ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Karbon Ayak İzi Hesalama
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
İso Belgelendirme
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Kamu-Üniversite-Sanayi Sarmalı ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri

Kamu-Üniversite-Sanayi Sarmalı ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri

M. Fatih AYCAN - Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Prof. Dr. Ulvi ŞEKER - Bakan Danışmanı

 

ÖZET
Üniversite ve sanayinin imkânlarının kamu eliyle birleştirilerek ortak fayda sağlama anlayışının esas alındığı Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği mekanizması, ülkelerin kalkınmasında önemli bir yer tutmaktadır. Kamu, üniversite ve sanayinin bir araya gelmesinde ortaya atılan ve büyük kabul gören üçlü sarmal modeli, kurgu olarak oldukça ileri seviyede işbirliğine imkân tanımaktadır. Ar-Ge ve inovasyon kavramları çerçevesinde bilim ve teknoloji faaliyetlerinin yürütüldüğü ve girişimcilerin Ar-Ge ile buluşturulduğu Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin (TGB); bu sarmalın merkezinde yer aldığı kabul edilmektedir. TGB’ler, teknoloji tabanlı işletmelerin oluşumu ve var olan işletmelerin gelişmesinin gerçekleştiği, üniversiteler ve araştırma kuruluşlarındaki bilimsel çalışma sonuçlarının uygulamaya aktarılmasındaki en önemli ve etkili mekanizmalar olarak işlev görmelerinden dolayı ülke kalkınmasında büyük rol oynamaktadır. Bu çalışmada; üçlü sarmal modeli ve TGB’ler arasındaki ilişki ile bu bütünün ülke kalkınmasındaki rolüne değinilmiştir.

Giriş
Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği (KÜSİ), sanayi ve üniversitenin imkânlarının kamu eliyle birleştirilerek, karşılıklı bir etkileşim ve bütünlük içerisinde bilimsel, teknolojik ve ekonomik olarak tarafların daha iyi seviyelere ulaşması için yapılan sistemli çalışmaların bütünü olarak tanımlanmaktadır. Bilim ve teknoloji politikalarının uygulanmasında temel araçlardan olan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri; Ar-Ge, inovasyon ve rekabetçilik kavramlarının hayata geçtiği en somut KÜSİ örneği olarak kabul edilmektedir. İlk örneklerine 1950’li yıllarda rastlanan bölgelerin, bilim ve teknolojinin hızlı gelişmesi ve bu gelişmenin beraberinde sanayiyi de tetiklemesi ile sayıları ve önemleri her geçen gün artış göstermektedir.

Sarmalın tarafları olan üniversite, sanayi ve kamu arasında kurulan başarılı birliktelik ve bütünlük; ülke kaynaklarının tasarruflu kullanılması, Ar-Ge çalışmalarının artırılması, rekabetçilik anlayışının benimsenmesi ve ülkenin teknoloji seviyesinin yükselmesinde önemli bir yapı taşı olarak görülmektedir. Sarmalın merkezinde yer alan TGB’ler ise bu noktada ülkelerin söz konusu hedeflere ulaşması yolunda en etkili mekanizmalardır. Üniversiteler bünyesinde sanayinin kabiliyetini ve teknoloji seviyesini artırmak amacıyla kamu eliyle kurulan TGB’ler; üretilen bilginin ticarileşerek ekonomik değere dönüştüğü araştırma bölgeleri olarak ihdas edilmektedir. Kamu, üniversite ve sanayinin bir araya geldiği üçlü sarmal modelde TGB’lerin yeri ve ülke kalkınmasında sahip oldukları potansiyelin ortaya konulması, kalkınma politikalarının bu kapsamda oluşturulması ve uygulamaya konulması büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmayla, üçlü sarmalın merkezinde yer aldığı kabul edilen TGB’lerin ülke kalkınmasındaki etkisi değerlendirilmiştir.

Üçlü Sarmal Modeli
Yirminci yüzyılın ortalarına kadar üniversiteler sadece bilgi üreten kurumlar olarak faaliyet gösterirken, devlet bu süreçte kamu yararını gözeterek üniversitelere maddi destekte bulunmuş ve sonraki süreci tamamen üniversitelerin kendi iradelerine bırakmıştır. Diğer yandan sanayi ise geleneksel üretim anlayışını benimsemiş ve kitle üretimine önem vermiştir. Geleneksel üretimin rekabet edebilirlik açısından geri planda kalması üretim maliyetlerinin yükselmesine neden olduğundan, bilgi ve teknolojiye dayalı üretim etkin hale gelmesine zemin hazırlamıştır. Küreselleşen dünyada ülkeler, sanayi toplumu yapısından sıyrılarak bilim toplumu yapısına geçmeye başlamış ve bu dönüşüm rekabet, Ar-Ge ve inovasyon ihtiyacını da beraberinde getirmiştir (Aycan et al, 2013). 1990’lı yıllara gelindiğinde bilim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişmeler; küresel rekabet ve teknoloji tabanlı kalkınmayı etkin hale getirmiştir. Bu durum üniversite, sanayi ve kamu arasındaki klasik birlikteliğin yetersiz kalmasına neden olmuştur. Geçmiş yıllarda benimsenen doğrusal süreç modeli yerine; üniversite, sanayi ve devlet yakınlaşmasını tetikleyen ve tarafların birbirlerine daha fazla ihtiyaç duyduğu modeller kabul görmeye başlamıştır (Coşkunoğlu, 2011). Bu dönemde ortaya çıkan ve üçlü sarmal modeli olarak kabul gören yöntem, işbirliği yöntemlerinin şekillenmesinde model olmuştur. Henry Etzkowitz’in DNA yapısının çift sarmalındaki benzeşimden ilham alarak ortaya koyduğu model; üniversite, sanayi ve kamunun birbirleriyle daha yakın etkileşim içerisinde olmalarını ve karşılıklı işbirliğini öngörmektedir (Etzkowitz, 2002). Bu modelde; üniversiteler bilginin ve bilimsel ilerlemenin kaynağını oluştururken; sanayi, yeni teknolojinin kullanıcısı ve pazarlayıcısı konumunda; kamu ise bu etkileşimde yürütülen araştırma faaliyetlerin finanse edilmesi ve organizasyon görevini üstlenmiştir. Günümüzde birçok ülke tarafından tercih edilen bu model, kurgu olarak oldukça ileri seviyede işbirliğine imkân vermektedir. Geçmiş dönemlerde uygulanmaya çalışılan yöntemlerde genel anlayış; taraflardan birine ait çıktı, bir diğeri için girdi olarak kabul edilirken, üçlü sarmal modelde ise taraflar arasında kurumsal ilişkiler inşa ederek bilginin ortak sermaye olarak kullanılması öngörülmektedir (Kılıç et al, 2011). Etzkowitz tarafından ortaya atılan sarmal modelin şematik gösterimi Şekil 1’de verilmiştir.

Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram