Blog / Türkiye?nin Sanayi Üretimi, Sanayi Stratejisi Ve Sektörel Stratejilerde Yer Alan Hedeflere Paralel O
Türkiye’nin Sanayi Üretimi, Sanayi Stratejisi Ve Sektörel Stratejilerde Yer Alan Hedeflere Paralel Olarak Artış Göstermektedir
Prof. Dr. Ersan ASLAN - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Türkiye’nin Sanayi Üretimi, Sanayi Stratejisi Ve Sektörel Stratejilerde Yer Alan Hedeflere Paralel Olarak Artış Göstermektedir
Ülkemizin, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alma, GSMH’yi 2 trilyon dolara, kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolar seviyesine, dış ticaret hacmini 1 trilyon dolara ve ihracatı 500 milyar dolara çıkarma hedefleri doğrultusunda Bakanlık olarak amacımız; “Türk sanayisinin rekabet gücünü ve verimliliğini artırarak, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojiye dayalı ürünlerin üretildiği, istihdam sorununu çözmüş, nitelikli işgücüne sahip, ürün ve hizmet kalitesini geliştirmiş ve aynı zamanda topluma ve çevreye duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmaktır.”
Söz konusu hedefler, ekonominin lokomotifi olarak tanımlayabileceğimiz ve bugün itibariyle ihracatımızın yüzde 94’ünü sağlayan imalat sanayinin öncülüğünde gerçekleşecektir.
Bu çerçevede Türkiye’nin makro ekonomik alanda gerçekleştirdiği yapısal reformları, benzer şekilde sanayide, bunun da ötesinde sektörel alanda ve hatta gerektiğinde belirli ürün grupları özelinde gerçekleştirmesi gerekmektedir. Makro alanda sağlanan başarıların, reel sektöre daha fazla yansıtılarak rekabet gücümüzü artıracak mikro reformlara odaklanılması büyük önem arz etmektedir.
Ekonomide önemli olan kısa dönemli başarılardan ziyade, uzun süreli sürdürülebilir programlardır. Sanayideki üretim yapımızı, işgücü ve enerji yoğun üretimden bilgi ve teknoloji yoğun üretime dönüştürerek üretimde katma değeri artırmanın yolu, belirli stratejileri uygulamaktan geçmektedir. Sanayinin yapısal dönüşümünün gerçekleştirilmesine katkı sağlamak ve yönlendirmek amacıyla üst düzey plan ve programlarda stratejik planlama yaklaşımı benimsenmiştir. Strateji belgeleri ile sanayi alanındaki öncelikler sistematik olarak belirlenmekte ve bu öncelikler için yol haritaları oluşturulmaktadır.
635 Sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde; kalkınma planları ve yıllık programlardaki ilke, hedef ve politikalar doğrultusunda sanayi politika ve stratejilerinin hazırlanması ve uygulanması görevi Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.
İlk olarak Türkiye Sanayi Stratejisi ile başlayan süreç, sektörel stratejilerle ivme kazanmış, bugün itibariyle çok önemli bir kapasiteye ulaşılmıştır.
Sanayi Stratejisi, belirlenmiş uzun vadeli vizyon, genel amaç ve stratejik hedefler doğrultusunda sanayinin ve sektörlerin rekabet gücünü artırmak üzere; yapısal dönüşümü yönlendirmeye ve desteklemeye katkı verecek, Avrupa Birliğindeki sanayi politikası yaklaşımlarıyla uyumlu, Türk sanayisinin güçlü ve zayıf yönleri ile sahip olduğu fırsatlar ve karşı karşıya kaldığı tehditler sonucu oluşturulan bir politika çerçevesini içermektedir. Bu politika çerçevesi, yatay ve sektörel politikalar olmak üzere iki temel üzerine oturmaktadır.
2011-2014 yıllarını kapsayan ve uygulama dönemi devam eden Türkiye Sanayi Stratejisi;
*Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılmasını,
*Düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanmasını,
*Becerilerini sürekli geliştirebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının artırılmasını hedeflemektedir.
Katılımcı bir yaklaşımla hazırlanan Sanayi Stratejisi ve sektörel strateji belgelerinin uygulama süreçleri de en az hazırlık süreçleri kadar titizlikle yürütülmektedir. Eylemlerin sorumlu ve ilgili kuruluşları bir araya getirilerek hedeflere ne kadar yaklaşıldığı değerlendirilmekte ve süreçte karşılaşılan sorunlara yönelik çözümler üretilmektedir.
Stratejilerin uygulama süreçlerinde gerçekleştirilen çalışmaların sanayi sektörüne ve ekonomiye yansımaları takip edilmekte, başta makro göstergeler olmak üzere sanayi özelinde üretilen veriler yakından izlenmektedir.
Makro göstergeler açısından Türkiye ekonomisi, 2013 yılı ilk çeyreğinde yüzde 3 büyüme kaydetmiştir. Yılın ilk çeyreğinde üretim yöntemiyle GSYH, geçen yılın aynı çeyreğine göre cari fiyatlarla yüzde 9,5’lik artışla 357 milyar 854 milyon liraya yükselmiştir.
2012 yılında zayıf seyreden özel nihai tüketim harcamaları ve kamu yatırımları bu yılın ilk çeyreğinde büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. İmalat sanayinin ilk çeyrek büyümesi ise yüzde 2,8 olarak gerçekleşmiştir.
2013 yılında Türkiye ekonomisi, kontrollü bir şekilde geçen yıl elde edilen kazanımları koruyarak büyümektedir.
İmalat sanayinde kapasite kullanım oranı, 2013 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 0,7 puan artarak yüzde 75,5 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi verilerine göre, imalat sanayi 2013 yılı ilk çeyrek artışı ortalaması yüzde 4,2’dir. Söz konusu rakam, 2013 yılı büyüme hedefini imalat sanayi açısından karşılamaktadır.
Sonuç olarak Türkiye’nin sanayi üretimi, sanayi stratejisi ve sektörel stratejilerde yer alan politika ve hedeflere paralel olarak artış trendini devam ettirmekte ve sanayi üretimindeki gerçekleşme rakamları Türkiye’nin makro hedefleriyle de uyumlu bir tablo göstermektedir.
Önümüzdeki süreçte Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi’nde yer alan “Ülkemizin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olma” vizyonu çerçevesinde; daha yüksek katma değer yaratan ve yüksek teknoloji üretimine ağırlık veren, becerilerini sürekli geliştirebilen, bölgesel dinamiklerin ekonomiye katkısının ve girdi tedarikinde etkinliğin artırıldığı, yatırım ve ara mallarında ithalat bağımlılığının azaltıldığı bir sanayi yapısı hedeflenmekte ve tüm çalışmalarımız firmalarımızın küresel rekabet gücünü en üst seviyelere taşımak üzerine yoğunlaşmaktadır.