ISO BELGELENDİRME
Sektörler
İso Belgelendirme
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Karbon Ayak İzi Hesalama
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Sera Gazı Azaltımı: Sanayi İçin Tehdit mi, Fırsat mı?

Sera Gazı Azaltımı: Sanayi İçin Tehdit mi, Fırsat mı?

Sera gazı azaltımını bir tehdit olarak değil, özellikle de bu tür yatırımlar için kullanılacak pek çok uluslararası kaynak mevcutken bir fırsat olarak tanımlamak daha doğru olacaktır

Dr. Bilgin HİLMİOĞLU / Başuzman Araştırmacı TÜBİTAK Marmara Araştırma Enstitüsü Çevre Enstitüsü

 

Osmanlı Devletinin son yıllarında ilk tohumlarını attığı (Hereke ve Paşabahçe´deki fabrikalar)  ülkemiz sanayisinin gelişimi; araya iki dünya savaşı ve ekonomik krizler girmesi ile dönem dönem duraklamalar yaşasa da ivmesini artırarak sürdürmektedir. 80´li yıllarda dünya ile bütünleşme ve piyasa ekonomisine uyum sürecinin başlaması sanayi gelişimini de olumlu yönde etkilemiştir. Bu süreçte artan ihracat içindeki sanayi mamullerinin de oranı gittikçe artmaya başlamıştır. Özellikle 2000´li yıllarda hem küresel ekonomik koşullar, hem de ülkemiz ekonomisi önemli gelişme göstermiştir. Son on yıldaki sürekli büyüme Türkiye´yi dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisi arasına yerleştirmiştir. Bu büyümenin önemli bileşenlerinden biri ise sınai üretimdir. Örneğin, 2011 yılı ihracatının % 54,4´ünü sanayi ürünleri oluşturmaktadır.

2000´li yıllarda gerçekleşen ekonomik atılımlar yanında ülkemiz aynı zamanda yapısal bir reform sürecine girmiştir. Yapısal reformlar yanında dünya ile bütünleşme alanında da ciddi atılımlar gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte pek çok uluslararası sözleşmeye de taraf olunmuştur. Bunlardan çevre alanında en önemlileri Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü´dür. 
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi´nin amacı sera gazı salınımlarının iklim üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek ve belirli bir düzeyde tutulmasını sağlamaktır.
Yükümlülük süresi 2012 yılında sona eren ve yenisi için müzakereleri halen devam eden ve hukuki bağlayıcılığı da bulunan Kyoto Protokolü´nün ise amacı sera gazı salınımlarının azaltılmasını veya sınırlandırılmasını sağlamaktır.

Sera gazlarının sınırlandırılması veya azaltılması, hangi seçenek söz konusu olursa olsun, sanayi tesisleri tek tek ele alındığında bir sorumluluk gibi gözükmektedir. Peki bu durum mali açıdan ele alındığında sanayiye ek bir mali yük mü getirmekte, yoksa bir fırsat mı sunmaktadır? Bu sorunun cevabı en iyi şekilde sera gazı kaynakları ve alınabilecek önlemler değerlendirilerek verilebilir. 
Bir sanayi tesisindeki sera gazı kaynaklarını; hammadde, süreç ve enerji kullanımı olmak üzere üç ana başlık altında toplamak mümkündür.

Sera gazı salınımına neden olan hammaddelerin (örn. karbonatlı bileşikler) yerine daha az sera gazı salınımı olan veya hiç sera gazı salınımı olmayan  hammaddelerin kullanılması ile salınımlar azaltılabilir. Ancak, bu tür hammaddelerin bulunması ve ürün kalitesine etki etmeyecek şekilde sürece entegrasyonu kolay değildir. Dolayısıyla, bu yöntem çoğu zaman karşımıza bir seçenek olarak çıkmamaktadır.
Üretim süreçlerinde sera gazı salınımının iki ana kaynağı kayıp ve kaçaklar ile sürecin ihtiyacı olan enerji kullanımıdır. Özellikle sera gazı salınımına neden olan hammaddelerin kullanılması durumunda (örn. hidrokarbon bileşikleri) süreçteki kayıp ve kaçakların engellenmesi doğrudan sera gazı azaltımı anlamına gelmektedir. Süreç seçiminde enerji ihtiyacı daha az olan süreç/teknolojilerin tercih edilmesi veya bunlara geçilmesi de sera gazı azaltımı sağlamaktadır.

Üçüncü ana başlık olan enerji kullanımı ele alındığında, atık ısıların değerlendirilmesi, fırınlardan olan ısı kayıplarının azaltılması, elektrik sisteminde (panolar, hatlar, motorlar vb.) iyileştirmeler yapılması gibi yöntemlerle enerji etüdlerinin gerçekleştirilmesi sonucunda tesiste kullanılan enerji miktarının azaltılması da mümkündür.

Sera gazı azaltımına yukarıda sayılan üç ana başlık göz önünde bulundurularak bakıldığında azaltımın aslında kayıp kaçakları önlemek, uygun süreçler ve uygun hammaddeler seçmek ve enerji tüketimini en aza indirmek anlamına geldiği söylenebilir. Enerji harcamalarının sanayinin büyük bir çoğunluğu için en yüksek maliyet kalemi olduğu göz önüne alındığında enerji kullanımındaki düşüş doğrudan üretim maliyetlerindeki düşüş anlamına gelmektedir.

Sonuç olarak sera gazı azaltımı aslında sanayinin en uygun koşullarda, diğer bir deyişle en düşük maliyetle çalışması anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla sera gazı azaltımını bir tehdit olarak değil, özellikle de bu tür yatırımlar için kullanılacak pek çok uluslararası kaynak mevcutken bir fırsat olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.

 

Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram