Tuğba DİNÇBAŞ / Şube Müdürü T. -Sanayi Genel Müdürlüğü
Son yıllarda başta çevresel sorunların ve toplumsal beklentilerin artması sonucunda işletmeler çevre performanslarını iyileştirmeye başlamışlardır. Şirket çevreciliğine geçiş olarak görülen bu noktada çevresel faaliyetlerin; rekabet gücünü artırması ve değişen toplumsal normlara uyum sağlanmasına yardımcı olması önemli bir itici güç olarak ortaya çıkmaktadır. Değişen koşullar işletmelerin yönetim uygulamalarına ve karar mekanizmalarına sürdürülebilirlik, çevre koruma ve doğal kaynakların rasyonel kullanımı gibi konuları dahil etmelerine yol açmıştır.
Yeni Dönemde Çevre-Sanayi-Toplum Etkileşimi
Çevre ve sanayi ilişkisi kapsamındaki tüm gelişmeler sonucunda geçen yüzyılda sanayinin çevre tahribatının kilit aktörü olmasının yanında yeni teknolojilerin, ürünlerin ve proseslerin geliştirilmesine ilişkin sorunun çözümünde de bir parça olacağı, karar vericiler ve sanayiciler tarafından fark edilmiştir. Ayrıca sosyal ve çevresel risk taşıyan konuların inovasyon için ciddi fırsat yarattığı da unutulmamalıdır. Çevre bakış açısına sahip olan ve bu konudan avantaj yaratan işletmelerin daha inovatif, girişimci, daha vizyoner, daha rekabetçi, yasaların ötesine geçebilen, beklenmedik durumlara karşı daha tedbirli ve kriz yönetiminde, yeni fırsatlar geliştirmede ve müşteri beklentilerini karşılamada daha başarılı oldukları belirtilmektedir (Esty ve Winston, 2008:35).
Dünyada çevreye yönelik geliştirilen ürün ve teknoloji pazarları önemli bir büyüklüğe ulaşmaktadır. Gelecek 10-15 yıl içinde ihtiyaç duyulacak ürünlerin %50’sinin hala keşfedilmediği öngörüsü düşünüldüğünde pazarın potansiyeli daha net ortaya çıkmaktadır. Enerji ve kaynak verimliliği ve atık sektörü hacmi mevcut küresel ilaç ve bilgi teknolojileri (IT) endüstri pazarının hacimleri ile eşdeğerdir. 2007 yılında ise küresel çevresel ürün ve hizmetler pazarı yaklaşık 1.000 milyar Euro olmuştur. Alman Roland Berger Strategy Danışmanlık ve Araştırma Merkezinin araştırmasına göre bu rakam 2020 yılında 2.200 Milyar Euro olacaktır Bu pazarlar istihdam gibi konularda da katma değer sağlamaktadır. Örneğin Almanya’dayeşil istihdamda büyük bir artış görülmektedir. Ülke için yapılan araştırmalara göre 2020 yılında yeşil sektörlerde istihdam edilecek kişi sayısı makine veya otomotiv endüstrisinden daha fazla olacaktır (UNIDO, 2011).
Tüm bu gelişmeler ışığında işletmelerden beklentiler paydaşlarının artması ile genişlemiştir. 23 ülkede 25.000 kişi üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre insanlar, işletmelerin kar gütme, yasalara uyma, vergilerini düzgün bir şekilde verme ve istihdam yaratma gibi amaçlarının dışında yüksek etik standartları oluşturmalarını, herkes için daha iyi bir toplum yaratmaya yardımcı olmalarını bekliyor. Bu beklentiler içinde çalışan sağlığı ve güvenliği, çalışanlara adil muamele, yolsuzluğun önlenmesi ve çevrenin korunması en ön sırada gelmektedir. Tüm bu konular sürdürülebilirliğin ekonomik-sosyal-çevresel çerçevesinde de yer almaktadır. Şekil 1’de de görüldüğü üzere yıllar içinde toplumun işletmelerden beklentisi değişmiş, artmış ve işletmeler de çeşitli yöntemlerle bu talebe cevap vermiştir (Hitchcock ve Willard, 2006, s.12).