarihine kadar sayısal bir emisyon azaltım ve sınırlama hedefi almamıştır. Türkiye paralel olarak önümüzdeki dönemde de herhangi azaltım taahhüdünde bulunmayacaktır.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Müzakere Süreci kapsamında 2001 yılında Marakeş’de gerçekleştirilen 7’nci Taraflar Konferansında alınan 26/CP.7, 2010 yılında Kankun’da gerçekleştirilen 16’ncı Taraflar Konferansında alınan 1/CP.16, 2011 yılında Durban’da gerçekleştirilen 17’nci Taraflar Konferansında alınan 2/CP.17 ve 2012 yılında Doha’da gerçekleştirilen 18’inci Taraflar Konferansında alınan 1/CP.18 sayılı kararlar doğrultusunda Türkiye’nin; Sözleşmenin Ek-1 ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu kesinleştirilmiş, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapacağı çalışmaların finansman, teknoloji transferi, kapasite geliştirme ihtiyacına yönelik Sekretarya’nın çalışma yapmasının önünü açmıştır.

Kyoto Protokolü esneklik mekanizmaları olan Emisyon Ticareti, Temiz Kalkınma Mekanizması ve Ortak Uygulama’dan faydalanamayan Türkiye 16.329.814 ton CO2 eşleniği yıllık sera gazı azaltım potansiyeline sahip 218 proje ile gönüllü karbon piyasasında faaliyet göstermektedir.  


Piyasa Ekonomisine Geçiş Ülkeleri

 

Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram