ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Karbon Ayak İzi Hesalama
İso Belgelendirme
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
Blog / Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi Adım Adım Uygulanıyor
Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi Adım Adım Uygulanıyor
 
Nuriye Güzin ŞAHİN - Yüksek Kimya Mühendisi Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi Adım Adım Uygulanıyor
 
 
 
İmalat sanayinin alt sektörlerinden olan kimya sanayi tarafından üretilen (plastikten kozmetiğe, ilaçlardan boyalara) ürünlerin % 30’u doğrudan tüketiciye ulaşırken % 70’i ise diğer sektörlerde (tekstil, elektrikli eşya, metal, madeni ürünler, inşaat, otomotiv, kâğıt, hizmet sektörü) ara malları veya hammadde olarak kullanılmaktadır. Bu özelliği nedeniyle kimya sanayi hem tüketicilere yönelik hem de diğer sektörler için vazgeçilmez öneme sahip bir sanayi dalıdır.
 
Kimya sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Sektör, temizlik ürünleri, boya, kozmetik ürünleri, ilaçlar gibi tüketim mallarının yanı sıra, tarım sektörü için gübreler ve tarım ilaçları, kimya sanayinin de dâhil olduğu imalat sanayinin ihtiyaç duyduğu organik ve inorganik kimyasallar, boyalar, laboratuar kimyasalları, termo plastikler ve benzeri ürünleri üretmektedir.
 
Türkiye 2023 vizyonu, Cumhuriyetimizin 100´üncü yılı olan 2023 yılında, yıllık 500 milyar dolar ihracat yapmayı ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflemektedir. 500 milyar dolarlık ihracattan kimya sektörüne düşen pay 50 milyar dolardır. Kimya sektöründe 2002 yılında 3 milyar dolar olan ihracat, her yıl ortalama % 18,9 artarak, 2012 yılında 14 milyar dolara ulaşmıştır. Geçmiş dönemlerde yapılan yıllık ihracat artış oranlarına bakarak 50 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağımızı söylemek mümkündür. Küresel kriz ve yapısal sorunlar dolayısıyla 2012 yılında sektörün ihracatı bir önceki yıla göre ancak %5,9 oranında artmıştır. Bu durgunluk önümüzdeki yıllarda da devam ederse sektörün 2023 hedefine ulaşması mümkün görülmemektedir. Hedefimize ulaşabilmek için sanayimizin yapısal dönüşüme ihtiyacı bulunmaktadır.
 
Bu değişimle; üniversite-sanayi işbirliği ve Ar- Ge çalışmalarına ağırlık vererek yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünleri üreten ve satan bir sanayi yapısı oluşturmak amaçlanmıştır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için stratejik planlama yaklaşımı benimsenmiştir. Stratejik Planlama çalışmaları kapsamında sektöre yönelik olarak strateji belgesi ve eylem planları hazırlanmıştır.
 
Strateji belgesinin hazırlanmasındaki temel amaç sektördeki paydaşlarla birlikte sektörün sorunlarına çözüm olacak önlemlerin bir an önce alınmasını sağlamaktır. Strateji belgesinde yer alan hedef ve eylemleri daha iyi anlayabilmek için sektörün yapısal sorunlarından bir kısmının irdelenmesinde yarar vardır.
 
Kimya sektörü, sanayi sektörleri arasında en fazla ithalat yapan sektördür. Yurt içi üretimin yetersizliği, sanayiciyi ithalata yönlendiren en önemli faktördür. Kimya sektöründe ithalatı yapılan ara mallara baktığımız zaman büyük bir bölümünü petrokimyasal ürünlerin oluşturduğu görülmektedir. Petrokimyasal ürünlerin ithalatında son beş yılda miktar bazında polimerlerde %35, Elyaf hammaddelerinde %18, Lastik hammaddelerinde %47 ve diğer petrokimyasal ürünlerde %31 oranında artış olmuştur.
 
2023 yılında; 2012 yılında 4 milyon ton olan polimer talebinin, %169 artışla 11 milyon ton, 690 bin ton olan elyaf hammadde talebinin, %8 artışla 742 bin ton, 216 bin ton olan lastik hammadde talebinin %179 artışla 603 bin ton olması beklenmektedir.
 
Türkiye Petrokimya Sektörünün en önemli sorunu, hızla artan yurtiçi talebe karşın, yatırımların çok sınırlı yapılmasından dolayı yurtiçi üretim arzının son derece yetersiz kalmasıdır. Bu ise bir yandan sektörün hem yurtiçindeki hem de Dünyadaki rakipleri karşısında rekabet gücünü olumsuz yönde etkilerken, diğer taraftan da çok yüksek olan petrokimya sektörü katma değerinin yurtdışında kalmasına neden olmaktadır.
 
Dünyada, petrokimya sektöründeki üreticiler maliyetlerini düşürmek, ekonomik şartlarda ve ölçekte üretim yapmak için kendi aralarında birleşme yolunu tercih etmekte, bu birleşmelerle sektörde üretici sayısı azalmakta, üretici başına düşen kapasiteler ise artmaktadır. Böylece, gerek maliyet yönünden gerekse geniş ürün yelpazesi ile daha avantajlı konuma gelmektedirler. Diğer bir çözümde hammadde üreticileri ve kullanıcılarının aynı bölgede bulunarak rekabet güçlerini artırmalarıdır.
 
Ülkemizde petrokimya sektörünün kurulu kapasitesi, Yurt içi talebin ancak % 31’ini karşılayacak düzeydedir. Planlanan yatırımlar gerçekleşse dahi ihtiyacın ancak % 45’i karşılanabilecektir. Bu nedenle, Türkiye’nin yeni petrokimya yatırımlarına, petrokimyasal ürün yelpazesini genişletmeye, petrokimyasallardan yola çıkarak katma değeri yüksek ürünler üretmeye ihtiyacı vardır.
 
Kimya sektörünün en önemli sorunlarından bir diğeri de lojistiği uygun yatırım alanlarının yeterli olmamasıdır. Organize sanayi bölgelerinin, hammadde kaynaklarına, pazarlara, limanlara, demiryolu ve karayolu bağlantısı bulunan bölgelerde kurulması, yatırımcı açısından son derecede önemlidir. Hammadde kaynaklarına, pazarlara ve limanlara yakın olan kimya organize sanayi bölgelerinin çoğalması, kimya sanayinde yerli ve yabancı sermaye yatırımlarının artmasında önemli bir unsur olarak görülmektedir.
 
İşletmelerin rekabet gücünün artırılmasında başarılı bir yöntem olarak kümelenme yaklaşımı son yıllarda oldukça yaygınlaşmıştır. Teknolojinin hızla gelişmesi, coğrafyayı sınırlayıcı bir unsur olmaktan çıkarmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin küresel ortamda rekabetçi konumlarını sürdürebilmeleri, büyümelerini verimlilik artışlarına dayandırmalarına ve yeni mukayeseli üstünlük alanları yaratabilmelerine bağlıdır. Bu nedenle ölçek ekonomisinin öne çıktığı kimya sektöründe kümelenme yaklaşımı son derecede önemlidir.
 
Endüstri bölgelerinin ve İhtisas organize sanayi bölgelerinin lojistiği uygun alanlarda, kümelenme modeli ile desteklenerek yatırıma açılması durumunda, sektörün çevre sorununun çözümlenmesi yanında, rekabetçi şartlarda yatırım yeri de sağlanmış olacaktır.
 
Bugün ülkemizde özel teşebbüse imkan sağlayan dışa açık bir serbest piyasa ekonomisi izlenmektedir. Bunun temel nedeni de ithalat ile ihracat arasında bir denge kurmaktır. Bu denge kimya sektöründe tamamen bozulmuştur. Sektörün ihracatının ithalatı karşılama oranı son beş yılda ortalama % 35 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran Türkiye Genel dış ticaretinde % 64’tür. Bunun en önemli nedeni ise ithal girdi oranının yüksek olmasıdır. Kimya sektörünün dış ticaret açığının yüksek olma nedeni sadece üretiminde yüksek miktarda ithal girdi kullanması değil, önemli bir diğer neden ise ihraç ürünlerimizin katma değerinin düşük olmasıdır.
 
Katma değer denilince akla ilk Ar-Ge ve İnovasyon gelmektedir. 2011 yılında Türkiye’de Ar-Ge harcamasının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı % 0,86’dır. Bu oran Kimya sektöründe 2011 yılında % 0,04 olmuştur. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere Türkiye’nin Ar-Ge harcaması AB-27 ülkelerinin çok gerisindedir. Türkiye’nin teknolojik ürünlerde dışa bağımlılığını azaltacak, üretimde ve ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin oranını artıracak şekilde yapısal değişikliğe ihtiyacı vardır.
 
Kimya sektörünün kullandığı hammadde kaynaklarına baktığımız zaman bunun çoğunluğunun petrol gibi fosil yakıtlara dayandığı görülmektedir. Bu nedenle ithalat ile ihracat arasındaki dengeyi kurmak yakın gelecekte de mümkün görülmemektedir. Ancak, kabul edilebilir bir seviyeye çekilmesi mümkündür. Bu nedenle, Türk Kimya sektörünün uzun dönemli vizyonu “Katma değeri yüksek ürünler üreterek, Türkiye’yi yatırım üssü haline getirmek” şeklinde belirlenmiştir.
 
Bu amaçla; Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı, Türkiye Sanayi Stratejisi, Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Kimya Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda yapılan I. ve II. Kimya Sektörü Stratejik Plan Toplantısı Sonuç Raporları, Ulusal ve Uluslararası Sektör Sivil Toplum Kuruluşlarının yayınlarından yararlanılarak hazırlanmış olan belge, Ekonomi Koordinasyon Kurulu Toplantısındaki görüş ve değerlendirmeler doğrultusunda nihai hale getirilerek “Yüksek Planlama Kurulu’nun 22/10/2012 tarih ve 2012/26 sayılı kararı ile onaylanmış ve 20 Kasım 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
 
“Türkiye Kimya Sanayi Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı (2012-2016) TÜSİAD tarafından 19 Eylül 2012 tarihinde İzmir´de gerçekleştirilen “Türkiye Sanayisi ve Sektörel Yaklaşımlar: Kimya Sanayi Stratejisi” konulu toplantı ile Bakanımız Sayın Nihat Ergün tarafından ilk defa kamuoyuna sunulmuştur.
 
Belge; “Katma değeri yüksek ürünler üreterek Türkiye’yi yatırım üssü haline getirmek” vizyonu çerçevesinde; 2012–2016 yıllarını kapsayan Türkiye Kimya Sektörü Stratejisi, “Yüksek katma değerli, çevreye ve insan sağlığına duyarlı süreç ve ürünlerle, kimya sektöründe sürdürülebilir ve rekabetçi bir şekilde dış ticaret dengesini ülke lehine geliştirerek dünyada söz sahibi bir konuma gelmek” genel amacına sahiptir.
 
Bu genel amacı gerçekleştirmek üzere, kimya sektörünün öncelikli sorun alanlarından da yola çıkılarak:
 
Kimya sektöründe, katma değeri yüksek, insan ve çevre sağlığına duyarlı ürünlerin üretim ve ihracatını geliştirecek politikalar oluşturulması,
Yüksek katma değerli üretim yapısına geçilerek ara girdi ithalatının azaltılması,
Kimya sektörünün genel amacına uygun Ulusal AR-GE politikaları oluşturularak, AR-GE bilincini artıracak uygulamaların hayata geçirilmesi,
Kimya sektöründe; nitelikli, eğitimli, teknoloji ve kalite bilincini özümsemiş her kademede insan yetiştirilmesi,
Güvene dayalı, paydaşların etkin katılımının sağlandığı, ortak hedeflere yönelebilecek işbirliği ortamı oluşturulması,
Türkiye’de üretilen yerli ürünlere yönelik talep yaratılarak, dış ticaret dengesinin ülke lehine dönüştürülmesi,
şeklinde 6 hedef ve bu hedeflere ulaşmak amacıyla 36 eylem belirlenmiştir. Kimya Sektörü Strateji Belgesi hazırlık sürecinin her aşamasında kamu-özel sektör ve üniversite temsilcilerinin görüş ve önerilerine başvurularak katılımcı bir yaklaşım benimsenmiştir. İlgili paydaşlar tarafından oluşturulan eylem setleri kurum ve kuruluşların değerlendirmelerine sunulmuş ve gelen görüşler çerçevesinde belgeye nihai hali verilmiştir.
 
Belgede yer alan eylemlerin süreleri, ilgili kuruluşlar ile birlikte belirlenmiştir. Hedef başlıkları olan Ar-Ge, nitelikli işgücü, fiziki yatırımlar, eğitimler, hammadde ve ara girdi bağımlılığı konuları bir bütünün parçalarını teşkil etmekte olup, söz konusu alanlarda yapılacak iyileştirmelerle sektörün rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.
 
Belgede yer alan eylemlerin gerçekleştirilebilmesi amacıyla uygulama-izleme ve değerlendirme bölümü büyük önem arz etmektedir. Bakanlığımız koordinasyonunda gerçekleştirilen Yönlendirme Kurulu toplantıları ve eylemlerden sorumlu olan kuruluşların ilgili kuruluşlarla yaptıkları toplantılarda yol haritalara belirlenmiş uygulama, izleme ve değerlendirme süreci başlatılmıştır.
 
 
 
 
Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgemizin Ocak-Temmuz 2012 dönemini kapsayan I. UYGULAMA, İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU Eylül 2013 tarihinde Bakanlığımız WEB sitesinde yayınlanacaktır.
 
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram